İbrahim Hakkı Hazretleri Atatürk Üniversitesi’nde
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğünün, 18. Yüzyıl alimlerinden İbrahim Hakkı Erzurumî için düzenlediği sempozyum, şehrin değerlerinin hakkını teslim adına son derece önemliydi. Sempozyum, neredeyse altmış yıllık geçmişe sahip bir üniversitenin bugüne kadar İbrahim Hakkı Hazretlerini gündeme getirmemiş olmasını da fark ettirdi.
İbrahim Hakkı Hazretleri deyince akla ilk, asırlardır halkın dilinden düşürmediği “Mevlâ görelim neyler/neylerse güzel eyler” mısraları ve Marifetname adlı eseri gelir. İkinci olarak da eşlerine yazdığı şiir gibi mektupları hatırlanır. Onun çok yönlülüğünü özgün bir tahlille ele alan yazıların sayısı yok denecek kadar azdır.
Eserlerinin temelini, “nefsini bilen, Rabbini bilir” hadis-i şerifine oturtan İbrahim Hakkı Hazretleri bunu bilmenin yolunun da ilimden geçtiğini belirtir. Din ilmiyle müspet ilimlerin birbirlerinin zıddı değil tamamlayıcısı olduğunun altını çizer. Bütün ilimlerin kaynağı ilahî aşktır. O hâlde gönül ilmiyle ilgi kuramayan bilgilerle marifetullâha erişilmez. Fuzûlî’nin benzer mısralarının ilhamıyla İbrahim Hakkı Hazretleri de, “Her ne ki âlemde var aşk imiş ey yâr-ı gâr/Olmuş o leyl ü nehâr ilim ile irfân-ı dil” der.
İbrahim Hakkı Hazretleri yeme içme, uyku arkadaşlık, hasılı insan ihtiyaçlarının karşılanmasında dengeye büyük önem veriyor. Çünkü kişi kendini hakikatine götürecek olan ilmin perdelerini ancak aşırılıktan sakınan ve her şeyde ölçüyü koruyan dengeli bir hayat tarzı ile aralar. İbrahim Hakkı bu konudaki öğütleriyle, bir zamanlar İlmin beşiği olmuş ve Dünyayı aydınlatmış İslâm âlemini uykusundan uyandırmanın yollarını ve metotlarını da göstermektedir. Dünyevi hazlar gaye olmamalıdır. İnsan kendisini hakikatin penceresinden seyredebilmesi için kabuktan sıyrılıp içine dönmelidir, “Ey gönül her ne dilersen sensin ol/sen sana gel, sende ara, sende bul”.
Oğlu Fehim Efendiye bıraktığı vasiyetnamesinde, dünyevi olan her şeyden yüz çevirdiğini ve bütünüyle Hakk’a döndüğünü belirtir ve Allah kuluna yeter der. Vasiyetnamenin başında, zemzem suyuna batırılmış kefeniyle yaz ve kış giydiği elbisesinden başka bir şeyinin olmadığını da söyler.
ATÜ Rektörlüğü, “Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri” sempozyumu ile dikkatleri bilim dünyasının kısmi olarak ilgilendiği İbrahim Hakkı Hazretleri üzerinde yeniden topladı. Bu çok önemli ve hayırlı bir ilk adımdı. Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak Beyefendi bu adımı çok daha büyük ve anlamlı olanlarının takip edeceğini belirterek İbrahim Hakkı Hazretlerinin adını taşıyacak ve dünyanın sayılı gözlemevleri arasında yer alacak olan büyük bir gözlemevi kurulacağının müjdesini verdi.
Sempozyum çoğunluğu ilim adamı olan seksene yakın katılımcıyla gerçekleşti. Gerek açılış, gerekse değerlendirme konuşmaları İbrahim Hakkı Hazretlerinin neden gölgede kalmaması ve yeniden keşfedilmesi gereği üzerinde duruldu.
Rektörlük mensupları bir incelik olarak İbrahim Hakkı Hazretlerinin hayatta olan torunlarını da davet etmişlerdi. Üniversite rektörü Prof. Dr. muhterem Hikmet Koçak Beyefendiye ve emeği geçen akedemisyenlere, öğrencilere, ayrıca sempozyumun İstanbul ayağının ateşini yakan genç bilim adamlarımız Prof. Dr. Tahsin Görgün, Doç. Dr. Ekrem Demirli, Dr. Ömer Türker Beyefendiye ailem adına kalbi teşekkürlerimi bu köşeden de iletmek istiyorum.
(Not: Geçen yazımızda Türk Edebiyatı Vakfı’nın telefonlarının alan kodunu yanlışlıkla 0 216 olarak belirtmişiz. 0212 526 16 15 olarak düzeltir okuyucudan ve 216 alan kodlu telefonun ev sahibinden özür dileriz.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.