Kapitalizm iflas etti ama sonuç ne olacak?
Kapitalizm; adı üzerinde kapitalin yani paranın hakim olduğu bir ekonomik sistemin adıdır. Küresel sermaye sahiplerinin çıkarlarını koruyan; siz, yüzde bir deyin ben binde bir diyeyim bir zengin kesimin tüm dünya insanlığını sömürdüğü bir düzenin adıdır kapitalizm. Zaman zaman bu vahşi kapitalizmi ehlileştirmek adına sosyal muhteva kazandırma çabaları kapitalizmin vahşi yüzünü gizlemiyor. Çünkü; kapitalist ülkelerdeki toplumun her kesimini nispeten koruyan ve kucaklayan sosyal destek kurumları uzun yıllar sömürülen ülkelerden getirilen zenginliklerin bu fonlara aktarılması ile ayakta durmuştu. Bir süre dünyanın gelişmekte olan fakir ülkeleri bu durumu sistemin sağlamlığı olarak algılamıştı. Halbuki yıllar öncesinden sosyal kurumların kapitalist ülkelerde iflasa sürüklendiğini biliyoruz. Özellikle Avrupa seyahatlerimizde bunu hem görmüş hem de oralarda yaşayan insanlarımızın anlattıklarından öğreniyorduk.
Herne kadar sömürülen ülkeler zaman içinde sömürgecilere karşa bir direniş ortaya koymuş ise de sömürgeciler sadece sömürünün şeklini değiştirmiş, işgal ettikleri ülkelere sözde bağımsızlıklarını vermişler ama o ülkeler üzerindeki yönetme güçlerini bırakmamışlardı. Diyebiliriz ki oluşturulan mekanizmalar ile pek çok ülke sömürgeciler tarafından içerideki maşalar eliyle sömürülmeye devam edilmişti. Ancak, sömürgeciler öylesine hırslıydılar ki sömürgelerde kısa bir sürede sömürecek fazla birşey bırakmadılar. Buna karşılık sömürgecilere karşı pek çok ülkede direnişler başladı. Buna rağmen emperyalistler bir süre daha insanlarının refah düzeyini koruyabildiler ama giderek ipin ucunun kaçtığını da gördüler. Çünkü sömürgeci ülkelerin insanlarında çalışmadan rahat bir hayat sürme alışkanlık oluşturdu. Giderek daralan ekonomileri sebebiyle eski alışkanlıklarından küçük bir geri adım o toplumlarda rahatsızlık oluşturmaya başladı.
Gelinen noktada ABD ve AB ülkelerinde yaşanan krizler ve ekonomik çalkantılar kapitalizmin iflasının ilanı anlamına geliyor. Bu noktada kapitalizmin neden iflas ettiğinden çok dünyayı sömüren güçlerin, daha doğrusu küresel sermayeyi ellerinde tutanların doymak bilmeyen aç gözlülüklerini görmek gerekiyor. Bu gerçeği görmeden kapitalizm üzerine kafa yormanın fazla bir anlamı olmaz. Elbette küresel sermaye sahipleri dendiğinde bu sermayeye sahip olanların planlarını da görmek gerekiyor. Bugün küresel sermaye denildiğinde Siyonist güçleri dikkate almak zorunluluğu vardır. Çünkü; bu güçler sahip oldukları sermaye ile dünya üzerindeki etkinliklerini ve hakimiyetleri koruyabileceklerini sanmışlardır. Bu yolda şu ana kadar başarılı da olmuşlardır. Eğer bugün ABD'nin başında kim gelirse gelsin İsrail-Filistin ilişkilerinde ABD hep İsrail'in yanında olmak durumundaysa, kendisini buna mecbur hissediyorsa bu da küresel sermaye sahiplerinin gücüyle ilgilidir. Bu güçte dünya üzerinde 7 milyar insanın açlığı pahasına sömürülmesinin payını görmezden gelemezsiniz. Kapitalist sistem eğer ehlileştirilemiyor, bir takım tedbirlerle sosyal bir muhteva kazandırılamıyorsa bilinmelidir ki belirleyici olanlar Siyonistlerdir.
İnsanlar sokaklara dökülüyor, "Yeter artık neden hep ben fedakarlık yapıyorum bir avuç insan beni sömürüyor?" diye soruyorsa bunun yadırganacak bir yanı yoktur. Doğru olan bu direniştir. Ancak bu noktada sadece kapitalizmin çökmekte olduğunu, yakında yıkılıp gideceğini söylemek çözüm olmaz. Vahşi kapitalizmin zararları bugün değil dün de biliniyordu. Ancak adil bir ekonomik düzen toplumlara bir türlü gösterilemedi. Daha doğrusu gösterilmesi yine Siyonist mihraklar tarafından engellendi. Dünyanın neresinde adil düzen yanlıları toplumun desteğini kazanmaya başlamışsa hemen oralarda bir takım karşı hareketler oluşturuldu. Bu hareketlerde bazıları bilmeden yer alırken bazıları da bilerek bir takım çıkarlar uğruna maşalık yaptılar. Böyle olunca da zulüm düzeninin ömrü uzadı, adil düzenin hayata geçmesi gecikdi. Elbette zalim bir sisteminin tek doğru gibi takdimi ve insanlığın buna nasıl inandırıldığının cevabı bulunduğu takdirde yer yüzünde zulüm düzenin yerine adil düzenin hakim olmasını isteyenlerin ne kadar çok çalışmak durumunda oldukları görülür.
Adil düzenin hayata geçmesi sadece bizim insanımız için değil, insanlık için bir zarurettir. Aksi halde dünya savaşlardan, katliamlardan ve insanlık sömürüden kurtulamayacaktır. Binde bir sömürecek 999'u sefalet içinde yaşamayı sürdürecektir.
Rahmetli Erbakan Hocamın sık sık söylediği gibi gerek vahşi kapitalizm gerek sosyalizm aynı Siyonist mirakların insanlığın başına musallat ettiği iki yanlıştır. İnsanlık bu iki yanlıştan birini kabule zorlanırken mutlak doğru gözlerden kaçmış, kaçırılmıştır. Sosyalizm iflas etmiş sıra kapitalizme gelmiştir. Dileriz mutlak doğrunun hakimiyeti çok gecikmez. Çünkü insanlığın saadet, huzur ve refahı için ona ihtiyacı var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.