Hasan Aksay

Hasan Aksay

Bayram, Anayasa ve ümit

Bayram, Anayasa ve ümit

Bugün dünyanın her yerinden Müslümanların gönüllerini yanlarına alarak Kabe’de “Lebbeyk” diyen dört milyondan fazla insan, unvan, makam, mevki, servet, ırk, renk, dil gibi bütün farklılıkları aşarak, Kur’an ahlakıyla İslam’da, insani yücelikte buluşmuş, Zenci’si, Türk’ü, Arap’ı, İngiliz’i, Fransız’ı, “ekmel-i ve eşref-i mahluk” fıtratlarıyla din kardeşliğinde bütünleşerek hac saadetini yaşamaktadır. Milyonlar, aynı değerlerle aynı ehrama bürünmüş, bir karıncayı ezmemenin, bir yaprağı incitmemenin, söz ve tavrın en güzeliyle davranma dikkatinin eşsiz hazzını yaşıyorlar. Bu hassasiyet ve kıymet bilişin tabii ve zaruri gereği, kötülüğe karşı tavırdır. O da şeytan taşlamada. Bu iman, idrak ve iradenin eşsiz bayramını yaşıyoruz.


Bu bayram sadece Mekke’de değil, bütün dünyadadır. Şimdi, yüz milyonlarca kurban kesiliyor. Evrensel bir ziyafet. En güzel ahlak, insanlık, sevgi, saygı, edep, kardeşlik bayramı. Hiçbir materyalist imkanın erişmesi şöyle dursun hayal dahi edemeyeceği bir harika dayanışma. Bu, bir ziyafetin çok ötesinde bir buluşma. Paylaştıkça taşan bir sevgi pınarının sebili. Gönül zenginliği, muhabbeti, samimiyeti. Müslüman’a bu güzellikleri yaşatan Allah’a hamdolsun.


Bu evrensel ziyafet, ivazsız garazsız tam bir kardeşlik iklimi, mukaddes bir sofradır. Davet herkesedir. Gönüller, fakire öncelik tanır. Onun içindir ki şimdi Afrika çöllerinde, Kafkas dağlarında, çeşitli ülkelerde, adalarda, Anadolu insanı, genci-yaşlısıyla, fakirlere ulaşmak, beraberce kurban sofraları kurmak, tanımadığı, dillerinden anlamadığı kardeşleriyle oturup gönül gönüle konuşup kaynaşmak için ne engeller aşıyor.


Bu düşüncelerle, sahip olduğumuz İslam’ın eşsiz nimetlerini bilerek, yaşayarak, iki günümüzü denk kılmamak sorumluluğu ile bütün kardeşlerimin, okuyucularımın Kurban Bayramlarını gönülden tebrik ediyor, son nefeslerine kadar sağlık ve sıhhat içinde, hak yolda hizmet nasiplerinin büyük olmasını niyaz ediyorum.


Şimdilerde bir tarafta, “Arap Baharı” ve Türkiye; diğer tarafta da materyalizmin komünist ayağının çöküşünden sonra kapitalist ayağının da çöküşü konuşuluyor. “Kendi ahlakıyla bir millet ölür, yahut yaşar”. Materyalizm, bu çıkarcı ahlak ile ne kadar gidebilir ki? İşte AB’nin merkez gücü Almanya’nın Federal İç İşleri Bakanı Hans Peter Friedrich, “Almanya’daki Türkler sonunda bir karar vermek zorundadır. Almanya’da kalmak istiyorlarsa artık Türk değildirler” diyor. Bu kafa ve sözlerde idrakten, insanlıktan, global çağın gereklerinden bir behre bulmak imkanı var mıdır?


Yeşeren yalnız Arap Baharı ve Türkiye değil, bütün İslam dünyasıdır. Savaş ve kanlı olayları işaret eden hareketler, genelde tepki alır. Tunus’tan başlayarak devam eden dirilişin ilk vasfı, “Bahar” oldu. Ne de güzel yakıştı. İnsanlığın ön sezişi önemli. Müslümanlar için son asrın acıları önemli bir diriliş kamçısı oldu. İslam, her çağın hayat kaynağıdır. 15 asırdır, İslam düşmanları, Müslüman’la İslam arasına engel koymaktan, toplumu İslam cahili bırakmaktan başka kendileri için bir ümit kapısı bulamamışlardır.


Tarih boyunca, “Bin yıl yaşayacağız” diyen zorbalar yok olurken İslam, üstün adalet ve ahlaki değerleriyle evrensel gücünü daima yenilemiştir. Elbette gaflet dönemlerimizin bedeli ağır ödenmiştir. Şimdi diriliş çağı. “Arap baharı hedefine varamayacak; Türkiye sivil anayasasını yapamayacak” diyenler, eğer ümitsizlik ekmek ve temennilerini ifade için değilse, dünyaya bir kere daha bakmalıdırlar. Türkiye anayasasını yenileyecek; İslam baharı hedefine erecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi