Erdoğanın sağlığı
Her şeyi siyasi malzeme yapa yapa sonunda sağlık mevzuları da işin içine girdi.
Başbakan Erdoğanın Wikileaks belgelerine dayandırılarak kolon kanseri olduğu ve 2 yıllık ömrünün kaldığının manşete taşınması, salt habercilikle izah edilemez.
İşte burada gözler Wikileakse çevriliyor.
Wikileaksin; belgelerin sızdırılma biçimi, uluslararası hedeflere uzanan bilgileri deşifre ediyor olması, belgelerin konu edindiği ülkelerdeki etkisi ile birlikte değerlendirildiğinde uluslararası bir istihbarat operasyonu olduğu kesinlik kazanıyor.
Bu güne kadar sızdırılan Wikileaks belgeleriyle pek çok operasyon gerçekleştirilmeye çalışıldı.
ABD ve İsrail aleyhinde ciddi tek bir belge yayınlanmazken Arap Baharı ayaklanmaları ile yıkılan siyasi iktidarlara ait yalan-yanlış bilgiler Wikileaks marifetiyle yayınlandı.
Türkiyeyle ilgili ise AK Parti Hükümeti ve Başbakan Erdoğana kadar uzanan iddialar gündeme getirildi.
Erdoğan ve Hükümet aleyhinde kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı.
Belli ki emir büyük yerden...
Peki malum tarafa ne demeli?
Doktoru ve bütün muhatapları yalanladığı halde, bu konuyu manşete taşımak nasıl bir gazetecilik tarzı.
Doğru olmayan bilgi nasıl manşet yapılabilir.
Hani şu hiç dillerinden düşürmedikleri empatiyi bu konuda da yapsaydılar ya.
Bu iddiayı yayınlayan gazeteyi arayıp, haklarında ağır iddialar bulunduğunu söylesem, elimde hiçbir belge olmasa, onlar da bunu bütün muhataplarıyla yalanlasa ben de bunu manşet yapsam buna ne denir?
Biri bir mail atmış, içinde Erdoğanın sağlık durumuyla ilgili dedikodular var.
Bir belge, sağlık raporu, resmi beyanat, doğrulanmış unsur var mı?
Yok...
Elde sadece bir mail var.
O maili atan da belli ki söz konusu Amerikan İstihbarat Teşkilatından para sızdırmaya devam etmek için, ha bire ilginç bilgiler uydurup uydurup mail atmış.
Karşılığını da bayağı okkalı almış gözüküyor.
Bülent Ecevit de benzer biçimde sağlığı üzerinden hem de kendi dost bildiklerinin saldırılarına maruz kalmış, yerine yeni bir proje devreye sokulmak istenmiş ama tutmamıştı.
Çok sonradan bunun bir komplo olduğu, işin içinde şuan içerde bulunan bazı Ergenekon sanıkları ve onların medyaya servis ettiği sağlık haberleri olduğunu görmüştük.
Şimdi de Başbakan Erdoğana böyle servis haberlerle bir komplo kuruluyor anlaşılan.
Dün partisinin il başkanları toplantısında, Allahın verdiği ömür üzerine yapılan spekülasyonlara hak ettikleri cevabı verdi:
Biz, kadere inanmış bir partiyiz. Biliyorum, yarın bunu da istismar ederler. Çünkü istihza edecek olanların kader diye bir anlayışı yoktur. Ama bizim böyle bir inancımız var. Biz millete hizmet yolunda elini, yüreğini, bedenini taşın altına koymuş partiyiz. Bu canın sahibi Allahtır. Emanetini geri alacak olan da sadece ve sadece Allahtır. Bize ömür biçecek olan da sadece ve sadece Allahtır. Biz, Allahın şu hükmüne yürekten inandık ve inanıyoruz. Ecel geldiğinde ne bir saat ileri alınır, ne de bir saat geri. Söylentilere kanıp, bize ömür biçenler cüretkar oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir. Bu söylentileri manşetlerine taşıyanlar da bu mihrakların taşeronluğunu yapanlar da aynı şekilde büyük bir küstahlığın içindedir Bu manşetleri atanlar şunu iyi bilsinler. Allahın takdir ettiği ömrü hiçbiriniz ne bir an geri ne bir an ileri götüremezsiniz. Plan ona aittir ve o plan işlemektedir.
Evet, plan Ona aittir...
Yeter ki Ona sadık kalalım.
Gerisi laf-ı güzaf...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.