Yener Dönmez

Yener Dönmez

Değer miydi Altan Tan?

Değer miydi Altan Tan?

“Ramazan geldi, 1982’nin Temmuz ayı. ‘Oruç tutmak serbest’ dediler.

Sahura kalkmak yok. İftar ise saat 20.00’den sonraydı. Bu aslında ‘Oruç tutma, istemiyoruz’ mesajıydı. Benim ortağım ve muhasebecim Bedii Tan oruç tuttu. Bu arada havalandırmada, betonda, üstümüz çıplak halde dünyanın idmanını yaptırıyorlar. Bedii’nin orucunun farkına vardılar.

Ne yaptılar biliyor musun?

Kanalizasyon kapağını kaldırdılar, avuçla pislik yedirdiler.

Bedii Tan ishal oldu. Çok hastalandı. Hâlâ hatırlarım. Koğuş kapısının önünde, buz kalıbı gibi pat diye betonun üstüne düştü. Yerde yatıyordu. Bir er ve bir çavuş gardiyan geldi, koğuşa girdiler. Yerde yatan Bedii Bey’in karnına bastılar. Bağırsakları ve böbreği patladı Bedii Bey’in... Bedii Tan öldü, 50 yaşındaydı. 33 No’lu koğuşa geldikten 33 gün sonra öldü...”

Felat Cemiloğlu’nun Bedii Tan’ı anlattığı satırlar bunlar.

Dün TBMM’nin açılış törenleri...

Cumhurbaşkanı, Genel Kurul’a girdiğinde herkes ayakta.

İstiklâl Marşı okunmaya başlıyor.

Mehmet Âkif’in ebediyen silinmeyecek eşsiz dizeleri...

Son devrin en büyük mütefekkirlerinden, dertli, hayatı çileyle geçmiş ve din adına, iman adına, vatan adına ızdırap içinde son nefesini veren Âkif’le, oruç tuttuğu için şehit edilen Bedii Tan, İslâm’ın aynı temiz damarlarından besleniyorlardı.

Allah-û âlem ikisi de Allah katında Cennet-i Cemalullah’la müşerref olmuşlardır.

Âkif’in İstiklâl’i Meclis’te bir kez daha hayat bulurken, dudakları kıpırdamayan, “Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl” demeyen sadece BDP’lilerdi...

İçlerinden birinin-ikisinin değil, hiçbirinin dudakları kıpırdamıyordu.

Âkif ve Bedii Tan aynı uğurda, aynı dava ve aynı yol için can verirken; Altan Tan, İstiklâl Marşı’nı okumaktan imtina edenlerle aynı saftaydı.

Ne kadar hazin bir sahne...

Bedii Tan’ın oğlunun durduğu safa bak.

Eminim, Enternasyonal Marşı okunsa hep bir ağızdan iştirak edecekti BDP’liler.

Marksist, Leninist bir örgütün sayesinde seçilmiş, o örgüte gönül vermişler.

Bırakın Enternasyonal’ı, PKK marşı okunduğunda iştirak eden BDP’li vekilleri çok izledik ana haber bültenlerinde.

“Kişi sevdiğiyle beraberdir” Hadis-i Şerif’i artık bir şey ifade ediyor mudur Altan Tan için bilmiyorum.

Ama beraber oldukları insanlar ortada.

Âkif’in İstiklâl Marşı’nı okumayan PKK’nın sözde marşını canla başla okuyan Marksist, Leninist çizgideki insanlar.

Bedii Tan, aç mideyle işkence altında Rabbi için oruç tuttu, dışkı yedirildi ve abdest almaya giderken yere yığılıp kaldı.

Dünyada son nefesini verdiği mekân Diyarbakır Cezaevi’nin beton zemini olsa da Allah katındaki makamı belli.

Peki sen Altan Tan?

Bir milletvekilliği makamı için değer miydi?

PKK’nın sana bahşedeceği, oy verdirteceği, oyları organize edeceği ve seni seçtirteceği bir makam için, Bedii Tan’ın kemiklerini sızlatmaya değer miydi?

Yarın torunların Tan ailesinin geçmişini anlattıklarında, Bedii dedelerini gözyaşları içinde anlatacak, senin PKK’yla bahşedilmiş vekillik dönemini ise mahcubiyetle es geçecekler.

Utanacaklar...

Beton üzerinde değil, rahat yatağında can verdiğinde, Rabbin “Kişi sevdiğiyle beraberdir” hükmü gereği, beraber olduklarını önüne koyarsa ne diyeceksin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
Yener Dönmez Arşivi