İçerideki huzursuzluğunuz yetmiyor mu?
Fişleme, yeşil sermaye, başörtüsü… Müslümana yöneltilen saldırı, huzursuzluk, ülke itibar ve ekonomisini bir kere daha karartıyor. ülkeye verilen zarar yetmiyor. Saldırılar dost ülkelere taşıyor. Baykal, hükümeti tenkidinde, İran üzerinden hakaret ediyor. Dünyadaki beş kişiden biri Müslüman; öfke ve kin tümüne dönüşüyor.
Olayın daha net görülmesi için tarihi bir olayı nakledelim:
1970’de kurulan Milli Nizam Partisinin 1. büyük kongresinde Genel Başkan Yrd. ve Teşkilat Başkanı olarak, kongreyi açış konuşmasına, “Kongremizin bütün milletimize, İslâm dünyasına ve bütün insanlığa hayırlı olması dileğiyle açıyorum” diye başlamıştım. Bütün insanlığa iyilik dilemiştim. Ayrı ayrı vurgulamanın başka yolu yoktu. Buna rağmen Cumhuriyet Savcılığınca hakkımda ceza davası açıldı. üstat Necip Fazıl, Kongrede yaptığı konuşma; Rizeli şair Hafız Edhem Mollaömeroğlu, okuduğu şiir nedeniyle dört yıl duruşmalara gittik. Dava neticelenmedi. CHP, MSP koalisyonunda çıkarılan af kapsamına girdi, düştü. Aü. Hukuk Fakültesinden gelen bilirkişi raporu, cezaya ağırlaştırıcı nedenler ekliyordu:
1-İslâm ülkelerini öne alan sıralama ayrımdır. Dış politikaya zarar verir, suçtur.
2-Parti genel başkan yardımcısı konuşuyor, ağırlaştırıcı bir sebeptir.
3-Kongrenin açış konuşması yönlendiricidir. Bu da ağırlaştırıcı bir sebeptir.
Şimdi durup dururken, tarih boyunca komşumuz; iyi münasebetler içinde bulunduğumuz, İ.K.T.; D-8 gibi organizasyonlar içinde bulunduğumuz bir ülkeye Ana Muhalefet Liderinin aşağılayıcı saldırıları nedir?
Malezya gibi son derece dost ve yakın bir ülkeye yine Müslüman diye “Malezya’laşmak” gibi son derece çirkin kampanya nedir?
Batı yardım ve burslarına övgü dizenlerin, bir Suudi yardımına taarruzda Kenan Evren arada kaldı da, Hürriyet gazetesi imdada yetişip “Evren’i, kendi adamımızı hırpalıyoruz” diye yolu kesmeseydi, Müslüman bir ülkenin yardımını ret ve kınamak için Kenan Evren’i hırpalamayı dahi göze almışlardı.
“Medeniyetler çatışması” kitabıyla, “Müslümanlar toparlanmadan hesaplarını görmeliyiz” demeye çalışan Samuel Huntington da Müslümana öfkeli, kinli. Ama açıklıyor. Mesela Malezya Başbakanı Muhammed Mahadır, Avrupalı bir başbakanlar toplantısında, “Siz nihayet bir Batı medeniyeti sahibisiniz, biz evrensel bir medeniyetin sahibiyiz” demiş. Suudi Arabistan Bosna savaşında, 1 milyar 380 milyon dolar yardım etmiş. Müslümanlar kendilerine güveniyor, yardımlaşıyor, birleşirlerse endişesinde.
İslâm ülkelerine karşı çirkin bir şartlandırma merkezi mi var? Mesela kartel medyası? Cumhurbaşkanı Gül’ün Dubai ziyaretindeki gazeteciler, yiyor-yatıyor. Otel parası, Emir tarafından ödeniyor, itiraz yok. Emir’in gazetecilere birer kol saati hediyesine gelince, “hepimiz poşete koyup reddedelim”. Niçin? Neden hep beraberde ısrar? Tehdit? Vakit’ten Sayın Serdar Arseven’i bir kere daha tebrik ediyorum.
Kimse bu tür yobazlıkların farkına varılmadığını zannetmemelidir. O kadar farkına varılıyor ki, birçok anımızda bunu yaşadık. Yukarıda arz ettiğim dava ile ilgilisi izaha yeter. Libya Büyükelçisi: “Sayın Başkanımız Muammer Kaddafi, ‘Siz Müslümanlara, bize iyilik dilediğiniz için zahmet çektiniz. Biraz dinlenmeniz için Libya’ya davet ediyor” dedi. Belki de Kaddafi’nin Türkiye’den ilk özel davetlisiydim. çölde bir çadırda kabul etti. Bir uçak tahsis ettiler, Fizan’a gittim v.s.
Eskiden, bu tür çirkin tavırların Türkiye genelinde olduğu zannı oluyordu. Ama giderek değişti. Müslümanlara hakaret eden, öfke ve kinle saldıran grubun küçük bir azınlık olduğunu anlayıp bilmeyen Müslüman dünyada kalmadı gibi bir şey.
Dostum Basri Gocul, “Teşekkür etmeliyiz bütün edepsizlere; -Affetmenin hazzını yaşatıyor bizlere” derdi. Derdi de, müsamahanın fazlası, edepsizlikte hız yapılmasına ve kazalarla hem kendi felaketlerine, hem de milletçe üzüntümüze neden olmuyor mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.