Yener Dönmez

Yener Dönmez

İkinci mayın

İkinci mayın

Meclis’e yaptırılan şikeye kamuoyundan yükselen tepki karşısında nihayet sağduyulu açıklamalar gelmeye başladı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik peş peşe Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yasayı veto etmesi yönünde beklentilerini dile getirdiler.

Gül’ün de kucağına bırakılan bu mayından pek mutlu olmadığı açık.

AK Parti iktidarı dönemindeki ikinci çarpıcı olay bu.

Daha önce mayınlı arazilerin İsrailli firmalara çok uzun süreler kiralanması olayında benzer bir durum oluşmuş, tepkiler üzerine konu hayata geçirilememişti.

Mayın yasasına muhalefetin de karşı çıkması nedeniyle kamuoyunun tepkisinin ortaya çıkabileceği bir zaman dilimi oluşmuştu.

İktidar da bu tepkiyi dikkate almak durumunda kaldı.

Ancak Şike Yasası’nda muhalefet partileri dünden razı oldukları için, Meclis’ten o kadar hızlı geçti ki, tartışmaya fırsat bile olmadı.

Şimdi bütün sorumluluk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün omuzlarında.

8 ay önce onay verdiği, altında imzası bulunan yasayı savunmak Cumhurbaşkanı’nın görevi.

Kimse bu yasanın yanlış olduğuna kamuoyunu inandıramaz.

“8 ay önce tam anlamadan Meclis’ten çıktı, Köşk de onayladı, hata yaptık, düzeltiyoruz” söylemlerinin hiçbir inandırıcılığı olamaz..

Herkes biliyor ki, yasa Aziz Yıldırım ve güçlü insanlara dokunduğu için bu geri adımlar atılıyor.

Küme düşmemek için kritik bir maçta küçük bir Anadolu takımının başkanı şike suçu işlese ve içeri alınsaydı, böyle bir lobinin oluşmasının imkanı yoktu.

Büyük kulüplerin başkanları, yöneticileri, avukatları aylardır Meclis’i ablukaya almış durumda.

Hergün başka bir üst düzey siyasetçiyle görüşüyorlar.

İçerideki, atıyorum; Nevşehirspor’un başkanı olsaydı, takımın yöneticileri Meclis’e ziyaretçi olarak bile zor girerlerdi.

Anayasa konusunda büyük umutlar bağladığımız 24. dönem TBMM’sinin alnına böyle bir kara çalınmamalı.

Meclis’e büyük saygı duyduğunu bildiğimiz, her açılış konuşmasında Meclis’in saygınlığı üzerinde önemle duran Cumhurbaşkanımız bu yasayı onaylamamalı.

Bir okuyucum: “Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu gelir adli ilahi sorar Ömer’den onu” diyor.

Onun izinden yürüdüğüne inandığım Cumhurbaşkanı’nın bu yasayı tekrar görüşülmek üzere Meclis’e göndereceğini ümit ediyorum.

Zira Dicle kenarında değil İstanbul’un göbeğinde açıkça haksızlık yapılıyor.

Bunu görmemek imkansız.

Aksi bir karar benim gibi düşünen tüm yurttaşları hayali hüsrana uğratacaktır.

Başka bir okuyucum tepkisini: “Lütfen tuzun kokmadığını bize gösterin” şeklinde ifade ediyor.

Tuzun kokmadığını gösterme sorumluluğu Cumhurbaşkanımızın omuzlarında.

Veto ardından referanduma gidecek kadar bütün mekanizmaları çekinmeden kullanmalı.

Adalet anlayışının yeniden bu topraklara ve kalplerimize egemen olmaya başladığı şu günleri, tersine çevirecek “kişiye özel” bu düzenlemeyi onaylamaya Cumhurbaşkanlığı’nın hiçbir hukukçusu gerekçe bulamaz.

İstedikleri kadar incelesinler.

Türkiye adil bir hukuk devleti yolunda milim sapma olmadan ilerlemeli.

Surda gedik açılmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi