Müslümanlar birleşebilirse insanlık kurtulur
Gazetemizin Cumartesi günkü nüshasının sürmanşetinde Timuçin Mercanoğlu kardeşimin Keşmir Cumhurbaşkanı Serdar Muhammed Yakup Han ile yaptığı röportaj, "Dünya Müslümanları birleşirse Keşmir kurtulur" başlığı altında yer alıyordu. Elbette Müslümanlar birleşebilirse Keşmir kurtulurdu. Ancak olayı sadece Keşmir ile sınırlı tutmak mümkün mü? Müslümanlar aralarında birleşmeyi bir becerebilseler, emperyalist güçler tarafından ayaklarına ve beyinlerine vurulmuş prangalardan kurtulabilseler Filistin de, Afganistan da Irak da kurtulur. Kısacası yer yüzündeki sömürgeci güçlerin hegemonyası son bulur, İslam dünyası kendi geleceklerini kendileri belirler, emperyalistlerin verdikleri rolü oynamaktan kurtulurlar. Yeter ki Müslümanlar birleşebilsin dünya zulümden kurtulur... Küresel sermayenin sömürüsü sona ereceği için hayatın her alanındaki haksızlıkların son bulması için de Müslümanların birleşmesine ihtiyaç vardır.
Yıllardan beri verilen İslam Birliği'nin sağlanması mücadelesi sömürüyü sona erdirmek için değil miydi? D-8 hareketi İslam Birliği'ne giden yolda önemli bir adım olarak atılmamış mıydı? Unutulmamalıdır ki sömürgeci zalimlerin gücü Müslümanların birleşememesinden ileri geliyor. Yoksa kesinlikle emperyalistler yenilmez değildir. Yeter ki İslam dünyası silkinip kendisine gelsin, gelebilsin.
Maddeci medeniyetin temsilcilerinin yer yüzündeki belirleyiciliği sömürü ile birlikte zulmü de yer yüzünde hakim kılmış, bir yandan kültür emperyalizmi öbür yandan sömürüyü esas alan emperyalist yaklaşımlar sebebiyle dünya üzerinde var olan problemlerin çözümü bir yana problemlerin süreklilik kazanması için çalışılmıştır. Hatta pek çok yerde olmayan sorunlar icat edilmiş, çeşitli ülkelerde fitnelere destek verilmiş kısacası yer yüzü sürekli kaynayan kazana dönüştürülmüştür. Bunun içindir ki bir taktım ülkelerin sınırları belirlenirken özellikle bazı problem noktaları oluşturulmuş, yüzyıllar boyu sürüp gelen sınırlar değiştirilmiş, kısacası cetvelle sınırlar belirlenmiş ondan sonrada sanki sorumlusu kendileri değilmiş gibi komşu ülkeleri sürekli çatışma halinde tutmayı tercih etmişlerdir.
Bunun ötesinde eğer Müslüman ülkeler birleşebilmiş olsaydı İsrail-Filistin sorunu diye bir sorun olur muydu? İslam dünyasına bir avuç Yahudi kafa tutabilir miydi? İslam dünyası birleşebilseydi sömürgeci güçler karşısında böylesine çaresiz kalınır mıydı? Irak ve Afganistan bir takım bahanelerle işgal edilebilir miydi? Pakistan kurulurken Hindistan ile arada bir Keşmir sorunu oluşur, kuruluşundan kısa bir süre sonra Pakistan ikiye bölünerek bir Bangaldeş devleti ortaya çıkar mıydı? Kısacası bugün İslam dünyasının yaşadığı sıkıntıların temelinde sadece emperyalistlerin bitmeyen hırsı değil aynı zamanda İslam dünyasının bölünmüşlüğünün ve dağınıklığının da önemli rolü vardır. İslam Birliği hayata geçirilebilmiş olsaydı tüm ülkeler dolar denen karşılıksız ABD parasını kullanmak ve biriktirmek zorunda kalırlar mıydı?
Bu bakımdan öncelikli olarak İslam ülkeleri emperyalistlerin emrindeki yöneticilerden kurtulmak durumundadırlar. Diktatörlerden kurutuluyoruz derken emperyalistlerin belirlediği bir başka kapı kuluna mahkum olarak Müslüman ülkelerin birleşmesini sağlamak mümkün değildir. Bu bakımdan sömürüden kurtuluşun yolu Müslüman ülkelerin birliğinden, birliğin yolu da emperyalistlerin kapı kullarının yönetiminden kurutulmaktan geçiyor. Elbette bu söylediklerimizin hayata geçirilmesi söylendiği kadar kolay değil... Ancak, imkansızda değildir. İslam Birliği'nin sağlanması yolunda Rahmetli Erbakan Hocamızın yükselttiği meşaleyi yere düşürmeden hedefe azimle ilerlemek gerekiyor. O zaman Keşmir de kurtulur, Filistin, Irak ve Afganistan da kurtulur... Kısacası yer yüzündeki sömürü ancak böyle son bulur. Bir taraf patlayıncaya kadar yerken dünyanın büyük bölümü açlıkla mücadele etmek zorunda kalmaz... Önemli olan zalimlere yeter artık diyebilmek, sömürülenlerin silkinerek ayağa kalkmasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.