Ah memleketim ah...
Tarih 11 Temmuz 2012.
Diyarbakır Bağlar semtinde çocukların ağırlıkta olduğu flu bir ortam.
BDPli bir bayan milletvekili avazı çıktığı kadar bağırıyor.
Körpecik beyinlere zehir akıtarak şu hezeyanlarda bulunuyor: Devlete Öcalanı muhatap aldırttık. Biz kazandık, devlet kaybetti. Onlar kaybetmiştir ve kaybetmeye de mahkumdurlar.
Ardından, Öcalanı muhatap almayız diyenler İmralıda, muhatap aldılar. Diyalog ve müzakere sürdürdüler. İşlerine gelmedi diyalog ve müzakereyi kestiler. Ama kabul ettiler. Kürt halkının özgürlük mücadelesinde bir Öcalan gerçekliği var. Yani sonuç olarak şunu ifade etmek isterim ki; Kürt halkı 21 yıl içerisinde yürüttüğü mücadeleyle aslında kazanan bir halktır, kazanmış bir halktır gibi laflar ediyor.
Ancak bölge halkına ne kazandırdıklarına dair tek kelime etmiyor.
Öcalan diyor başka bir şey demiyor.
Öcalan özgür olmadan, barış asla gelmez yollu tehditlerini de sıralıyor.
Dün Habervaktim.comda ibretle izledik bu hezeyanları.
Ah memleketim ah...
Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti.
Masadan bu memlekete hayır çıkmaz diye...
Neyse ki devlet aklı tehlikenin farkına vardı da uçurumun kenarından döndük.
Ancak tehlike tamamen geçmiş değil.
KCK/BDP/DTK/DPI çevresi bastırıyor.
Başını Ali Bayramoğlunun çektiği masacılar trafiği artırdılar.
Başbakana İçişleri Bakanı kafalı, İçişleri Bakanına da Kereste diye hakaret eden Bayramoğlu ve avenesinin son bir haftada yazdıklarına, söylediklerine bakınca her şey anlaşılıyor.
Bölücü lejyonerlerin ve dışarıdan akıl aldıkları adamların şimdi tek hedefi var:
Öcalana özgürlük.
Onlar da biliyorlar Türkiye gibi bir ülkede on binlerce insanı katleden bir caniye özgürlük olmayacağını ancak pazarlığı özgürlükten başlatıp, tecritte bitirmek istiyorlar.
Öcalan PKK için birleştirici unsurdu.
Haftalık avukat görüşmelerinde örgüte yeni eylem talimatları, stratejileri gönderiyordu.
Şimdi Öcalandan talimat alamayan örgüt, eylem zafiyeti içine düştü ve yeni eylem stratejileri geliştiremedi.
Örgütün duygu ve fikir birliğini sağlayan liderinden yoksun olması örgütte psikolojik çöküntülere yol açtı.
Bu yüzden son zamanlarda bütün eylemleri bıraktılar ve Öcalana uygulanan tecridi sonlandırın çağrısı yapıyorlar.
Ne pahasına olursa olsun bu durum kesinlikle devam ettirilmeli.
Onlar bozuk psikolojiyle istedikleri kadar Öcalanı muhatap aldırttık desinler, üstünlük bu uygulamayla devlete geçmiş oldu.
Öcalanın aciz ve dokunulabilir olduğu da ispatlanmış oldu.
Planları aksadı...
Biliyorsunuz PKKnın tarihi üç dönemi var:
1- Yoğun şiddet dönemi.
2- Baskı ve otoriteyle bölge halkını sindirme.
3- Halk ayaklanması başlatma.
İlk ikisini yaptılar.
Ama üçüncüsünü yapamıyorlar.
Çünkü, halk Müslüman ve Müslüman kardeşlerine karşı ayaklanmıyor.
14 Temmuza tüm güçleriyle yüklenmelerinin nedeni bu.
Provokasyon öncesi ele geçirilen uzun namlulu silah ve tabancalar bunun bir işaret fişeğiydi.
Bu silahlarla kalabalığın üzerine ateş açılacak ve suç devletin üzerine yıkılacaktı.
İsyan kıvılcımını ateşleyeceklerdi.
Daha önce bu hain planlamaları kulaklarımızla dinledik.
KCK operasyonu öncesi hazırlık aşamasında yapılan adli ortam dinlemesi kaydında, örgütün bir yöneticisi toplantı masasındakilere aynen şöyle diyordu: Cumartesi anneleri önemli. Bir gösteride 3-4 tanesi ölse elimiz çok güçlenir.
Mantık bu...
Bir annenin kanından çıkar uman zihniyetten, her türlü ihanet beklenir.
Hakkariyi, Gazze gibi bir bölgeye çevirme ve İsrail için istismar alanı oluşturma üzerine Öcalan çok kafa yordu, strateji geliştirdi.
KCK bu amaçla Hakkaride neler yaptı neler.
Bu formül tutmayınca Arap Baharına döndüler.
Şimdi tüm gayretleri bu...
Allah yardımcımız olsun.
Hemen yanı başımızda büyük bir yangın var.
Zemin kaygan, zaman dar, oyun büyük, CIA ve MOSSAD kıtalar dolaşıyor.
Daha fazla dikkat. Daha fazla dikkat.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.