Okuma yazma güçlüğü
Güner, sekiz yaşında ilkokul üçüncü sınıfa giden bir kız öğrenci. Kendinden iki yaş büyük ablası var.
Ablası beşinci sınıfta okuyor. Güner, hayat bilgisi dersini çok seviyor ve hep iyi notlar alıyor. Eğer aklından hesap yaparsa matematik problemlerini de rahatlıkla çözebiliyor. Fakat yazılı sınavlarda, bildiklerini doğru olarak kağıda dökemiyor, basit hatalar yapıyor. Bu durumdan öğretmeni çok rahatsız. Güner matematik sınavında tüm problemlerin cevaplarını doğru yapıyor ancak kağıda yanlış aktarıyor. Örneğin sonuç 32 ise 23 yazıyor. Güner, ilkokula başlamadan önce bir sene anaokuluna gitmiş, orda da yazı yazmaktan ve şekilleri çizmekten hoşlanmıyormuş. Güner, ilkokul birinci sınıfta, henüz kelimelerin dizilişini ve harfleri öğrenirken de hepsini tersten yazıyordu. El yazısını bir türlü beceremiyor, yazı yazacağı zaman ağlamaya başlıyor yerinden kalkıyor. Küçük b ve d harflerini birbirine karıştırıyor ya da sözcük yerine söczük yazıyordu. Günerin ders başarısını düzeltmek ikinci sınıfta da mümkün olmadı. Çünkü o sıralarda Günerin babası rahatsızlandı, iki ay hastanede yattı. Bu yüzden Günerin annesi kızıyla pek ilgilenemedi. Güner bu dönemde anneannesinin evinde kaldı. Zor günlerden sonra baba hastaneden çıktı evde dinlenmeye başladı. Güner de tekrar dersleriyle ilgilenmeye başladı, ancak sınıfın epey gerisinde kalmıştı. Danışanım, sesli ve sessiz harfleri de ayırtedemiyordu. Abla da kendisine yardım edemiyordu çünkü Güner ablasıyla ders çalışmak istemiyordu. Ancak Güner öğretmeninin yaptığı sözlü sınavlardan yüksek notlar alıyordu. Böylece sözlülerdeki başarısı yüzünden sınıfta kalmadan sınıfını geçiyordu.
Güner üçüncü sınıfın birinci döneminde merkezimize geldi. Kendisine Wisc-r zeka testi uygulandı. Test sonuçlarına göre Günerin zekası normal idi. Danışanımın tek sorunu kendisinde Okuma yazma güçlüğü yani öğrenme güçlüğü olmasıydı. Bu yüzden derslerinde başarılı olamıyordu. Güner ile seanslarda işitsel dikkatini, görsel algısını, görsel hafızasını güçlendirici çalışmalar yaptık. Okuma hızını, okuduğunu anlamasını, sözlü/kopya yazı yazmasını, hataları ve hata sıklığını, imla kurallarını, matematik becerilerini inceledik. Bu konulardaki eksik yönlerini ortaya çıkarıp ona göre bir eğitim programı uyguladık. Kısa bir süre sonra Güner düzgün yazmaya başladı, okumasındaki duraklama da geçti, okuma hızı arttı. Yaşıtlarının seviyesine yaklaştı. O zamana kadar kitaplara, okumaya karşı ilgisiz kalan danışanım ne bulursa okumaya başladı. Çünkü artık düzgün ve seri okuyordu.
Okuma yazma güçlüğü vakalarında belirtiler hafif ise, bu öğrenciler normal okullarda, yardımla eğitimlerini sürdürebilirler. Bu vakalarda, yaş ilerledikçe, özellikle dördüncü sınıftan sonra ilerleme başarı kaydedilebilir. Bu çocuklar asla sınıfta bırakılmamalı, çünkü bu öğrencilerin zekası normaldir. Bu sorunu yaşayan öğrenciler ancak, bir uzman yardımıyla, özel eğitim alarak başarılı olabilirler.
Değerli okuyucular ne yazık ki bu sorunu yaşayan öğrenciler, öğretmenleri tarafından tembel, dikkatsiz, dalgın etiketi alıyor. Genelde sıraların en sonuna oturuyor ve böylece dersi iyi dinleyemiyor, tahtayı görmekte zorlanıyor. Bütün bu olumsuz şartlarda da bu çocuklar, kendine güvenmiyor ve arkadaşları tarafından dışlanıyor. Yazılı ve test sınavlarında düşük notlar aldığı için başarılı olma duygusunu hiçbir zaman tadamıyor.
Okuma yazma güçlüğü çeken öğrencilerde tırnak yeme, alt ıslatma, dışkı kaçırma, arkadaş ilişkilerinde uyumsuzluk görülebilir. Bazen akademik alandaki başarısızlıklarını gizlemek için olduklarından farklı davranırlar; şamatacı, derste konuşan, dikkati dağıtan bir öğrenci olabilirler. Aileler, ders çalışmakta isteksiz olduğu, sınıfın dikkatini dağıttığı, dersi kaynatmaya çalıştığı, giderek içine kapandığı şikayetleriyle danışmanlık merkezlerine başvururlar.
Çocuklarınızın iyi birer okuyucu ve başarılı bir öğrenci olması duasıyla Allaha emanet olunuz.
(*) PSİKOLOJİK DANIŞMAN-PSİKOTERAPİST
DNŞ TEL:0 212 503 79 95- 0 506 401 79 91
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.