Uludere olayıyla ilgili takibim sürüyor.

Eli kalem tutan ve ülkesine sadık herkes için bu es geçilmemesi gereken bir gündem olmalı.

Uludere’deki 34 cana mal olan olayın karanlıkta kalması, PKK-BDP için bulunmaz bir istismar fırsatına dönüşebilir.

Bunu engelleyecek tek şey soruşturmanın adil ve şeffaf yürütülmesi.

Ancak soruşturmada eksinin doğru tespit edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yani 34 kişinin terörist olduğuna dair kararı veren Genelkurmay’daki Dairenin üzerine yoğunlaşılmalı.

Genelkurmay Karargahı’nda terörle ilgili istihbaratın toplandığı yer 2’nci Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanlığı.

Bu daire başkanlığının önemi, Türkiye gibi terörün günlük yaşamın bir parçası haline geldiği ülkelerde bir kat daha artıyor.

Buradaki komutanın, kritik zamanlarda ve kritik operasyonlarda baskı altında kalmadan karar verebilme liderliğini gösterebilen bir komutan olması son derece önem arz eder.

Terörün ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıkacağı bilinemediğinden bu stresli işin altından kalkabilecek komutanın iyi bir koordinasyon ve ekip çalışması yapması büyük önem taşıyor.

İşte Genelkurmay çapında terörle ilgili bütün istihbaratın toplandığı bu dairenin Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu.

Aslında Ali Rıza Kuğu’nun görev yerlerine baktığımızda iç güvenlik ile ilgili tecrübesinin yeterli olduğunu söylemek güç.

Erzurum’da 9’uncu Kolordu Komutanlığı’nda Harekat ve Eğitim Şube Müdürlüğü yaparken tayini bir seneliğine Bingöl/Kiğı İç Güvenlik Alayı’na çıkmış, burada iç güvenlikle ilgili bir yıllık Alay Komutanlığı yaptıktan sonra Genelkurmay Başkanlığı’nda İletişim Daire Başkanlığı yapmış.

Bingöl’de görev yaparken çeşitli sağlık problemleri yaşadığı Karargah kulislerinde konuşuluyor.

Paşamızın şu an da göz retinasıyla ilgili ağır bir problem yaşadığı konuşuluyor. GATA’da göz kliniğinde görev yapan Tbp. Alb. Prof. Dr. Hakan Durukan’ın, göz retinasındaki problemi hastane kayıtlarına girmeden bir şekilde halledeceği belirtiliyor.

Bilindiği gibi benzer problemlerin kayıtlı olarak tedavi edilmesi terfilerde probleme neden oluyor ve bu yöntemi maalesef TSK’da pek çok üst düzey subay kullanıyor.

Bir insanın hastalığı ile ilgili tedavi alması son derece normal.

Fakat burada normal olmayan, bu durumun kurumundan ve çevresinden saklanıyor olması.

İnsanın aklına ister istemez, “En basit problemi bile saklayıp farklı usullerde iş yapan bir general, kendisinin başında bulunduğu Daire ile ilgili amirlerinden kim bilir neleri saklıyordur” fikri geliyor ki, üzücü bir durum.

Benim için şu an önemli olan ise Uludere olayı gibi son derece önemli bir olayda da acaba bir şeyleri örtbas ediyor mudur?

Bir şeyleri saklıyor mudur?

Bunu zaman gösterecek.

Fakat şunu belirtmekte fayda var.

Ali Rıza Kuğu paşa çevresinde egosu son derece yüksek, ekip çalışması son derece zayıf bir kişi olarak tanınıyor.

Bundan dolayı da kendi şube müdürleri ile gerekli koordinasyonu yapmadığı, görüntüyü izleyen personelin yaptığı uyarılara kulak tıkadığı şimdiden konuşulmaya başlandı.

Özellikle görüntüyü izleyen Genelkurmay’da görevli Hava Kuvvetleri’ne mensup bir personelin, bu görüntünün kaçakçı olabileceği yönündeki uyarılarını duymazdan geldiği konuşuluyor.

Ali Rıza Kuğu bakalım ileriki süreçte neleri saklayacak neleri saklayamayacak hep beraber izleyip görelim.

İdari ve adli tahkikatın sağlam ve bağımsız ilerlemesi, adaletin yerini bulması için takibe devam.