Suriye'de PKK'nın yaşam alanı olmayacakmış!
ABD Dışişleri B:akanı Clinton'ın Davutoğlu ile 2.5 saat süren görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında net olarak ifade edilmese de Suriye'de bir tampon bölge ile uçuşa yasak bölge oluşturulmasının konuşulduğu ve önümüzdeki günlerde hayata geçirilmesi için mutabakat sağlandığı anlaşılıyordu. Böyle olmasa iktidar yanlısı bir gazete bu konuyu başlığa taşımazdı. Bu arada Clinton konuşması sırasında birkaç kez Türkiye'ye Suriye le ilgili tutumu ve desteği konusunda teşekkür etmeyi de ihmal etmedi. Bu teşekkürün neyin karşılığı olduğu ileride ortaya çıkacaktır ama şimdilik görünür gerekçe Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara kucak açması idi. Hayatta kalabilmek için sınırlarına gelmiş insanları her halde Esad'a teslim edecek değildik. Yapılması gereken yapmıştır. Ancak, tampon bölge ve Suriye'nin bir bölümünde uçuş yasağı uygulanması aylardan beri gündemdeki husustu. Tampon bölge ve uçuş yasağı konusunda yapılan yayınlarla kamuoyu hazırlanmıştı.
Benzer uygulama geçmişte Irak'ta yaşanmış, uçuş yasağı ilan edilen bölgede ABD işgalinin ardından Bölgesel Kürt yönetimi oluşmuştu. Gçmişte yşnın hatırlanmasını engellemek için Clinton açıklamalarında Suriye'de PKK'nın yaşam alanı olmayacağını, buna izin vermeyeceklerini tekrarlamak ihtiyacı duydu.
Şahsen ABD'nin bu tür sözlerine inanmanın geçmiş uygulamalar hatırlandığında doğru olmayacağını düşünüyorum. Uçuşa yasak bölge uygulamasının hayata geçirilmesi muhaliflerin havadan ve karadan saldırılarda hayata tutunmasını sağlamak için güvenli bir yer oluşturabilir. Belki gerekli de. Ancak, bu defa muhalifler dar bir alana sıkışıp kalabilirler. Böylece uçuşa yasak alan dışında kalan bölgelerde Esad'ın katliamlarını sürdürmesi devam edecektir.
Görünen o ki Suriye'nin geleceği hususunda kararı Suriyeler değil başkaları verdiğine göre Suriye'nin geleceğine dönük tahminleri bir kenara bırakarak dünkü gazetelerde bir yanda "Suriye'de PKK'nın yaşam alanı olmayacak" şeklindeki Clinton'ın sözleri başlığa çıkartılırken bir başka sayfada da, "ABD, PKK'ya giden silahların üzerini örttü" başlığı altında bir başka haber yer alıyordu.
Olay çok önceden gündeme gelmiş, Irak işgali sırasında ABD'nin PKK'ya yüklü miktarda silah verdiğini bu köşede de belirtmiştik. Söz konusu haberin kaynağı Amerikan Associated Pres (AP) Ajansı. Haberin özeti ise, Irak'ı işgal eden ABD'nin bu ülkede sözde güvenliği sağlamak için 1.2 milyar dolara anlaştığı ve "Bush'un Gölge Ordusu" diye anılan Blackwater Özel Güvenlik Şirketi'nin askerleri uzun süre Irak'ta terör estirmiş, bu arada sivillere yönelik katliamlarının gündeme gelmesi ile Irak yönetimi tarafından bu askerler istenmeyen adam ilan edilmişti. Daha sonra bunların Necef ve Felluce'de sivilleri katlettiği de ortaya çıkmıştı.
Bu askerlerin Irak'tan çekilmesinin ardından PKK teröristlerinde Amerikan menşeli silahlar bulunduğu ortaya çıktı. Türkiye bunun üzerine ABD'ye bu silahların kimler tarafından PKK'ya verildiğini sormuştu. Bu arada Blackwater'ın Irak'a yasa dışı yollardan silah getirdiği ve bunu PKK terör örgütüne sattığı ya da verdiği ileri sürüldü. Sonuçta söz konusu şirket iki defa isim değiştirdi ama ABD adına faaliyetlerini sürdürdü. Hâlâ da sürdürüyor. Söz gelimi Afganistan, Sudan ve Kanada gibi ülkelerde güvenlik hizmeti(!) vermeye devam etti. Neyin güvenliğini sağladıklarını sormaya bile gerek yok sanıyorum.
Neticede, elde edilen bilgiler ve baskılar sonucu Amerikan Adalet Bakanlığı bu şirket hakkında soruşturma açmak zorunda kaldı. Sonuçta adı geçen Güvenlik şirketi Amerikan Adalet Bakanlığı'na anlaşma teklif etti. Irak'a yasadışı yollardan silah sokup bunları PKK'ya sattığına yönelik iddialar 50 milyon dolarlık ceza ile hasıraltı edildi. Bu noktada bir hususa dikkat çekmek gerekiyor. Bu güvenlik şirketinin ABD işgali altında Irak'a silahları yasadışı yollardan soktuğunu kabul etmek mümkün olabilir mi? ABD doğrudan kendisi vermek yerine anlaştığı bu şirketi eliyle ulaştırmıştır.
Bunları hatırlatmaktan maksadım Clinton'ın Suriye'de PKK'nın yaşama alanı olmayacak sözlerine güvenilemeyeceğidir. Özellikle de Irak'ın işgalinin başından itibaren ABD'li tüm yetkililerin Irak'ın toprak bütünlüğüne zarar verilmeyecek açıklamalarına rağmen bugün gelinen nokta ortadadır. PKK terörü ile mücadelede hep yanımızda olduklarını söyleyenlerin Kuzey Irak'ta bu örgüte yaşam alanı oluşturduklarını, silahlarını da kendileri temin ettiklerini bilerek yapılan açıklamayı değerlendirmek gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.