Yasal çelişki ve özel yetki
MİT Müsteşarı Fidan'ın şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrılması ülkemizde şiddetli bir depreme yol açtı. Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir sonucu gelişmeyi beklemiyordum. Fidan'ın bazı çevrelerin hedefi olduğunu, özellikle bu işin dış bağlantılarının bulunduğunu düşünüyordum.Hatta bu düşünce yurt çapında oldukça yaygındı.Söz gelimi Mersin'in şirin ilçesi Bozyazı'da Uludere Olaylarının ardından büfe işleten Ali Dayı'nın yaptığı yorum o günden bugünleri anlatıyordu. Alışveriş için dükkanına girdiğimde Ali Dayı MİT'le ilgili iddiaları nasıl değerlendirdiğimi sormuş bende kendisine kanaatimi anlatmıştım. Bana göre olayın devam eden yargılamalar ve derin devletin kökünü kazıma operasyonları ile ilgili olduğunu, derin güçlerin devleti en hassas noktası MİT ve başındaki kişiyle vurmak istediklerini söylemişim. Ali Dayı bunlara aynen katılmakla birlikte olayın dış ayağını İsrail'in oluşturduğunu,bunu görmezden gelmemek gerektiğini belirtiyordu. Yani bu ülkede aylardan beri terörle mücadele ve derin devletin kökünü kazıma operasyonlarına karşı dış kaynaklı bir hareket olduğu toplumun belli bir kesimi tarafından dile getiriliyordu.Bu bakımdan dünkü gazetelere yansıyan "Hedef Fidan KCK bahane", "İsrail'in hedefindeki Fidan'a Türkiye sahip çıktı" gibi başlıklar toplumun bu kesimine hitap ediyordu. Buna karşılık medyanın bir bölümü ise Fidan'ın ifade vermeye gitmeyişini ön plana çıkarmış olayı okuyucularına, "MİT'ten savcılığa:Yetkiniz yok", "Özel yetkiye Fidan ayarı", ya da "Yetkin yok gelmiyorum" başlıkları ile vermişti.
Bu arada KCK içindeki istihbarat yapılanmasının bir görev olduğuna bu bakımdan ortada bir suç bulunmadığına dikkat çekiliyordu. Tüm bu başlıklarda az ya da çok bir gerçek payı vardı. Şahsen işin esas boyutunu Özel Yetkili Mahkemelerin özel yetkili savcılarının yetkilerinin sınırı teşkil ettiğini düşünüyorum. Belli ki bu hususta ortada bir belirsizlik var.Bunun sonucu olarak herkes kendine göre olayı bir yere çekiyor.Olaya bu açıdan bakıldığında MİT Müsteşarı hakkında soruşturma açılmasının Başbakan'ın iznine bağlı olduğunu ileri sürenler ile özel yetkili savcıların bu yetkiyi yasalardan aldığını ileri sürenler de doğru söylüyorlar. Kısacası şimdiye kadar üst düzey asker-sivil pek çok bürokrat hakkında soruşturma açılırken,hatta tutuklanırken sesi çıkmayanların,hatta alkışlayanların bugün olayı "Ortada suç yok, görev var" demeleri gerçek bile olsa bir tutarsızlığı gösteriyor.Aynı hassasiyet bundan öncede gösterilmiş olsaydı sanıyorum bugünkü noktaya gelmezdik.Yani Özel Mahkemelere yetki veren CMK'da önceden gerekli düzenleme yapılmış olsaydı sanıyorum şimdi "Kahrolsun İsrail" diye bağırmak zorunda kalmazdık.Hemen belirteyim ki İsrail'in Türkiye üzerinde hesaplarını bilenlerdenim. Elinden geldiği kadar bu ülkenin huzura kavuşmasını engelleyecek her türlü eylemin arkasında ABD ve İsrail'in bulunduğunu düşünenlerdenim. Ancak,olayın özel yetkili bir savcının açtığı soruşturmanın da İsrail ile ilişkilendirilmesini hazmedemiyorum.Şundan dolayı hazmedemiyorum; eğer ülkemiz içinde İsrail bu kadar etkili olmuş, kendisine bu kadar yandaş bulmuş ise sanıyorum bugün esas mücadele verilmesi gereken burasıdır.
İsrail'in sadece ülkemiz de değil başta ABD'de pek çok ülkede etkili olduğunu, ülkemize dönük terör olaylarının başlangıcından bu yana arkasında bulunduğu düşünenlerdenim.Ancak,bizim bu düşüncemizin belgeleri devletin de elindeyse o zaman madem böyle niçin bu ülke ile ilişkilerinizi kesmiyoruz?Hala bir taraftan rest çekerken öbür yandan el alıntından ilişkileri sürdürüyoruz? diye sormak haksızlık olmaz mı? Özel yetkili savcılar ve mahkemeler etkiye bu kadar açık ise o zaman darbeciler ve darbeye teşebbüs edenler hakkındaki soruşturma ve muhakemeler konusunda da tereddütler oluşmaz mı?Demek istediğim o ki bu vesile ile özel yetkili Mahkemelerin konumunun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.İsteklerimize uygun soruşturma ve yargılamalar karşısında susarken şimdi bu savcıların hedef tahtası haline getirilmesi yanlıştır.Çünkü, bu ülkede son sözü yasama söylüyor. Yargı yasamanın çıkardığı yasalar çerçevesinde hareket ediyor,Anayasa değişikliğini laf olsun diye mi yaptık ve referandumda sandık başına giderek değişikliğe 'evet' dedik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.