Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Arap Baharı'nda İsrail Rüzgarı !..

Arap Baharı'nda İsrail Rüzgarı !..

ARAP Baharı ile İsrail'in ne ilgisi var, diye düşünebilirsiniz.. Gelişmeler bu sorunun cevabını açık bir şekilde veriyor. Gazetelere yansıyan İsrail'in Libya'da büyükelçilik açmak için girişimlerde bulunduğu, Katar ve İngiltere aracılığı ile yürütülen görüşmeler sonrasında Trablus'ta görev yapacak İsrail büyükelçisinin adının bile belirlendiği şeklindeki haber sanıyorum niçin Arap Baharı'nda İsrail Rüzgarı estiğini ileri sürdüğümüzü göstermeye yetecektir. Bu arada Kahire'deki İsrail büyükelçiliğinin basılmasının arkasından kapatılan elçiliğe de İsrail tarafından yeni elçi atanacağı, bu hususta Mısır'ın yeni yönetimi ile anlaşmaya varıldığı açıklanması da birlikte düşünüldüğünde sanıyorum derdim daha iyi anlaşılacaktır.

Ne var bunda, diyebilirsiniz. Hatta bir devletin bir başka devlette elçilik açmasının yadırganacak nesi var diye de sorabilirsiniz. Elbette Türkiye'de elçiliği bulunan bir İsrail'in Libya'da niye elçiliği olmasın? Olsun da uzun yıllardan beri elçiliği bulunmayan Libya'da elçilik açmak için İsrail'in Kaddafi'nin devrilmesini, daha doğrusu Arap Baharı'nı beklemesi anlamlı değil mi? Bu noktada işgalcilerin Kaddafi'ye yönelik sergiledikleri vahşette acaba İsrail'e karşı takındığı tavrın bir rolü var mıydı? diye sormak yanlış olur mu? Dikkat edilirse Arap baharı estiren güçler en sert tutumlarını Kaddafi'ye karşı sahnelediler. Sömürgeci güçler olayların başından itibaren Kaddafi'nin kellesini istediklerini ortaya koymuşlardı. Kısacası işgalciler Kaddafi'nin sağ kalmasını kesinlikle istemiyorlardı. Bunda elbette Kadadfi'nin iktidarı boyunca onunla sürdürdükleri ilişkilerinin derinliklerinin dünya kamuoyu tarafından bilinmesini istemiyor olmalarının önemli rolü vardı. Bilindiği takdirde ikiyüzlülükleri ortaya çıkacak, Libya'ya yönelik ortak saldırının sebebinin kesinlikle Libya halkının özgürlüğü ve demokrasi talebi olmadığı görülecekti.

Bu arada İsrail adına İngiltere ve Katar aracılığı ile Libya'da oluşturulan Ulusal Güvenlik Konseyi(UGK) arasında sürdürülen görüşmelerin sadece İsrail'in Libya'da büyükelçilik açması ile sınırlı olmadığı, Libyalı Yahudilere Trablus ve Bingazi'deki mülklerinin geri verilmesini de istedikleri gelen haberler arasında.Biraz üzerinde düşünülsün diye bu detayı aktarıyıromu.

Libya pasaportu ile İsrail'de yaşamak isteyen Libyalı Yahudiler bir ayaklarının Libya'da diğerinin İsrail'de olmasını istiyorlar ki buna geçmişte engel olan Kaddafi'ye karşı kin ve öfke duymuş olmalarının sebebi bu olsa gerek.

Bu arada Libya hâlâ durulmuş değil. Kaddafi'nin öldürülmesi ile Ulusal Geçiş Konseyi (UGK) yönetimi devralmış olsa da, iç çatışmalar devam etmekte, bir diğer ifade ile işgalci güçlerdin desteği ile Kaddafi'yi devirenler bu defada kendi aralarında iktidar mücadelesi vermektedirler. Neticede olan Libya halkına oluyor. Tüm bu gelişmeleri göre göre Libya'daki olayları Arap Baharı'nın bir parçası olarak nitelendirmek ne derece doğru olur ilgililerin yeniden değerlendirmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bunları yazıyoruz diye bizi Kaddafici ilan etmek sanıyorum gerçeğe ters düşer. Olsa olsa bazı çevrelerin içine yuvalandıkları çıkmaza bir gerekçe aramaktan öte gitmez.

Kısacası insan ağa ile hizmetçisinin herkesin bildiği hikayesini hatırlamaktan edemiyor. Ağa ile hizmetçisi iddiaya girerler. İddia sonunda ağa her şeyini hizmetçisine devretmek zorunda kalır. Ama hizmetçi bu defa ağa yeniden iddiaya tutuşmalarını ister. Hizmetçide ağanın kendisine yedirdiği pisliği ona yedirmek istemektedir. Yeniden iddiaya girerler ve kaybettiklerini ağa geri alır. İki taraf da eski durumlarına dönünce hizmetçi ağaya eskiden olduğu gibi sen yine zengin ve ağasın, ben yine fakir hizmetçiyim. Biz o haltı niçin yedik? diye sorar.

Elbette Arap Baharının esasını sömürgecilerin ağa ilan ettiği liderleri tasfiyesi oluşturuyor. Ancak, olaylara Arap halkları açısından baktığımızda halkların lehine bir gelişmeden en azından şimdilik söz etmek mümkün değil. Söz gelimi özgürlükler ve demokrasi açısından Tunus, Libya ve Mısır eskisinden iyi durumdalar mı? Bu soruya evet diyebilen varsa çıksın ortaya da tartışalım. Ama maksat eski diktatörlerin devrilmesi onların yerine sömürgecilerin yeni temsilcilerinin geçirilmesi idiyse Arap Baharı sürüyor diyebiliriz. İyi de o zaman bunca sivil sömürgeci güçlerin isteklerini yerine getirmek için mi hayatını kaybetti?

Bir diğer ifade ile Arap Baharı söyleminin arkasından İsrail Baharı oluşturmak için mi yaşandı bunca olaylar?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi