Üç utanmaza özür çağrısı
Diyarbakır’da 3 Aralık’ta PKK’lı Murat Elibol sırtından vurularak öldürüldü.
Olayın hemen arkasından başta Fıratnews olmak üzere PKK’ya yakın internet sitelerinde PKK’lı Murat Elibol’un sokak ortasında “polis tarafından” infaz edildiği yazıldı.
PKK siteleriyle başlayan koroya twitter’dan bir zamanların hızlı ulusalcısı, şehitlerimizin anlatıldığı Kan Uykusu belgeselinin yapımcısı Serdar Akinan katıldı.
Twett’e şöyle yazdı: “Diyarbakır’da onbinlerce insan mitinge katılıyor, miting sonrası bir genç polis tarafından vurularak öldürülüyor. Medya bunları görmüyor.”
Bu tweet kendisini kesmedi ve devam edip ahkam kesmeye başladı: “Bu körlük ve sağırlık nedeniyle Türkiye’nin batısı fotoğrafı görüp sorunun boyutunu kavrayamıyor. Vebal çok büyük...”
Evet Serdar Akinan vebal çok büyük.
O adamı polisin değil başka birisinin öldürdüğü kamera kayıtlarıyla ve silahla belgelendi.
Adam da yakalanıp cezaevine kondu.
Peki senin attığın bu çamurun vebali ne olacak?
Çıkıp, “Mal bulmuş mağribi gibi, ceset daha yerdeyken Fıratnews’in propagandasını kullanıp, polislere iftira attım. Herkesten özür dilerim” diyecek misin?
Demeyeceksin.
Çünkü bugün PKK’nın değirmenine su taşıma işinize geldiği için bunu yapıyorsunuz.
Birkaç yıl önce de “PKK’yla yeterince mücadele edilmiyor” propagandasıyla emekli paşaları ekranlara çıkarıp kahramanlık öyküleri anlattıran belgesellerle hükümeti köşeye sıkıştırmak, işine geldiği için onu yapıyordun.
Maksat dindar insanları vurmak olsun da, dün ulusalcı/milliyetçi takılırsınız; bugün Fıratnews ağzıyla propaganda yaparsınız.
Memleket umurunuzda değil.
Yalnız da değil bu tipler.
Dedesi Osmanlı paşası olan, bu sayede şu an İstanbul’un en değerli yeri Sarıyer’de denize sıfır muhteşem bir yalıda oturan Banu Güven’e gelelim.
Kanuni’ye küfreden dizinin senaristini NTV’deki programına çıkartıp öve öve bitiremeyen Banu Güven, ertesi hafta Osmanlı torunlarından Adile Sultan’ı çıkartıp, her türlü saygısızlığı yapmıştı.
Osmanlı sayesinde yalılarda büyüyen Banu hanım, kinini Osmanlı’yla sınırlı tutmamış ki, Fıratnews’in korosuna o da katılıp şunları yazdı:
“Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde gösteriler sırasında polisin açtığı ateş sonucunda henüz 21 yaşında olan bir genç yaşamını kaybetti. İnsan yaşamının bu kadar ucuz olması canları yakıyor.”
Ne güzel ya, büyük gazeteci, etikten dem vuran Banu Güven, mahkemeyi kurmuş, kimin silahından kurşunun çıktığını tespit etmiş, yargıyı vermiş, bir de internetten bunu ilan ediyor.
Katilin yakalandığını yukarıda yazdım.
Olayın bütün detayları da medyada çıktı.
Peki Banu Güven çıkıp özür dileyecek mi?
Yaptığı bu yargısız infaz için, açıkça kıvırmadan ve aradan geçiştirmeden, kendi internet sitesinden özür dileyecek mi?
Bu özrün içinde polisin vurduğu bilgisinin PKK’nın yayın organı Fıratnews’e ait olduğunu, burayı referans almakla büyük hata yaptığını, bir gazetecinin terör örgütünün yayın organını referans almasının affedilmez bir hata olduğunu kabul edecek mi?
Yoksa “ne var canım, maksat polisi ve devleti vurmaksa, arada bu tip manipülasyonlar yapabilirim, hem ben Sarıyer’deki tarihi yalımdan boğazı seyrederim, iki bin lira maaş alıp Diyarbakır’da görev yapan polislere katil iftirası atmayı da önemsemem” moduna mı girecek?
Gelelim Taraf Gazetesi’ne, 8 sütuna “Diyarbakır’da Karanlık İnfaz” diye manşet attınız.
Olayın ortaya çıkan detaylarını ise iç sayfadan küçücük haber yapıp geçiştirdiniz.
Azıcık vicdanınız yok mu?
Serdar Akinan, Banu Güven, Taraf Gazetesi...
Fıratnews’in başlattığı, sizin de köpürtüp büyüttüğünüz bu yayınlarınız yüzünden bir sürü sokak olayı çıktı, polise saldırılar oldu. Orada bir polis ölseydi, ne olacaktı bunun vebali?
Hiç vicdanınız yok mu?
İnsanlara ve gerçeklere karşı hiç sorumluluk hissetmiyor musunuz?
Yazık, birazcık utanın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.