Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Kur’ân-ı Kerim dersi nasıl işlenmeli?

Kur’ân-ı Kerim dersi nasıl işlenmeli?

Birkaç haftadır 5. ve 9. sınıflarda ‘seçmeli’ olarak okutulmaya başlanan Kur’ân, Siyer ve Temel Dini Bilgiler derslerinin önemi üzerine yazıyorum. İlgili yasanın, bu derslerin 6-7-8. ve 10-11-12. sınıflarda okutulmasını kapsadığı kanaatini paylaşıyor, ülkedeki dini eğitim açığı/açlığının bir an önce kapanması için, uygulamanın gelecek yıllara tehir edilmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum. Bugün ise, bu derslerin, özellikle de Kur’ân dersinin şu Kur’ânî ilkeler çerçevesinde işlenmesini teklif ediyorum:


-Rabbin adıyla okumak: Kur’ân’ın ilk inen âyeti “Oku! Seni yaratan Rabbinin adıyla!” (Alak 96/1) diye başlar. “Oku” emri, İslâm’ın ilk emri olup, tüm eğitim ve öğretim, okuma ve yazma faaliyetlerinin Kerem sahibi Rabbimizin adıyla ve O’nun rızasını kazanmak amacıyla yapılması talimatını verir.

-Şeytandan Allah’a sığınmak: “Kur’ân okuduğunda kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” (Nahl 16/98) âyeti, bütün okuma-öğrenme eylemlerinin hayırlı bir sonuca ulaşmasını; zihnî ve aklî melekelerin tüm şeytanî ve nefsanî dürtü, kuruntu ve vesveselerden kurtulması için Allah’a sığınılması şartına bağlar.

-Önyargılardan kurtulmak: Kur’ân-ı Kerim, saçma önyargılarıyla hakikatleri anlayıp-inanmaktan kendilerini mahrum bırakan inatçı inkârcıların kalpleri üzerindeki kabuklara/örtülere ve kulaklarındaki ağırlıklara dikkat çeker (İsrâ 17/45-46). Önyargı, gerçekleri anlayıp öğrenmeye ve araştırmaya engel olur.

-Gönül hazırlığı yapmak: “Kur’ân okunduğu zaman, onu can kulağıyla dinleyin ve susun ki rahmet olunasınız” (Ârâf 7/204) âyeti, okunan-işitilen Kur’ân’a gönülden kulak verip anlamaya çalışmayı emreder.

-Dua ederek Rab’den yardım dilemek: Rabbinin sınırsız ilim hazinesinden yararlanmak için yoğun çaba harcamak ve buna kalben, zihnen hazır hale gelmek amacıyla yegane mürebbi olan Allah’a dua etmelidir: “Rabbim, göğsüme/kalbime inşirah ver.” (Taha 20/24); “De ki: Rabbim, ilmimi artır.” (Taha 20/114)

-Şüpheci/kuşkucu olmamak: Rabbimiz, kutlu Rasûl’üne; “Sana inen şeyden kuşkuda isen, senden önce Kitab okuyanlara sor. Andolsun, sana Rabbinden hakk geldi; sakın şüphecilerden olma!” (Yunus 10/94) buyuruyor ve gerekirse kitap verilenlere sorarak “şüphecilik”ten kurtulmasını emrediyor.

-Düşünerek okumak: Kur’ân, her sayfasında Allah’ın yazılı ve kainat âyetleri üzerinde düşünmeyi tavsiye eder ve akıl sahiplerine hitap eder: “Sana da bu mübarek Kitâbı, âyetlerini derin derin düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sâd 38/29) “Kur’ân’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed 47/24) “Kur’ân’ı inceden inceye düşünmüyorlar mı? Eğer Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı, onda birçok tutarsızlık bulurlardı.” (Nisa 4/82)

-Okumak için en uygun zamanı seçmek: Müzzemmil 73/4’de Allahu Teâlâ, Kur’ân taliminin gece vakti yapılmasını emreder; “Kur’ân’ı ağır ağır oku” buyurur; zira Kur’ân, anlamak ve yaşamak için yoğun bir zihnî çabayı gerektiren, “(sorumluluğu) ağır bir sözdür” (73/5). 6.âyette ise, Kur’ân’ı okuyup üzerinde derin derin düşünerek mesajını anlamaya en uygun zamanın gece vakti olduğu vurgulanır.

-Acele etmeden dikkatle okumak: “(Ey Muhammed!) Sen, Kur’ân’ın vahyi tamamlanmadan, onu okumakta acele etme.” (Taha 20/114); “Onu tekrarlamak için aceleye kapılarak dilini kıpırdatıp durma.” (Kıyamet 75/16) âyetleri bilgiyi özümseyip kalbe sindirmek için acele etmemeyi, sabır ve sebatı emreder.

-Bölüm bölüm, ağır ağır, sindire sindire okumak: Kur’ân’ı okumayla ilgili Kur’ânî kavramlar (tertîl, tilâvet, kırâet) vahyin ağır ağır, dura dura, bölüm bölüm, tilâvetin hakkını vererek (Bakara 2/121), düşünüp anlayarak okunmasını ifade ederler. “Kur’ân’ı insanlara dura dura okuman (kırâet etmen) için okuma parçalarına ayırdık ve onu azar azar indirdik.” (İsra 17/106) “Kur’ân’ı ağır ağır oku (tertîl et)” (Müddessir 73/4)

-Okuma-öğrenmeyi kolaylaştırmak: Yarattığı insanı en iyi tanıyan Rabbimizin, “Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyunuz.” (Müzzemmil 73/20) talimatı, sadece namazda ve Kur’ân tilavetinde değil bütün eğitim-öğretim faaliyetlerinde kolaylık ve pratikliğin, zorlamamanın esas olduğunu vurgular.

-Okunup öğrenilenleri sık tekrarlamak: Unutkan bir varlık olan insan, öğrendiklerini unutmamak için tekrarlamak zorundadır. Kur’ân, içerdiği temel hakikatleri, 23 yıllık süreçte muhataplarına sürekli hatırlatmıştır. Bir adı da “Tezkira/hatırlatma” olan Kur’ân (Müddessir 74/55), bu yüzden sık tekrarlar yapar.

-Okunup öğrenilenleri birlikte müzakere etmek: Hz. Peygamber (s), “Sizler Kur’ân’ı daima okuyup birlikte müzakere ediniz.” (Buharî, Fedâilü’l-Kur’ân, 52) buyurur. Okunup öğrenilenler üzerinde müzakerede bulunmak, insanın olaylara farklı açılardan bakmasını sağlayıp ufkunu genişletecektir.

-Yazıdan ve yazı araçlarından yararlanmak: Sağlam ve kalıcı bir öğrenme için yazma eylemi, okuma ve işitmeye eşlik etmelidir. “Oku” diye başlayan ilk vahiy “O kalemle yazmayı öğretti” (Alak 96/4) şeklinde devam eder. Rabbimiz Kur’ân’da yazıya, kaleme, hokkaya yemin ederek önemini vurgular: “Hokkaya, kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun.” (Kalem 68/1. Ayrıca bkz: Lokman 31/28-29 ve Âli İmran 3/44. )

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Abdullah Yıldız Arşivi