PKK'dan Akrep Hamlesi
Terör örgütü PKK, yaz sezonunda istediklerini yapabilseydi, açlık grevi eylemine ihtiyaç duymayacaktı.
Örgüt yöneticileri PKK yayın organları üzerinden 2012’yi “özerklik” için “final yılı” ilan etmişti.
Bu çerçevede plan şuydu:
- Yaz boyunca etkili silahlı eylemler, karakol baskınları, mayınlamalarla binlerce asker ve polisin şehit edilmesi...
- Kanlı sezonda şiddetin iyice tırmandırıldığı yaz ortasında Devrimci Halk Savaşı’nın bütün bölgede hayata geçirilmesi...
- Şemdinli öncelikli olarak toplumun sokağa dökülmesi ile serhildan (başkaldırı) sürecinin başlatılması.
- Şemdinli’de tam kaos halinden sonra PKK bayraklarının göndere çekilmesi, ardından bunun bölgenin birkaç noktasına yayılması ile Kürt Baharı’nın resmen dünyaya ilan edilmesi.
- Bu adımların hayata geçirilmesine sahne olacak yaz sezonunun sonunda sonbaharla birlikte Oslo/müzakere sürecinin tekrar başlatılması ve Türkiye’nin özerkliğe razı edilmesi, Öcalan’ın ev hapsine alınması.
Doğrusu PKK bu planını öyle gizli saklı da yürütmedi.
Örgüt yöneticilerinin röportajları, telsiz konuşmalarından verdikleri talimatlar ve yukarıdaki maddelerin hepsi için adım adım gösterilen çabalar ortada.
Lakin olmadı...
Örgüt, askeri olarak büyük bozgun yedi.
Yüzlerce kayıp verdiler. Şemdinli’de tarihi bir bozgun yaşadılar.
Çekilmeyi bile beceremeyip, bölgeye sevk ettikleri güçlerinin yüzde 70’ini kaybettiler.
Şemdinli’de halkı kendi taraflarına çekemediler.
Sokak eylemi, başkaldırı, bayrak çekme gibi girişimlerin tamamı başarısız oldu. Kırsalda çatışmalar sürse de şehir merkezleri son yılların en sakin dönemini yaşadı.
KCK operasyonları yapılmadan önce her gün savaş alanına dönen il ilçe merkezlerinde, kepenklerin en az kapatıldığı, gösterilerin neredeyse olmadığı yılı yaşadık.
BDP kitle toparlayamadığı için pek çok mitingini sudan sebeplerle iptal etti, mahcup oldu.
Öcalan’ın saçına zarar geldi diye savaş alanına çevrilen meydanlar, Öcalan’a en katı tecrit uygulandığı halde tepki vermedi.
Öcalan (kardeşiyle görüştürüldüğü günler hariç) gündemden en çok düştüğü ve unutulduğu zaman dilimini geçirdi.
Hiçbir planı tutmayan PKK, son çare olarak okul yakma-öğretmen kaçırma eylemlerine başvurarak bölge halkını ve devleti “çocuk” üzerinden tedirgin etmeye çalıştı.
Ancak yine başta bölge halkının verdiği tepki ve güvenlik önlemleriyle bu da PKK’nın aleyhine döndü.
Büyük bozgunun sonunda “iyilere” zarar veremeyen PKK, son hamlede kendisini sokan “akrepler” gibi açlık grevlerine başvurdu.
Başarılı bir sezon geçirseydi bu olmayacaktı.
Tevessül ettikleri bu son yol da PKK’nın aleyhine dönüyor.
Çünkü, tecrit edildiği için uğruna açlık grevi yapılan Öcalan’ın kendisi bile bir gün açlık grevi yapmış değil.
Dolayısıyla inandırıcılık sıfır.
PKK’nın yönetici sınıfından olan KCK tutuklularının açlık grevlerine katılmaması da bir diğer yön.
Örgütün üst düzey yönetimi, BDP’nin semiz efendileri de aynı şekilde keyif içinde.
Hepimiz biliyoruz ki cezaevlerinin köhne yapılarının neden olduğu sorunlar nedeniyle örgütler içeride etkin.
Örgüte direnemeyecek kadar zayıf, gariban ve kimsesiz mahkumlar, açlık grevine zorlanarak ölüme sürükleniyor.
Daha önce böyle tiplerin PKK tarafından kendilerini yakmaya zorlandıkları belgelerle ortaya çıkmıştı.
Zaten üzerindeki bu baskı kırılanların çoğu açlık grevini bıraktı.
Şu ana kadar bırakanların sayısı 120’yi, yani üçte biri buldu.
Lakin benim anlamadığım şu: Yukarıda 5 madde halinde sıraladığım PKK’nın 2012 planlarının hiçbiri tutmamışken, son maddedeki plan, yani Oslo/müzakere süreci neden yeniden başlatılıyor?
PKK’ya tarihin en az katılımı bu yıl oldu.
Örgüt ağır kayıplar aldı ve kış boyunca alacak...
Örgüt için her yıl bir öncekinden daha beter geçecek ve hiçbir zaman eleman toplayamayacak.
Tabii örgüte nefes aldıracak “masa” tuzaklarına düşmez isek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.