Açılımcılar Kürdistan’ı ilan etti bile
Şehitlerimizin kanlarının oluk oluk aktığı günlerde bu köşeden “Açılımcılar”ı isim isim vererek çok sert eleştiriler yaptım.
Kamuoyundan hiçbir konuda bu kadar destek görmemiştim.
Sanırım AK Parti’nin; Habur görüntülerinden ve Öcalan ile müzakere algısından gördüğü ciddi zararı hatırlatmaya gerek yok.
Nihayetinde Hükümet’in “açılım”la nereye sürüklenmek istendiği ortaya çıkmış oldu.
Ve sonrasında hükümet olayın farkına vararak, bu konuda bir konsept değişikliğine gitti.
Açılımcıların etkisi kırıldı ve Eylül ayından başlayarak, PKK’yla tarihte ilk defa doğru biçimde mücadele edilmeye başlandı ve gördüğümüz üzere örgüt ömrü hayatında almadığı kadar ağır darbeler aldı.
Fakat son 20 gündür ortaya çıkan yeni durumda Açılımcıların kendilerine yeni bir fırsat alanı bulduğunu ve yine aynı isimlerle medya ayağını iyi kullanarak atağa geçtiklerini seziyorum.
Bahar ayları yaklaşırken, “Açılımcıların atağı” demek yeniden oluk oluk şehit kanı demek.
Şimdi size Açılımcıların zihni yapısını deşifre etmek için, önemli bir örnek vereceğim.
“Bir Açılımcıyı” savunma adına, hakkımda çok ağır suçlamalar içeren bir yazı kaleme alabilmiş olan Abdülkadir Selvi, 27 Şubat tarihli yazısında Açılımcıların desteklediği “masa süreci”nin propagandasını yapıyor.
Yeniden masaya oturulacağını söyleyerek, şu iddiada bulunuyor:
"Üçüncü ülke konusunda tereddütler var."
Üçüncü ülke ne demek?
Ortada iki ülke mi var ki üçüncü ülke olsun?
Bunlar anlaşılan Türkiye’yi çoktan bölmüş ve PKK'yı bir devlet olarak çoktan tanımış durumda!
Bu devlet de Kürdistan.
Yazdığından anlaşılan şu: Birinci ülke Türkiye, o malum…
İkinci ülke ise Kürdistan olmalı…
Üçüncü ülke de eskiden Norveç’miş, şimdi kim olacağı konusunda tereddüt varmış…
Açılımcılar, masaya oturdukları ve karşılarındaki PKK'lı grubu Kürdistan temsilcileri olarak görüyor.
Yine Selvi’ye göre, "Kandil'in dağıtılması, dağdakilerin indirilmesi, örgüt liderlerinin üçüncü ülkelere gönderilmesi" gibi seçeneklerin bulunduğu yeni bir çözüm süreci devredeymiş güya!
Dayattıkları “örgütle görüşme” süreçlerine baktığımızda hep aynı sahte şekerlemeleri görüyoruz zaten: "Kan dursun, dağdakiler insin, Kandil dağılsın, analar ağlamasın” vesaire…
Ama diğer yandan ise PKK eylemlerinin, şehit edilen asker, polis ve sivillerin, patlayan bombaların sayısı artıyor.
Bu da bir şeyi çok açık bir biçimde gösteriyor:
Bu tuzak mantık, sadece PKK'ya zaman, taban ve eleman kazandırıyor.
Açılımcılar; kırsalda terör, şehirde KCK operasyonları yapılırken, “Tüm Kürtleri tutukluyorlar, bundan sonra konuşacak nesil kalmayacak, bunlar torba dava, örgütle görüşme lazım” diyordu…
Operasyonlar PKK'nın belini kırınca şimdi de “İşte şimdi psikolojik üstünlük devlete geçti, müzakere edelim” diyorlar.
Sağdan da yaklaşıyorlar soldan da; anlayacağınız.
"Kandil’in dağıtılması" sözü ise tam bir efsane.
“Askeri çözümle bu iş olmaz” diyen bu ekip, herhalde PKK'nın bir ricalarıyla dağdan çekileceğini düşünüyor.
Neden yıllardır devam ettiğiniz müzakerelerle Kandil'i dağıtamadınız, o zaman?
Oysa aksine Kandil, müzakere sürecinde iyice aktifleşti ve çok güçlü bir konuma yükseldi.
Selvi’nin diğer bir tezi de; Öcalan'ın önemli konumu akılda tutuluyormuş.
İlerleyen aşamalarda sürece dahil bile edilebilirmiş.
Oysa, Öcalan'la irtibat kesildiğinden beri PKK şoka girmiş durumda.
Bunu bilmezler mi bu açılımcılar?
Uzunca bir süredir görüşmeleri sınırlanan terörist başının etkinliği kesildiğinden beri PKK ve onun çizgisinde hareket eden KCK, BDP, DTK ve örgütün diğer tüm uzantıları iyice köşeye sıkıştı.
Selvi yazısında ayrıca Barzani'yi Genelkurmay'a ve Türkiye'ye kabul ettirme arayışında.
Yazıda "Yeni yol haritasına göre hükümetten birileri Barzani'nin etkisinden yararlanmayı düşünüyor. Barzani, Erdoğan'ın güvencesini önemsiyor ve asker (Genelkurmay) tarafından da kabul edilmek istiyor" diyor, Selvi.
Akla ziyan bu fikirler nerede ve kimler tarafından üretiliyor iyi araştırılmalı.
Barzani, Kürt ulusal konferansı düzenlemeyi planlıyor.. Suriye, İran ve Türkiye Kürtlerine sesleniyor.. Uludere'de ölenlere para gönderiyor, tüm Kürtlerin sahibi gibi davranmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Kendi elimizle kontrol edemeyeceğimiz bir şekilde kendi Kürt kardeşlerimizin hamiliğini Barzani'ye devretmek hangi akla hizmettir?
Kim veriyor bu aklı?
Bu düşüncelerin, gazetesinin merkeziyle de örtüştüğünü zannetmiyorum…
Bölgede, Türkiye ve Suriye'yi de kapsayan Barzani öncülüğünde kurulacak bir Kürt devleti projesinden bahsedilirken, Selvi'nin Kürt konusunda Barzani'yi işaret etmesi, üçüncü ülkeden bahsetmesi büyük şüphe ve soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.