Doğana Kıyak ve Dilsiz Şeytan
Konuyu bilmeyenler için önce özetleyip, ardından Ali Babacan, SPK ve Plan Bütçe Komisyonundaki hakperest insanlar ile dilsiz şeytanları bir bir deşifre edeceğim.
Sermaye Piyasası Kurulu, Doğan Grubunun küçük yatırımcıyı zarara uğrattığını ve dolaylı olarak vergi gelirinden de kaçırdığını, paraları cebine indirdiğini tespit etti ve bununla ilgili suç duyurusunda bulundu.
Savcı da suçun işlendiğine kanaat getirip iddianamesini yazdı fakat bir hakim oldu bitti kararıyla şak diye beraat kararı verdi.
Beraat kararını SPK temyize götürdü. Yargıtay, oybirliğiyle beraati bozdu ve bilirkişi raporunda da görüldüğü üzere suçun işlendiğini tespit edip yeniden yargılamanın önünü açtı.
Peki suç neydi?
Suçun tanımı Sermaye Piyasası Kanununa muhalefet.
Tezgah ise şöyle:
Bildiğiniz gibi içinde Hürriyeti de barındıran Doğan Grubunun ana şirketi, halka açık bir şirket. Yani hisseleri borsada işlem görüyor ve hisseyi elinde bulunduran her kişi, Doğan Grubunun ortağı aynı zamanda. Bu ortaklara, şirketin kârı dağıtılmak zorunda.
İçinde Hürriyeti barındıran bu şirketin kârı hayli yüksek. SPKnın suç duyurusuna, savcının iddianamesine, Yargıtayın kararına göre Doğan Grubu bu yüksek kâr payını küçük yatırımcıyla bölüşmemek için bir tezgah kurmuş.
Vergi cenneti olarak bilinen adalarda, ne bir çalışanı, ne bir demirbaşı olmayan birkaç tane tabela şirketi kurmuşlar.
Hürriyet Gazetesi diğer gazeteler gibi; kağıt, baskı malzemesi, promosyon ürünlerini ithal ediyor. Normalde en uygun fiyata ithal etmesi lazım. Fakat Doğan Ailesi, Hürriyetin ihtiyacı olan bu malzemeleri önce kendilerine ait bu şirketlere aldırmışlar. Ardından fahiş fiyata Hürriyete satmışlar. Dolayısıyla da Hürriyetin kâr hanesinde gözükmesi gereken miktar azalmış ve tabela şirkete aktarılmış. Kâr azalıp kuşa dönünce de küçük yatırımcıya kuş kadar kâr payı dağıtılmış.
Asıl kâr ise kaymak gibi vergi cennetindeki Doğan Ailesine ait tabela şirketleri üzerinden yine Patronun cebine inivermiş. Güvenip Hürriyet hissesi alanlar ise anca avuçlarını yalamışlar.
Vatandaşın hakkını koruyan SPK uzmanları bu durumu çok iyi süzmüşler. O tabela şirketlerinin Doğana ait olduğunu bir bir deşifre etmişler.
Hakimin oldu bittisiyle kurtulduğunu sanan Doğan Grubu, Yargıtaydan bozma şokunu yiyince boş durmadı tabi.
Bozulup mahkemeye gelen dava nasıl olduysa(!) taaa Mart 2013e atıldı.
Bu arada plan işlemeye başladı ve CHP anında devreye girdi.
CHP içinde Aydın Doğanın adaşı Aydın Ayaydın, Plan Bütçe Komisyonunda, SPK hakkında kimsenin fark etmediği bir öneri sundu. Oldukça masumdu. SPK kanunundaki bir maddede geçen gibi kelimesinin çıkartılmasını istiyordu Aydın Ayaydın.
Ali Babacan durumdan şüphelendi ve konuyu SPK uzmanlarıyla inceledi. CHPnin önergesinin Doğanı kurtarmak için olduğunu anında çözdüler
Babacan ve AK Partili üyeler itiraz ettiler ve komisyon maddeyi kabul etmedi.
Şimdi konu Genel Kurulda.. Kanun değişikliği, bugünlerde ele alınacak.
CHP bu kez önergeyle Doğanı kurtarmaya çalışacak.
Genel Kurulun geç bir saatinde, dikkatler dağıldığında, masum bir kılıfa büründürülerek, insanların hakkı çatır çatır Doğana yedirilmek üzere o önerge verilecek.
Belki çalışma bitsin diye AK Partililer dahil çoğu kimse de gibi ifadesini önemsemeden oy verecek.
Lakin bu tarihi bir sorumluluk.
Küçük yatırımcının hakkının SPK raporu ortadayken gasp edilmesine göz yumulursa, İMKBdeki holdingler ve şirketler için bu inanılmaz bir yol olur.
Haksızlık için çok ince planlanmış bir tezgah söz konusu.
Önce SPK olayı bulup suç duyurusunda bulunarak, ardından Ali Babacan komisyonda gibi dümenini fark ederek haksızlığı elleriyle düzeltmişlerdir.
Şimdi biz de dilimizle destek oluyoruz.
Bu aleni haksızlığa susanlar ise dilsiz şeytanlar olacaktır tarih önünde.
AKİT dün de dilsiz şeytanlar safında yer almadı, bugün de yer almayacak.
Kimse yoksa, herkes sükut etmişse biz varız!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.