Yener Dönmez

Yener Dönmez

Bize niye saldırdılar?

Bize niye saldırdılar?

İlk günden beri Akit ve Habervaktim’in “bölücü cephe” ile mücadelesini biliyorsunuz.


Yeri gelmişken söyleyeyim: Habervaktim’le organik bir bağım yoktur.


Misyon birliğimizi ise inkar edecek değilim...


Biz hiçbir zaman isimlerle, kimliklerle uğraşmadık.


Ortadoğu’nun hakim güçleri tarafından planlanmış ve adım adım uygulamaya konulmak istenen bir strateji var.


Ve bu strateji dahilinde devreye sokulan yapılanmalar...


Projektörlerimizi oraya yönelttik.


PKK/KCK/DPI/DTK gibi bölücü örgütlere...


Çandargiller, Bayramoğulları ve hatta bazı İslamcı yazarların içinde bulunduğu tayfa ise, uzunca bir süre KCK’nın bir çeşit dernek, sivil toplum kuruluşu, siyasi bir unsur olduğunu savundu.


Sabri Ok’un “Eskiden her şey PKK’ydı, şimdi her şey KCK” demesini; PKK elebaşı Murat Karayılan’ın kendisini “KCK Yürütme Konseyi Başkanı” ilan etmesini bile görmediler, görmek istemediler...


Sonra ne mi oldu?


PKK’nın Bayramı kana bulayan KCK organizatörlüğündeki Gaziantep saldırısı dominant etkisi yaptı.


Şimdi neredeyse abartısız her gün bir meslektaşımız şunu söylüyor: “KCK konusunda siz haklı çıktınız.”


Örneğin sık sık KCK operasyonlarını eleştiren Mümtazer Türköne, KCK’nın PKK’dan farkı yok noktasına geldi.


Bunca can gittikten sonra ‘günaydın’ diyorum bizim noktamıza gelen meslektaşlarımıza...


Ne yapmak istediğimiz açık...


Haçlı zihniyeti Çanakkale’de başaramadığını bölücüler eliyle yeniden deniyor.


Bunun için taşeron olarak PKK/KCK ve DPI’yı kullanıyor.


Bu emeller dahilinde Batı’da da yüzlerce örgüt kuruldu.


Yüzde yüz İngiliz destekli DPI bunlar içerisinde en aktif olanlardan...


İyice pervasızlaşıp İstanbul’un göbeğinde Galatasaray Üniversitesi’nde toplantı yapmak istediler.


Önce DPI adlı örgütün gerçek yüzünü tüm yönleriyle ortaya koyduk...


Kurucu Direktörü Kerim Yıldız’ın, PKK ve Öcalan’ın paravanı olduğunu gösteren belgeler yayınladık...


Bunun üzerine Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga bizi aradı ve örgütün gerçek yüzünü öğrenince toplantıyı iptal etti.


İşte ne olduysa bundan sonra oldu.


Kin, nefret ve büyük bir hırsla hareket eden Post Jakobenler daha da saldırganlaştılar.


Türkiye’de legal mekanlarda toplantı yapamayınca Dağlıca’da 8 Mehmetçiğin şehit edildiği gün “iki halklı toplumlarda yeni anayasa” yani “federasyon” içeren IRA modelinin ithali için Galler’de gizlice toplandılar.


Deşifre olunca yine çıldırdılar.


Akit ve Habervaktim işini yapıyordu.


Gizli merkezlere, illegaliteye, karanlık odaklara ışık tutuyordu.


Sonra teröristbaşının İmralı kayıtlarına, kendi el yazısıyla örgüte talimatlar yağdıran mektubuna, Karayılan’ın 500 sayfalık telsiz dökümlerine ulaştık...


Bunları inceledik...


Mesela bunlardan Karayılan’ın “Medya içerisinden yeteri kadar destek alıyoruz. Bizim kendi medyamızın bir şey yapmasına gerek yok” yollu lafları çok manidardı.


“PKK silah bıraksın olmaz” diyen Çandar’ın Öcalan’a “çok özel selam” göndermesi de öyle...


Öcalan’ın, önsözünü Neo-Con’ların yazdığı kitabında “Türkiye’ye uluslararası müdahale yapılsın, Bağımsız Kürdistan kurulsun” diyen DPI başkanı Kerim Yıldız’la ilgili lafları da...


Çandargiller ve Bayramoğulları özel bilgilerin, belgelerin hiç birine cevap veremedi, kapı kapı dolaşıp seviyesiz saldırılarını sürdürdüler.


PKK bültenini aratmayan Taraf’a koşup, bizim için sansür istediler.


Bizim, Başbakan’ın uçağına davet edilmemizi dillerine doladılar.


Yılların büyük ideologları, büyük entelektüelleri hâlâ Erdoğan’ı tanıyamamışlar.


Başbakan, 17 Ağustos günü yaptığı açıklamada, medyada PKK propagandası yapanlara karşı tarafını net olarak şöyle ortaya koyuyordu:


“Açık ve net söylüyorum. Televizyon kanallarına onların propagandasını yapan medyaya tavrım vardır bundan sonra da olacaktır. Herkes net olacak. Kimden yana olduğunu söyleyecek. PKK’dan yana mısın milletten yana mısın çok açık net söyleyeceksin. Birçok senaryolara da karnımız toktur.”


İşte böyle sevgili dostlar.


Türkiye artık eski Türkiye, medya artık eski medya değil...


Akit misyonu 20. yılına ulaştı.


Habervaktim’in takipçi sayısı eminim ki günden güne artıyor.


Ezberleri bozan Habervaktim ortaya koyduğu pek çok haberle ulusal gazeteleri peşinden sürüklemeyi başardı.


Bundan olsa gerek uzunca bir süredir “bölücü cephe” Habervaktim’i ve Genel Yayın Yönetmeni Fatih Akkaya kardeşimi hedef haline getirdi.


Neden?


Herhalde Akkaya’nın tek suçu yüzde yüz yerli, yüzde yüz milli bir duruş sergilemesi...


Terör PR’cılarını bir bir deşifre eden belgeler yayınlaması...


DPI ve KCK’yı masum bir dernek diye sunanların maskelerini tek tek indirmesi...


Gırtlağına kadar pisliğe batanlara sıra bize gelecek korkusu yaşatması...


Ve her şeyden önemlisi cesareti...


Koro halinde bağırıp çağırmayla, karalamayla, tezgahla, komployla akılları sıra susturacaklar.


Siyonist Haçlı desteğini arkasına alan Dağ-Şehir-İmralı şeytan üçgenindeki kirli oyuna temiz süt emmiş hiçbir vatan evladı duyarsız kalamaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
Yener Dönmez Arşivi