TÜSİAD şapkadan tavşan çıkaramadı
TüSİAD'ın son hamlesi başarısızlıkla sonuçlandı. Perşembe günü yapılacak TüSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısına Türk-İş, Hak-İş, TİSK ve TOBB da katılacaktı. Ama iki büyük konfederasyon ve TOBB bu toplantıya katılmadı. Toplantıya katılmama sebebi olarak herkes farklı bir gerekçe ortaya koyuyor. Türk-İş, “Anayasa Platformu Girişimi olarak 83 örgüt geçen yıl çalışma yaptık, değerlendirmemizi Meclis'e ilettik” diyor. Hak-İş, işadamlarının hazırladığı bir çalışmayı işçi örgütleri olarak destekliyor görünmek istemediklerini söylüyor. TOBB Başkanı ise yoğun gündemi sebebiyle toplantıya katılamıyor.
Gerekçeler farklı olsa da rahatsızlık aynı: TüSİAD'ın girişiminin içinden geçtiğimiz süreçte yanlış algılamalara yol açabilecek olması. Kemal Derviş'in konuşmacı olarak katıldığı bir toplantının, bir çok spekülasyona zemin hazırlayacağı düşünülmüş.
TüSİAD'ın böyle siyaset mühendisliğine soyunmak gibi bir amacı var mıdır bilmiyoruz, ancak Derviş isminin bir çok senaryoya alet edilme ihtimali yüksektir.
Bu durum sadece millet olarak yaşadığımız Derviş tecrübesinin bıraktığı bir iz değil, aynı zamanda bazı meslek örgütlerinin ülkeye yaşattığı tecrübeyle de alakalı.
28 Şubat sürecinde baş rolü kitle örgütleri, meslek kuruluşları, sendikalar çekmiş, toplumda ciddi bir rahatsızlık olduğu düşüncesini üreterek vesayetçi eğilimlere güç vermişlerdi.
Siyasi tecrübemizde demokrasinin en temel unsurlarından olan sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin demokrasinin aleyhine bir tutum takınmaları toplum vicdanında derin yaralar açmıştı.
Bazı örgütler hem anti-demokratik eğilimlere güç vermişler, hem siyasi alanla içli dışlı olmuşlar, hem de temsil ettikleri kitlelerin duygu dünyalarından uzaklaşmışlardı.
28 Şubat sürecinde en fazla yara alan, meşruiyet sarsıntısı yaşayan, gerçek mecralarından uzaklaşan kurumların başında bu tür kitle örgütleri gelmişti.
Siyaset mühendislerine kullanışlı birer malzeme haline gelen örgütlerin bir çoğu zaman içinde güven bunalımını aşmanın yollarını aramışlardır.
TOBB, Türk-İş ve Hak-İş'in dün sergiledikleri tutum bu yüzden çok anlamlıdır.
Kemal Derviş, Türkiye'yi dünya çapında başarıyla temsil eden değerli bir şahsiyettir. Geçmişte yaşadıkları Derviş'e ciddi bir tecrübe kazandırmış olmalıdır.
Siyaset dünyasında tepeden inmeci yaklaşımların, anti-demokratik eğilimlere malzeme olmanın doğuracağı olumsuzlukları Derviş takdir edecek kabiliyete ve tecrübeye sahiptir.
Haksızlıkların ürünü olan bu tür puslu havalarda rol çalma sevdasına düşen kimse iflah olmamış, toplumun nezdinde bir 'kurtarıcı'ya dönüşmemiştir. Kriz dönemlerinde ortaya çıkan liderler hep toplumun vicdanıyla birlikte hareket edenler olmuştur. Toplumun vicdanını kanatarak, milli iradeye ters düşerek, haksızlıklara alet olarak kimse kalıcı bir pozisyon elde edemez.
Böyle günlerde de başkasının yokluğunda kendisine varlık alanı bulmaya çalışanlar, birilerinin üzerine basarak yükselmek isteyenler çıkabilir. Hatta sırf bugünlere kendisini hazırlayanlar da olabilir. Ama neticeyi her zaman milletle birlikte yol yürüyenler alır.
TüSİAD'ın son girişimi böyle bir amaca matuf olmayabilir. Ancak davetlilerin katılmamasıyla düştükleri durum açıkça budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.