Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Böyle ekonomi yönetimi olmaz

Böyle ekonomi yönetimi olmaz

Her ülkede olduğu gibi ülkemizde de ekonominin yönetiminden sorumlu olanlar var elbette. Ancak, bu yönetim tarzının toplumun çok büyük bölümünü ezdiğini, fakirleştirdiğini, hatta yoksullaştırdığını bu yöneticiler görmezler mi? Şahsen görmediklerini sanmıyorum. Görüyorlar görmesine de ya ellerinden birşey gelmiyor ya da IMFproğramına sosyal muhteva kazandıracağız diye yola çıkanların sosyal muhteva kazandırmaktan anladıkları ile bizim beklentimiz farklılık arz ediyor.

öyle bir memlekette yaşıyoruz ki, ülkenin tüm imkanları sınırlı sayıda kişi ve holdinglere akıyor, milyonlara ise sürekli olarak kemer sıkmaları tavsiye ediliiyor. Söz gelimi bankaların hortumlanmasının faturasını millet ödüyor ama bankaların yüksek kârlarını bir avuç sermaye sahibi cebe indiriyor. Bu ne biçim serbest piyasa ise. Sürekli olarak sermaye sahiplerinin kâr etmesi, zarar bile söz konusu olsa bunu milletin ödemesi gereken bir sistemin adı serbest piyasa ekonomisi olabilir mi?

Bu arada elektrik fiylatları 1 Temmuz'dan itibaret konutta yüzde 21, sanayide yüzde 22 artırılırken; yine 1 Temmuz'dan itibaren asgari ücret yüzde 5 artıyor. Elektriğe zam söz konusu olduğunda enflasyon güncellemesi fiyat artışına dahil ediliyor ama, sıra asgari ücretlinin ücret artışına gelince enflasyonun güncellemesi hiç düşünülmüyor. Bunun adı da serbest piyasa ekonomisi oluyor. Elektrik fiyatlarına bu yılın başında da konutta yüzde 19.5, sanayide yüzde 12 zam yapıldığı düşünüldüğünde elektrik fiyatlarına yıl başından bu yana konutta yüzde 44.59, sanayide yüzde 36.64 zam yapılmış oluyor. Yapılan bu zammın enflasyonla bir ilgisi olduğunu söylemek mümkün değildir. Devletin resmi olarak açıkladığı enflasyon rakamları ortadadır. Olayın bir başka boyutu ise enerjiye yapılacak her türlü zam az sayıdaki sanayiciyi güç duruma düşürücek, dünya piyasaları ile rekabet imkanını azaltacaktır.

Aslında bir serbestlik var ama bu sadece yerli ve yabancı sermaye sahipleri için söz konusu. Hem de sermaye sahiplerine bir de devlet tarafından kâr garantisi veriliyor. Ne alâ memleket değil mi?

Sermaye sahiplerinden alınan borçların faizini ödeyebilmek için toplumun tepesine biniliyor. Bunun adı da ekonomi yönetimi oluyor. Hiç kimse yönetmese daha mı kötü olurdu?

Hiç sanmıyorum.

AKPhakkında açılmış olan kapatma davasının ekonomik dengeleri menfi yönde etkilediği belirtiliyor. Elbette belirsizlik havasının ekonomiye menfi etkisi olabilir ama, bugün yaşanan aşırı, insafsız ve dengesiz zamların kapatma davası ile bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Bazılarının ifadesiyle ekonomi zaten tıkanmıştı, kapatma davası olmasaydı da bu daralma yaşanacaktı, kapatma davası işin gerekcesini oluşturdu.

IMFproğramına sosyal muhteva kazandıracağız diye yola çıkılmasına rağmen ne işsizlik azaltılabildi, ne de milyonlar milli gelirden hakkaniyetli pay alabildi. Bunun da ötesinde işçi, memur ve emeklilerin milli gelirden aldığı pay azalıyor. Küçük esnaf yok oluyor.

Ticaretin bütün alanları giderek artan boyutta finans sektöründe olduğu gibi yabancı sermayenin eline geçiyor. Yabancı sermaye düşmanı değilim elbette. Yabancı sermayenin büyük oranda finans ve ticaret sektörüne girmesini, bu arada üretime dönük yatırımdan uzak durmasına, üretmeden para kazanmayı tercih ettiğine dikkat çekmek istiyorum. üretime girse, işsizimiz iş sahibi olsa, dış ticaretimizde aleyhimizdeki rakamlarda gerileme olsa yabancı sermeyaye niçin itiraz edelim. Tefecilik ve ticaret gibi kolay para kazanma yoluna giren yabancı sermayeye sempati ile yaklaşmam elbette mümkün olmaz.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi