Bayram tebriği
Işıklı ve aydınlık geçen Ramazan nasıl içimizi dışımızı yıkamışsa, nasıl Kadir Gecesinin Ramazan içinde apayrı bir anlamı varsa, işte şimdi idrak etmekte olduğumuz Bayramın da kendine mahsus bir anlamı bulunuyor. Oruç ayı insanı biraz daha içe, kendine döndürürken, bayram bizi tam tersine bütünüyle dışa dönük bir havaya büründürüyor.
İçine biraz sevinç ve mutluluk zerk edilmiş gibi, sonu zaferle noktalanan uzun bir seyahatin ardından ulaşıyoruz bayrama. Ve içimizden bir galeyan halinde yükselen duyguları evimizle, çoluk çocuğumuzla, eşimizle paylaşmak istiyoruz. Sadece onlarla mı? Hayır, kademe kademe açılıyor, genişliyor, çoğalıyor bu duygular.
Nitekim işte camideki geniş cemaat kalabalığı birbirini tanısın tanımasın yek diğeri ile musafaha ediyor, bayramlaşıyor. O anda mihrap tarafından, ezgi ile okunan salâvatlar başlıyor. Tekrar tekrar okunuyor ve sonunda da umumi bir koroya dönüşüyor. Her dil hafiften veya kuvvetli, bu ezgili salâvat terennümlerine bırakıyor kendini. O anda koca cemaat Peygamber Efendimizi senâ ile memnûn, onun şefaatine mülteci bir halet-i ruhiye ile de geniş musafaha, bayramlaşma halkaları oluşturuyor.
Daha biraz önce, yönü kıbleye dönük saflar teşkil eden bu cemaat, işte şimdi saf düzeninin dışında, daha farklı bir düzen oluşturmaya çalışıyor. Bir sazın daha başında, asıl nağmeyi bulmak için ordan oraya gezindiği gibi, akacağı nağmeyi bulunca da bütün dinleyenleri avucunun içine aldığı gibi; bayram maneviyatı ile dopdolu bu cemaat de önce bir karmaşa yaşıyor, sonra dilinde tekrar ede durduğu salâvatların âhengine kendini bırakarak, yavaş yavaş düzene giriyor ve farkına varmadan elektrikli bir hava doğuyor buradan.
Sanki bir Mevlevî âyini gibi, fakat değil!..
Daha farklı, kendine özgü bir toparlanış düzeni bu!.. O anda okunan salâvatların ritmini tiz seslerle yükselten birileri olsa, o sayısız halkalar son derece hafiflemiş ruh ve bedenleri ile sanki uçacakmış gibi bir intiba uyandıracak insanın üzerinde.
Büyük dehâlardan Dede Efendi, iştirak ettiği bir Melevî âyininin ardından mı söyledi, yoksa bütün âlemi Büyük Allaha yönelik umûmi bir sefer halinde mi tahayyül etti de söyledi, bilemiyorum. Nitekim onun çok az bilinen bir ilâhisi var. İşte orda şöyle diyor:
Yörük değirmenler gibi
Dönerler Hakka giderler!..
Aynı ilâhinin bir yerinde de şöyle bir uyarması, bildirmesi var hatırladığıma göre: Muhammedin kûsu (Mehterlerin büyük davulu) çalınır bir gün!..
Evet, o kûslar çalınır bir gün!.. Çalınır ve bütün âlemin gözlerinden perdeler bir bir kalkar!.. Harfsiz, kelimesiz, sırf manen bir inzâr ile bütün âlem o hakikatle yüz yüze kalır. O anda her ruh kendini Allaha yönelmiş derin bir iştiyak içinde idrak eder, yanar kavrulur gibi bir şey olur. Ağır nedametlerle iç içe o pişmanlık berzahında, Yüce Peygamberin livâül hamd bayrağının alemşûmül genişliğinde inşallah size de, bize de bir yer bulunur.
İşte o bayram sabahında sırf bu caminin cemaati değil, yurdun bütün camilerini dolduran kalabalıklar, yeryüzünün orasını burasını doldurmuş bütün mümin gönüller; mücadele eden, zulme uğrayan, baş kaldıran, insanlık onurunu ayakta tutmak adına türlü çilelere maruz kalan, bildiğimiz bilmediğimiz bütün bir ümmet!.. O anda hepsi, Allahın ipine sarılmış veya o kûsa kulağını vermiş, öyle bir akış içinde görünüyorlar.
Yani bugün bayram ve onun için bütünüyle göremediğimiz, fakat varlığını derinden duyduğumuz bu geniş âlemin bayramını özellikle tebrik ediyoruz. Kendimizi böyle geniş bir âlemin mensubu ve unsuru olarak idrak ettiğimiz için de bundan derin bir kıvanç duyuyoruz.
Fakat tabii ki böyle bir genelleme ile de iktifa edilemez.
Çünkü önümüzde arkamızda, sağımızda solumuzda daha bir yakınlarımız var. Ve meselâ siz okuyucularımız!.. Bu uzun yazıları okumak zahmetine katlanan, tashih hatalarına kadar yoğun bir dikkatle takip eden okuyucularımız!.. Evvel emirde onların Ramazan Bayramını tebrik etmek isterim. Yerine göre memnuniyetlerini izhâr eden, yerine göre bilgi yanlışları dahil, her türlü katkıdan geri durmayan sizlere hem teşekkür eder hem de bayramlarınızı tebrik ederim.
Okuyucularımız deyince de, öncelik hakkı olan, görünmez bazı dostları unutmamak gerekiyor. Bu yazıları dizen, tashih eden, geciktiğim zamanlarda bana sık sık hatırlatmada bulunan gazetenin mutfağındaki değerli dostlarım!.. Sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu vesile ile evvel emirde sizlerin bayramını tebrik ederim.
Sonra tabii çoğuyla bildik tanıdık olduğumuz, gazetenin sütunlarını birlikte paylaştığımız yazıcı dostların bayramını hasseten tebrik ederim. Aynı güne, döneme veya vukuata beraberce baktığımız, görünenin yanı sıra görünmeyeni beraberce tesbite çalıştığımız Akit yazı ailesinin emekleri her türlü takdirin üzerindedir dolayısıyla.
Fakat bütün bunların ötesinde, bu koca gemiyi dalgalı okyanuslarda yüksek bir hedefe doğru sevk ve idare edenler de var. Başta da saçlarını bu uğurda ağartmış Koca Karahasanoğlu olmak üzere, onların bayramını tebrik etmemiz gerekir öyleyse!.. Başlangıçta amatör bir aşkla yola çıkan bu idealizm kasırgası, işte görüyorsunuz, koca bir müesseseye dönüşmüş durumda. Yani onu demek istiyorum ki, hem sıfırdan inşa edilmiş bu başarıyı hem de onunla iç içe geçmiş bu mübarek Ramazan Bayramını birlikte tebrik ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.