İsraile AB ve ABD desteği
Gazze yine ateş altında.
Terör devleti İsrail, aralarında masum çocukların da bulunduğu 20nin üzerinde kardeşimizi şehit etti.
Roketlerle vahşice saldırıyor İsrail
Hamasın iki numaralı ismi Ahmet el-Caberi de Şehadet şerbeti içenlerden.
Şehit tahtında Rabbine gülümseyen Caberinin indirilemeyen şehadet parmağını gördünüz.
Etkilenmemek mümkün mü?
O da tıpkı diğer arkadaşları Ebu Cihad, Yahya Abdullatif Ayyaş, Salih Şehade, Şeyh Ahmed İsmail Hasan Yasin, Abdülaziz Rantisi, Nizar Reyyan, Said Salim Mahmud el Mabuh gibi kahramanca Hakka yürüdü
Vampir kana doymuyor
Birleşmiş Milletler sus pus, sadece izliyor.
Şiddetten Haması sorumlu tutan Avrupa Birliği Dışişleri Bakanı Catherine Ashton ise Hamasın roket saldırılarını kesmesini istiyor.
ABD yönetimi de İsraile olan desteğini ilan etti.
Çok merak ediyorum; Obama yeniden seçildi diye düğün-bayram eden muhafazakar arkadaşlarım şimdi ne düşünüyordur acaba?
Bir Hıristiyanın, bir Yahudinin kılına zarar verilsin bakalım; o zaman nasıl dünyayı o ülkenin başına dar ediyorlar.
ABD mi İsraili yönetiyor, yoksa İsrail mi ABDyi bu tartışılır ancak tartışılmayacak bir şey var ki; o da: ABD yönetimine kim gelirse gelsin İsraili himaye ettiği.
Bu değişmez bir kural
Şunu aklımızdan hiç çıkarmamamız lazım:
Biz onların dinini kabul etmedikçe onlar bizden asla razı olmazlar.
Önceki gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrailin Filistine yaptığı saldırıları şiddetle kınadığını belirterek, Bunu anlayışla karşılamak asla mümkün değil, tam tersine şiddetle kınamak gerekir. ABDnin de şüphesiz ki İsraili ikaz etmesi herkes tarafından beklenmektedir dedi.
Gül daha önce de ABDnin terör konusunda Türkiyeye yeteri kadar yardımcı olmadığını açıkça ifade etmişti.
Hatta iki yıl önce 30 Kasım 2010da kendisine eşlik ettiğim Kazakistan ziyaretinde ortaya yeni çıkan Wikileaks belgelerinde en çok da Tel Avivi merak ettiğini söylemişti.
Ancak ilerleyen günlerde hep birlikte gördük ki Ortadoğuyu yakan Wikileaks belgelerinde İsraille ilgili tek bir belge çıkmadı.
Wikileaks belgelerinin etkisi yalnızca Arap Baharının yaşandığı ülkelerde değil, Azerbaycan, Suudi Arabistan gibi Türkiyenin yakın dostluğu bulunan ülkelerle ilişkilerini etkileyecek şekilde kullanıldı.
Aliyevin Türkiye aleyhinde söylediği iddia edilen sözler Wikileaks belgelerine yansıdı.
Yine Wikileakste Suudi Arabistanın Türkiye Büyükelçiliğinde görevli siyasi müsteşarın Türkler için kuru beyinli dediği iddia edildi.
Wikileaksin; belgelerin sızdırılma biçimi, uluslararası hedeflere uzanan bilgileri deşifre etmesi, belgelerin konu edindiği ülkelerdeki etkisi ile birlikte değerlendirildiğinde uluslararası bir istihbarat operasyonu olduğu net biçimde anlaşılıyor.
Sızdırılan Wikileaks belgeleriyle bugüne kadar birçok operasyon gerçekleştirildi.
Türkiyeyle ilgili ise AK Parti hükümeti ve Başbakan Erdoğana kadar uzanan iddialar gündeme getirildi.
Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasına tefrika sokulmaya, Erdoğan ve hükümet aleyhinde kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı.
Hatırlarsanız Wikileaksın Türkiye ile ilgili ilk belgesi de bu yöndeydi.
Bundan dolayı Gül yine Kazakistan yolunda bize Wikileakste yayınlanan ve Başbakan Erdoğan ile aralarında çekişme var iddialarını kesin bir dille reddedip, şu açıklamayı yapmıştı: Kader birliğimiz var, omuz omuza vermiş Türkiye için çalışıyoruz.
Ancak bu tarihten sonra da fitne merkezi ABD ve Türkiye şubesi Taraf gazetesi boş durmadı.
Her fırsatta fitne ateşini körüklemeye çalıştı PKK Pravdası
Önceki gün yine Gülün Financial Times gazetesindeki bir ifadesini çarpıtarak manşetine taşıdı.
Onlar da çok iyi biliyor: Başbakan Erdoğana zarar vermenin en önemli yöntemi Gül ile aralarını açmak.
Bütün bunları niye aktarıyorum: Küfür tek millettir.
Ve en önemli silahları da nifaktır.
Küfür cephesi İslam Coğrafyasını bu silahla istila etmeyi başarmıştır.
Bu saatten sonra ise onların ne yaptığından daha çok bizim ne yapacağımız önemlidir.
Tek tesellimiz Türkiyede devletin en tepe yöneticilerinin bu tehlikeyi görmüş olması.
İsrail saldırısını vahşilik olarak nitelendiren Başbakan Erdoğanın mesajı, Filistinli kardeşlerimizin yanındayız şeklinde oldu.
Dünya sistemindeki egemen güçlere özel vurgu yaptı.
Önceki gün Fatihte katliamı protesto eden gruba seslenen İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu Ağabeyin tespiti çok doğru.
Müslümanlar arasındaki ayrılık sonlandırılıp, birlik ve bütünlük sağlanırsa, basiret, feraset, azim ve cesaretle, İsraile bugüne kadar sessiz kalan İslam dünyası, artık sesini yükseltecek. Zalim İsrail, inşallah bir dahaki hicri yıl başında haritadan silinecektir!
İnşallah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.