Yener Dönmez

Yener Dönmez

Viyana’dan selam var

Viyana’dan selam var

Viyana ve Brüksel’i kapsayan iki günlük yurtdışı seyahatinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na eşlik ediyoruz. 2,5 saat süren Viyana yolunda Davutoğlu’na gündeme dair çok önemli sorularımız oldu.

Açık yüreklilikle cevapladı sorularımızı, çarpıcı açıklamalar yaptı.

Sohbetimizin önemli bir kısmını Ortadoğu ve Suriye’deki gelişmeler oluşturdu.

Davutoğlu’nun “Sabah namazından sonra her gün mutlaka günün muhasebesini yaptığı” bilgisini vermesi, beni son derece etkiledi.

Her Sabah namazının ardından Suriye halkı ve Esad’ın sonunun da Saddam Hüseyin’e benzememesi için sarf ettikleri gayretin boşa çıkmaması için de dua ediyor olması, izlenen politikadaki samimiyetin, inancın göstergesi her şeyden önce.

Bakan Davutoğlu’nun görevinin zorluğunun farkında olmasını da önemsedim.

“Zorluklar olmasaydı başarı da olmazdı” düşüncesinde bir Bakan o.

Şöyle dedi bu konuda: “Evet zor bir süreç. 1971’de, 2. Dünya Savaşı’na katılmış bir Alman hocam vardı. Beyaz saçlı bir Alman’dı. İlk derste tahtaya yazdı: ‘Hayatta zorluklar olmasaydı başarı da olmazdı!’ Bir de Kur’an-ı Kerim’de, ‘Muhakkak ki her zorluğun sonunda bir kolaylık vardır’ diye bir ayet vardır. Zor bir coğrafyadayız. Ben göreve başladığımda soğuk savaşın yeni bittiği ama gerilimin devam ettiği şartlar vardı... Ama bu olacak. Bu coğrafyada dışişleri bakanı olmak, sıcak bölgelerden uzak kuşaklardaki ülkenin dışişleri bakanları gibi olmaz. Ama o kadar heyecan verici de olmaz. Bir ülkenin belki 1 yılda karşılaşacağı krizle biz bazen 1 haftada bazen 1 ayda karşılaşıyoruz. Doğaldır bu.”

Suriye meselesinde Türkiye olarak her türlü çabayı sarf ettiklerini anlatan Davutoğlu, 4 aşamadan oluşan çalışmalarını şöyle aktardı:

“Türkiye gibi 9 yıldır ilkesel temelli olarak destek veren bir ülkenin; kendi halkına karşı tanklarla toplarla mücadele edenlerin yanında olması mümkün değildi. 9 ay büyük çabalar sarf ettik. Daha sonra da akan kanın engellenmesi için elimizden geleni yaptık. Dikkat ettiyseniz stratejik planla hareket ettik. 4 aşamalı stratejik planlar yaptık. 1- Birinci aşamada, Suriye ile ne yapabiliriz diye çalıştık. Esad’la birlikte değişim ve dönüşüm için tavsiyelerde bulunduk. 2- Ekim ayından itibaren dış müdahaleye gerek olmadan bölge içinden Arap ligiyle hareket ettik. Arap ligi ile Şubat ayına kadar 5 ay çaba sarf ettik. 3- Yine sonuç alamayınca, yönetim daha fazla şiddete başvurunca BM’ye gittik. 4- Orada Çin ve Rusya vetosuyla karşılaşınca Suriye’nin dostları grubunu oluşturduk. Şimdi bu aşamadayız. Uluslararası, geniş kapsamlı çözüm yollarını arıyoruz. Kolay olmayacağı kanaatindeyiz.”

Davutoğlu’na, Suriye’nin de bölünerek, Irak’tan ayrılacak bölgede bir Kürt devleti kurulmak istendiği yönündeki senaryoları da sorduk.

