Samimiyet sorunu
Başbakan Erdoğan, Kanaltürkte gazetecilerin sorularını cevaplarken Bizim açılım diye bir şeyimiz yok dedi.
Aslında bunu, ben uzun zamandır söylüyorum. Erdoğan açılım denen süreci kucağında buldu.
Süreci pişiren düşünce kuruluşunu, onun çeşitli kademelerindeki bağlantılarını biliyoruz.
Çok güzel şeyler olacağı söylenerek düğmesine basılan ve kamuoyunda büyük beklentiler oluşmasına neden olan süreci Erdoğan sürekli toparlamaya çalıştı ve Habur gibi mevzularda faturasını bizzat ödemek durumunda kaldı.
Faturaya sebep olanlar ise ödeme zamanı ortadan kayboluverdiler, hep yaptıkları gibi.
Türkiyedeki etnik yapıları ezen düzenlemeler, daraltılmış bireysel özgürlükler alanı ve kısıtlanmış demokrasi sorununu çözmek ayrı bir şeydi; PKK ise apayrı bir şey.
Saydığım alanları çözmeye odaklanması gereken süreç, PKKya silah bıraktırmaya odaklandırıldı.
Tüm enerji buraya harcandı, ama bir sonuç elde edilemedi.
AK Partinin kuruluş felsefesindeki demokratikleşme takvimi belki de sırf bu enerjinin yanlış yere yönlendirilmesi nedeniyle geri kaldı.
Gelinen noktada, Türkiyenin demokratikleşme seviyesiyle PKKnın bitmesi arasında bir orantı olmadığı artık rahatlıkla görülebiliyor.
Erdoğan grup toplantısında PKKlılarla kucaklaşan, terörle açıkça iç içe giren BDPlilerin dokunulmazlığının kaldırılacağını ilan etti.
Mecliste AK Partinin bu yönde oy kullanacağını duyurdu.
Bence bu önemli bir gelişme.
Burası bir hukuk devletiyse, ona göre buna göre yasalar esnetilemez.
Teröre açıkça destek veren, hatta teröristle organize faaliyet icra eden (medya önünde arazide planlı buluşma) bunun hukuk önünde hesabını vermeli.
Teröre bulaşan normal vatandaş nasıl cezasını çekiyorsa, milletvekili de bedelini ödemeli.
Üstelik bunun öyle söylendiği gibi ağır neticeleri de olmaz.
Unutmayın KCK yapılanması ağır darbeler aldı.
Birkaç BDPlinin dokunulmazlığı kaldırıldı diye öyle büyük sokak olayları organize edilemez.
Süreç vekilliklerinin düşmesiyle neticelenirse, bunun diğerlerine ders olacağı kanaatindeyim.
Çünkü 10 bin lira maaş ve milletvekilliğinden kaynaklanan konumlarını kaybetme riskini diğer BDPli vekiller göze alamaz ve gidip öyle dağda bayırda Mehmetçik katilleriyle buluşamaz.
Erdoğanın deyimiyle PKKlı teröristlerin ellerini öpecek konumdaki kişiler, milletvekilliğini de vergilerimizden ödenen maaşları da, o konumları da hak etmiyorlar.
Çok istiyorlarsa gitsinler Kandile, yerleşsinler...
Erdoğanın konuşması bittikten sonra, Cengiz Çandar soluğu televizyonda alıp Bunlar kavgada bile söylenmeyecek ağır hakaretler diyor.
Açıkçası ben hakaret nerde anlamadım.
Erdoğan sadece, BDPlilerin yaptıklarını, samimi dille ifade etti.
Ancak ben Çandarın da, Çandar gibi BDPye müzahir kişilerin de Erdoğanın samimiyetinin zerresini taşıdığına inanmıyorum.
Mesele nema meselesi.
Bakalım BDPli vekiller nemaları kesilme ihtimali belirdiğinde kucaklaşmaya ne kadar gönüllü olacak.
Bakalım Taraf Gazetesinin; öldürülen PKKlılarla şehit Mehmetçiklerimizi aynı kefeye koymasının, değerlerimize yönelik her türlü ağır saldırıyı yapmasının, AK Partiye yönelik provokatif haberleri sıralamasının arkasından hangi nemalanmalar çıkacak?
İzleyip göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.