Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Belkıs İbrahimhakkıoğlu

“Batı bir kazadır”

“Batı bir kazadır”

Roger Garaudy, “Medeniyetler Diyaloğu” kitabında insanca bir dünyanın inşası için Batı’nın engelleyici gerçeğini unutmamak gerektiğini söylüyor ve “Batı bir kazadır” diyor.

Garaudy, “Medeniyetler Diyaloğu”nu Müslüman olmadan beş yıl önce yazmış ve Fransa’da yayınlamış. Ama yazdıkları her dönemde geçerliliğini koruyacak nitelikte ve eseri her zaman müracaat edilecek bir başucu kitabı. Yazar, İnsanlığın medeniyet yolculuğunda tıkanmaların müsebbibi olarak gördüğü Batı dünyasının sömürgeci ihtirasıyla kendisinden kat be kat üstün medeniyetleri yok ettiğini söylüyor. Sözlerine delil olarak da Batı’nın gittiği ülkelerde yaptığı kıyımların somut örneklerini veriyor.

Paul Valéry’nin tarifinden hareketle Avrupa’yı: Ahlâkda Hıristiyanlık; hukuk, siyaset ve devlet alanında Roma hukuku; düşünce ve sanat alanında ise eski Yunan geleneğinin yoğurduğunu söyleyen Garaudy, bu üç akımın da kendi öz kaynaklarından koparılış sebebini kendilerini mutlak başlangıç olarak görmelerine bağlıyor. Oysa, “Batı diye adlandırılan medeniyet, doğuşunu Mezepotamya ve Mısır’a, yani Asya ve Afrika’ya borçludur” diyor.

Demokrasinin kaynağı olarak gösterilen Eski Yunan’daki rejimin adının demokrasi değil, ancak “köleci oligarşi” diye tanımlanabileceği belirten yazar Batılıların, çocuk yaşlardan itibaren emperyalizmle demokrasinin ters düşmediğini düşünmeye alıştıklarını söylüyor.

Kendisi de bir Batılı olan Garaudy, Batı zihniyetini içerisinden biri olarak didikliyor. İnanç temellerindeki sapmaların insanı nasıl bir çıkmaza sürüklediğini, kendi gerçeğinden nasıl uzaklaştırdığını somut hadiseler üzerinden tahlil ediyor. Özellikle Fransızların Cezayir’de yaptığı zulmü, vahşeti anlatan bölümler insanın tüylerini ürpertiyor. Fransızların subayların, mektuplarında yaptıkları zulmü haklı gören sapık mantığı akıl ve vicdan almıyor, “Biz bu yanı tıraş ederken,birinci sınıf bir diğer kuaför General Bedeau da Şetif civarındaki bir kabileyi, elinden zorla kadınlarını, çocuklarını ve hayvanlarını alarak cezalandırıyor”.

Kitabı okurken doğal şekilde Hakk ve batılın kıyaslamasını yapıyoruz. Çünkü aynı zamanda estetikçi de olan yazar, dünyanın her köşesindeki tabii şekilde yeşeren kültürlerden son derece şairane bir üslûpla örnekler veriyor. İslâmiyetin insanlığa kazandırdıklarını anlattığı bölümlerde duyduğu hayranlık ise Garaudy’nin Müslümanlığa doğru akışının da habercisidir sanki.

İslâm sanatlarını anlatırken okuyucuya ilâhi aşkın coşkusunu duyurur: “Bu ilâhi aşkınlık anlayışı, İslâm sanatlarını bir soyutlama biçimine sevk eder. Elbette bunun en sembolük örneği, bir çeşit taştan dua, bütün İslâm sanatlarının ortak yöneldiği nokta olan camidir. Çok haklı olarak denildiği üzere, İslâm’da bütün sanatlar camiye, camide ibadete götürür... Namaza çağrı, yani ezan, minareden hareketle gerçekleştirilir. İslâm sanatının en birinci özelliği işe yarama arayışında, işlevselliğinde yatar”.

Sanatın gerçek kaynağına vurgu yapan tasvirleri, müellifin insanlık için neden böylesine çırpındığını anlamayı kolaylaştırıyor. “Sanata hükmeden dünya, insan ve Allah anlayışı, bu dinin (İslâm’ın) kendine özgü bir anlayışıdır. Sanatın görüneni kopya etme değil, ama görünmezi ve dile getirilemezi, kâinatın ve toplumun ilâhi düzenini görünür kılma mecburiyeti vardır. Onun için de, bu sanata yön veren kesin kanunlar matematiksel ve müzikaldir”.

Roger Garaudy’nin bu çok değerli kitabını yine, ismi müellifin kitaplarıyla özdeşleşmiş olan Cemal Aydın tercüme etti. Kitabın Türkçesi Türk Edebiyatı Vakfı tarafından yayınlandı.

Tel.: 0216 526 16 15

527 50 32

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Belkıs İbrahimhakkıoğlu Arşivi