Darbeler ve özgürlük mücadeleleri
Gizli örgütlerin, ölüm sınırını aşan değerlerle bütünleşen bir hedefleri yoktur. Doğuştan kısa ömürlüdür, güdüktür. çarkları kırıldı mı tamir olmaz. Gizlenerek, düzenle, tuzakla mazlumun alın teri ve gözyaşı üzerinde makam, şöhret ve güç kazanmanın, ne şerefli, ne de devamlı bir neticesi yoktur. Hangi darbe, ülkesine ve insanlığa hizmet üretmiş, örnek ve güzel bir günler getirmiştir?..
Gizli kapaklı, pazarlıklı, güç, yetki ve imkân paylaşımına dayanan darbe örgütleri, doğarken zulme kilitlenmişlerdir. Hayatlarını ortaya koyarak, ölümü ve öldürmeyi göze alarak örgütlenmişlerdir. Maksatları; millet egemenliğine, bir işgal kuvveti gibi zorla hakim olmaktır. Bunlar, yalnız kendi aklını beğenmiş, milleti kuvvetle yola getirmek isteyen şaşkınlardır. İlk ve temel meseleleri, iktidarlarını korumaktır. Dalkavukluk yapmayan herkesi düşman görür, fişletir. Zulmetmekten başka çözüm yolları yoktur. Devlet çarkını, zulüm çarkı haline getirirler.
Darbeciler, gizlilik silahının gücüne inanırlar. Zaten zirvedekilerin çoğu, masonluk gibi evrensel gizli örgütlerle irtibatlıdır. Bilmedikleri, insanî yüceliğin özgürlükle bütünleşen üstün gücü ve ölümsüzlüğüdür. İnsanî yüceliği yok etmeden özgürlüğü yok etme imkânı da yoktur. İnsanî yücelik, kıyamete kadar var olacaktır.
Darbelerin zıddına, özgürlük mücadelelerinin samimiyet ve fedakârlık üzerine bina edilmesi, başarısını doğuran gücün sırrıdır. Gayedeki güzellik ve bu erdemler, zindanları dahi hizmet yerine çevirir. Şeyh Şamil, çetin şartlarda savaştı. Maskeli yüze hiç ihtiyaç duymadı. Esir düştü. Esaret hayatı dahi öylesine aydınlık ve şerefli ki; yıllardır sönmeyen bir meşale gibi yürekleri aydınlatıyor.
Mandela, 28 yıl hapishanede çile çekti. Kendi zindandayken de aydınlık mücadelesi devam etti. Hapishane, kendiliğinden özgürlük mücadelesini zafere götüren bir imkân merkezine dönüştü.
Bilge Kral İzzet Begoviç’in insanlık mücadelesi, kendi ebedi hayata intikal ettikten sonra da Bosna’da ve insanlığın gönlünde yaşamaya devam ediyor.
Geçen asrın özgürlük savaşlarında en önde Müslümanlar vardır. 1920’de yalnız 4 İslâm devleti varken, bugün İslâm Konferansı teşkilatında 65 devlet var. Hepsi de çok çetin mücadeleler ve kahramanlıklarla doğdu.
Bugün darbe zanlıları, sanıkları, bir kısım medya ve darbe yandaşlarından daha insaflı. Baykal, genel sekreteri Sav’ın, telefonunu açık bırakarak kendini dinletmesini, hâlâ “Hükümet bizi dinletiyor” nakaratında ısrar etmesi gibi, “herkesi kör alemi sersem zanneden” bir mantıkla her gün feryat ediyor.
Hiçbir darbe, milletine yarar sağlamamıştır. Ne Brütüs, ne Cromwell, ne Fransız ihtilali, ne Rus ihtilali, ne de Kara Gömlekliler..
Darbeler, milletten kopuk, millete karşı bir yönetimdir. Milletsiz siyaset olmaz. Dalkavuk ve beslemelerle devlet idaresi batağa saplanır. Milletsiz siyaset, global dünyada çok daha tehlikelidir. Herkesin aklını başına alması gerekir.
Siyasette akıl, darbede güç esastır. Bush’un güçle siyaset yapma saldırıları ibrettir. Amerika’ya itibar ve güç kaybettirdi. Kendini perişan etti.
özellikle bilgi çağı, 21. asır, gizli örgüt ve hukuksuzluk için ciddi tehlikedir. Artık her yerde hadiseleri bilen, hıyaneti anlayan vatanperver insanlar vardır. özellikle darbe, Türk Milleti'nin çok iyi bildiği, yaşadığı bir felakettir.
Global dünyada fikirle değil, silahla iktidar olma çabası, cinnet değilse nedir? Böyle bir kafanın, gidebileceği fazla bir yol yoktur. Milletine acılı günler yaşatma imkânını kazansa da, biraz ileride bedelini kendi de ödeyecektir. Darbe yandaşlığının makam ve imkân hayalleri, kimsenin gözünü kör etmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.