Yener Dönmez

Yener Dönmez

Gerçekleri konuşmaya başladık

Gerçekleri konuşmaya başladık

Son dönemde Kürt kökenli “aydın”lar arasında tırmanan tartışmalar bilmem dikkatinizi çekti mi?

Mesela Cengiz Çandar ve Orhan Miroğlu arasında son derece önemli bir tartışma patlak verdi.

PKK’nın silahlı tehdit etkisinin kırılması ve KCK baskısının yok edilmesiyle, Kürt meselesini gerçek anlamda konuşmaya başladığımızın en büyük işaret fişeği bu tartışma.

Tehditsiz ve baskısız ortamda maskesiz konuşulabiliyor.

Cengiz Çandar’giller, çok ulu bir konumda görürler kendilerini ve toplumun çeşitli kesimlerine konjonktüre göre lütuf dağıtan Ulu Manitu gibi davranırlar.

Çandar; “Hükümet ve devlet çevrelerinin, son günlerde bildik-tanıdık ‘iyi Kürtler- kötü Kürtler’ ayrımı üzerinden davrandığını görüyorum.

Televizyon ekranları, Abant Platformu’nun kürsülerini onlar dolduruyor.

Ne var ki, bunların geniş Kürt kitleleri arasında hiçbir karşılığı yok. Ankara ve İstanbul’da iktidar çevresinden ve ‘beyaz Türkler’den alkış aldıkları oranda, Kürt halkının vicdanında batıyorlar” özetindeki yazısında, belli Kürt “aydınları”nı hedef aldı.

Son dönemde düzenli biçimde saldırıya uğrayan bu Kürt “aydınları”nın ortak özellikleri ise PKK’yı reddetmeleri.

PKK’yı da, onun yarattığı şiddeti de, bölgede kurulan KCK faşizmini de reddeden bu Kürt aydınları, aynı zamanda PKK’nın derin devletle ve uluslararası güçlerle bağlantılarını da somut olaylarla deşifre eden isimler.

Bu isimler bunu yaparken, Türkiye’de bir Kürt sorununun olduğunu, bunun yasal ve anayasal düzenlemelerle nasıl çözülmesi gerektiğini sürekli işliyor, hak ihlalleri üzerinde son derece yapıcı ve vurucu eleştiriler yönetiyorlar.

Çandargiller işte bu nedenle onlara düşmanlar.

Çandargillere göre ‘Makbul Kürt Aydını’ BDP’li olmalı, PKK’yı terör örgütü olarak tanımamalı, silahlı eylemlerin hak verilebilecek bir yöntem olduğunu kabul etmeli, PKK’nın derin devletle ilişkilerine asla girmeden sadece JİTEM aleyhine konuşmalı, KCK’nın bir sivil toplum örgütü olduğunu savunmalı, özerklik ve federasyon fikrini temel almalı, Kürtler ve Türklerin fikren koptuğunu sürekli anlatmalı...

Çandar’ın sevdiği tipteki Kürt aydınlarını, “Kemalist Kürtler” olarak niteleyenler ne kadar da haklı...

Bu tabir çok önemli, çünkü şu an BDP ve PKK’nın Güneydoğu’da uyguladıkları tarz tamamen Tek Parti Dönemi’nin uygulamalarından karbon kopya yapılmış. KCK’nın topladığı vergilerle Tek Parti CHP’sinin topladığı “kelle vergisi” arasında hiçbir mantık farkı bulamazsınız.

Ya da ROJ TV’nin bütün Arapça ve Farsça kelimeleri atarak oluşturmak istediği Kürçe’yle, Kemalistlerin Güneş Dil Teorisi’yle oluşturmak istedikleri Türkçe arasında...

Kemalizm, vicdanlara hapsedilmiş dili tamamen Türkçeleştirilmiş bir din oluşturmaya çalışırken; PKK da “Kürtlerin Dini Zerdüştlüktür” diye harıl harıl propaganda yapıyor; BDP’li belediyeler parkları bahçeleri Zerdüşt simgelerle dolduruyorlar.

Hiçbir özgün tarafı olmayan BDP ve PKK hareketi, Öcalan’ın Kemalizm öykünmelerini takip ediyor.

Öcalan belki dil bilseydi, dünyada kendisine model olabilecek farklı faşist düzenler bulabilirdi.

Ama konuşup okuyabildiği “tek dil” Türkçe...

Dolayısıyla da Kemalist sistemi modelleyebiliyor...

PKK’nın silahlı tehdidi kırıldıkça ve KCK’nın baskı rejimi yok edildikçe Kürt halkının sesini daha gür duyacak; Kürt aydınlarının, bu sahte maskeleri düşürmelerine şahit olacağız.

Özgürlüğün gözünü seveyim, yüzlerde maske bırakmıyor...






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi