Senato olmalı, ama nasıl?
Senato olmalı. Türkiye dinamik toplumuyla, tarihiyle, coğrafyasıyla, meseleleriyle, Türk dünyasıyla, İslâm dünyasıyla büyük bir devlet olduğu için; güçlü ve deneyimli siyasi kurumlarının olması gerektiği için; devlet adamı yetiştirmede Senato ve Meclis’ler son derece önemli, ihmal edilemez bir deneyim ve ihtisas sorumluluğu alanı doğurduğu için; gelişen dünya şartları siyasetin ve devlet adamlarının önemini ve yükünü her geçen gün artırdığı için; bu artan yükün paylaşılması, özellikle büyük devletler için önemli bir gereklilik haline geldiği için yeni anayasada Senato mutlaka olmalıdır.
Türkiye, senato meselesini sadece bilimsel ve nazari olarak gören ve düşünen bir toplum değildir. 1960-1980 yıllarında, bir süre “İkinci Cumhuriyet” adı verilen iki darbe arası, yirmi yıl fiilen yaşamıştır. Bu dönem içerisinde baştan sona gerek milletvekili ve gerekse parti yönetimlerinde bulunmuş bir kimse olarak, aynı tarz bir senatonun fazla yarar sağlayacağına kani değilim.
Geçmişte olduğu gibi aynı seçim çevrelerinden ve aynı seçim sistem ve usulüyle seçilmemelidir. Senatonun, milletvekili seçim sisteminde olduğu gibi iktidarların istikrarı için baraj gibi özel zaruretleri yoktur. İstenen seçim usul ve sistemlerini kullanmak mümkündür.
Her şeyden önce senato, milletvekillerinden farklı seçim çevrelerinden gelmelidir. Türkiye eşit nüfusa sahip 150 bölgeye ayrılmalı. Bugün için her seçim çevresi yaklaşık 500 bin kişi demektir. üç turlu ekseriyet usulü ile seçilmelidir. Nitelikleri belirlenen herkes aday olabilmelidir. İkinci tura en fazla oy alan 8-10 aday, üçüncü tura ise 2-3 aday katılmalıdır. üç tur mutlaka olmalıdır. Aksi takdirde oyların çok fazla dağılması, son turda zoraki bir tercih zarureti doğurabilir.
Türkiye büyük bir ülkedir ve dünya siyasetinde yerini almakla sorumludur. Senatörlük müessesesinin kuruluşunda çeşitli ülkelerle münasebetlerin geliştirilmesi; seçim süresinin 6 sene olması ve her iki senede bir 1/3’ünün yenilenmesi nedeniyle politikada kesintisiz bir sürekliliğin sağlanması; özerk kurumlarla milli iradenin uyumu gibi ek görev ve sorumluluklar dikkate alınarak yapılandırılmalıdır. Global oyuncu olmak imkan ve sorumluluğunu taşıyan Türkiye’nin demokratik seçim statüsüne sahip senatörleri, gösterecekleri gayret ve ehliyetlerle ne kadar vazgeçilmez bir kurum meydana getirdiklerini zaman ilerledikçe daha kuvvetle göstereceklerdir.
Partiler, bu kısa dönem için, TBMM’nin kurucu meclis niteliğini de dikkate alarak aday tespitinde, demokratik ufuk ve deneyimleri de göz önünde bulundurmalıdır. “Yığınakta yapılan hata sonuna kadar devam eder.”
Anayasa Mahkemesi’nin anayasaya aykırı kararlarıyla ortaya çıkan düzensizlik ve hukuksuzluk için acil çözüm gereklidir. Senato gibi son derece önemli, temel bir kurum, fevkaladeden ortaya çıkmış yanlışların tashihine yönelik reaksiyoner bir tavrın dar çerçevesine sıkıştırılmamalıdır. Geniş seçmen kitlesi ve uzun bir seçim süresine sahip senatör, denenmiş, güven doğurmuş, deneyimli, fikir ve davranışlarıyla örnek bir kadro hedeflenmelidir. Oyunun ağırlığından ziyade sözünün ağırlığı dünyaca hissedilen bir senato... Tarihi, milleti ve sorumluluklarıyla büyük olmaya mecbur Türkiye’nin güçlü siyasi kadrolara ihtiyacı vardır. Barış içinde yaşamak için ahlak ve erdem değerlerini öne alan kadrolara dünyanın ihtiyacı vardır. Bunlar elbette anayasa ve kanun maddeleriyle verilecek sorumluluklar değildir. Ancak madde müzakerelerinde, grup ve milletvekillerince tarihe not düşülmesinde, millete taahhüt niteliği kazandırılmasında yarar vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.