Açık açık “Doğru da, çözüm ne?” sorusuyla başladı konuşmaya:

“Saddam’ın baskısı olmasaydı Irak’ta bu bölünme olmazdı. Irak’ı asıl bölen Saddam’ın kendi halkına, Şiilere, Kürtlere uyguladığı baskıdır. Suriye bir bölünmeye doğru gidiyorsa bu Esad yönetimin kendi halkına yönelttiği baskıdandır. Maalesef Saddam’ın hataları, Kuveyt olayından itibaren yanlış müdahalelere neden oldu Irak’ta. Aynı durumun Suriye’de de olmaması için çalışıyoruz. Biz bir an önce bu sürecin aşılmasını istiyoruz. Ne kadar uzarsa, bölünme riski bir o kadar artar. Suriye’nin bölünmesini istemeyiz.”

Evet Türkiye’yi ve Bakan Davutoğlu’nu zor bir süreç bekliyor.

Ancak Türkiye’nin bu yükün altından kalkacak gücünün olduğuna inanıyorum.

Bunu neye göre mi söylüyorum?

Viyana’da Türk heyeti en üst düzeyde karşılandı.

Geçiş güzergahlarının tümünde trafik durduruldu.

Havaalanından Viyana’ya girerken ve Viyana’dan ayrılırken üst düzey güvenlik vardı.

Bakanın aracına, onlarca polis aracının yanında bir de helikopter eşlik etti.

Viyana’da 25 yıldır görev yapan Türk gazeteciler bu karşılamanın alışılanın dışında olduğunu söylüyorlardı. Bu müthiş hareketlilik ve heyecan, dikkatlerden kaçmıyor.

Yine Büyükelçiliğimizde düzenlediği basın toplantısına yabancı gazetecilerden büyük bir katılım oldu. Yabancı basın organları Davutoğlu ile mülakat yapmak için sıraya girmiş durumdalar.

Basın Müşaviri Osman Sert’in verdiği bilgiye göre, Türk Dışişleri Bakanı’ndan randevu talepleri tam 2 sayfaya ulaşmış. Bu yoğun talep karşınında “adeta bunaldık” diyorlar, Bakanın müşavirleri.



Ahmet Davutoğlu’nun Avusturya ziyaretinde bu ülkede yaşayan 260 bin civarındaki Türk kökenli vatandaşın sorunları ele alındı.

Ne gibi sorunlar bunlar?

Bakan ile birlikte çok sayıda Türk öğrencinin bulunduğu bir okulu ziyaretimiz esnasında şahit olduğumuz sorun benzeri sorunlar bunlar...

Davutoğlu’nu gören Türk gençler heyecanla “Ahmet abi, Ahmet abi” diye seslenip, el salladılar Bakan’a.

Başbakan’a selam gönderdiler.

Burdurlu Gülsüm, Yozgatlı Leyla “Türkiye’yi çok özlüyoruz” dediler. Türkiye’ye Selam gönderdiler...

Gözlerinden hasret ve sevgi seli akıyordu.

Bir o kadar da, mağrurluk...

Türk öğrencilerden biri şu şikayette bulundu Davutoğlu’na: “Okulda Türklere kötü davranıyorlar, öğretmenim bana yumruk bile attı.”

Bakan, konuyu mevkidaşı ile görüşeceğini söyledi.

Bunun gibi sorunlar.



Viyana’da yoğun program bitip de Brüksel’e geldiğimizde Avrupalı mevkidaşları çözüm ve öneriler konusunda Davutoğlu’nu bekliyorlardı.

Davutoğlu, Cuma günü ilk olarak AB Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Ashton ile kahvaltıda bir araya gelerek bir “siyasi diyalog” toplantısı gerçekleştirdi. Ardından düzenlenen AB Dışişleri Toplantısı’nda Suriye ve son dönemde durumunun giderek kötüleştiği Beyaz Rusya gibi sorunlar görüşüldü.

Evet aslında bulunduğumuz bölge Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu Osmanlı’nın sağladığı o barış içerisinde refah, huzurlu ve mutlu günlerini arıyor.

Bölgede insanlığın huzurunu sağlamak yine Türk devletinin omuzlarında..




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi