Jurnal bombası
Akit’in “Çetelerle Mücadele Tarihi” uzun...
Teröre karşı dik duruşumuzdan dolayı özellikle son dönemde bölücü örgütler ile yasadışı marjinal sol ve Post Jakoben-liberal çetenin hedefindeydik.
Medya içerisine yuvalanmış bu mihraklar organize biçimde aynı anda hakaret başlıklarıyla Akit’e günlerce yüklendiler.
Öyle ki; arama motoru google’da “Akit-Hedef Gösterme” içeriğiyle bir sorgulama yaptığınız vakit karşınıza tam 850 bin sonuç çıkıyor.
Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, Ruşen Çakır gibi isimler aylardır Akit’i suçlayan yazılar yazıyorlar, televizyon televizyon dolaşıp bizi PKK’ya hedef gösteren açıklamalarda bulunuyorlardı.
Örneğin Cengiz Çandar canlı yayında “Akit gazetesi hainlik yapıyor” derken, Ruşen Çakır “bunlar susturulmalı” yönünde açıklamalar yapıyordu.
Milliyet’ten Mehveş Evin adlı yazar da “Akit’e ceza verin” diye yazıyordu.
Yine Radikal’den Yetvart Danzikyan “müzakereler iyi de, Erdoğan’ı ne yapacağız, Akit’i, Habervaktim.com’u ne yapacağız” şeklinde yorumlarda bulunarak, Başbakan Erdoğan ile Akit ve Habervaktim’in susturulması gerektiğini savunuyordu.
Ve Ali Bayramoğlu yine bir TV programında, “Akit’i susturmak için yaratıcı yollar bulunmalı” teklif ve tahrikini dile getiriyordu.
Bunlar ilk aklıma gelen ağababaları…
Odacılar, Aydınlıkçılar, KAOS GL’ciler, Tarafçılar, Hrantçılar vs…
Koro halinde kah bağırıyorlar, kah kalıp yazılar yayınlıyorlar, kah imza kampanyaları düzenliyorlardı.
Sonunda Kandil’e yapılan bu jurnaller karşılık buldu.
Akit, örgütün şehir militanlarının hedefi oldu ve bombalandı.
Resmi açıklama birkaç güne kadar yapılacak fakat edindiğimiz ilk bilgilere göre: Hain Saldırı PKK işi…
O bölgede PKK’nın gençlik yapılanmasının hayli hareketli olduğunu biliyorum…
PKK’nın daha önce metropol saldırılarında kullandığı çivilerle desteklenmiş el yapımı bombaların kullanıldığı saldırıyla ilgili geniş kapsamlı soruşturma başlatıldı.
Yukarıda hatırlattım:
Her fırsatta soluğu Kandil’de alan “O İsimler” tarafından gazetemiz, sistemli biçimde hedef gösteriliyordu.
Çandar, Bayramoğlu, Çakır, Kaplan gibi isimlerin yazıları sürekli PKK yayın organlarında dönüyordu.
Bu yayınlar örgütün gençlik yapılanmasını harekete geçirdi.
Tıpkı Kumrular patlamasında olduğu gibi, çok sayıda Akit personelini öldürmek için çivilerle desteklenen el yapımı bomba, gazetemizin baskı saatinde atıldı.
Peki nasıl hedef yapıldık?
Açıklayalım: PKK’nın paravan örgütü DPI’ın İstanbul’da toplantı düzenleyeceğini deşifre etmemiz ve Galatasaray Üniversitesi’nin toplantıyı iptal etmesi üzerine önce gazetemizi hedef alan planlı bir saldırı kampanyası başlatıldı.
Akit hakkında sürekli aynı Post Jakobenler tarafından sistemli imza kampanyaları düzenlendi.
Bu isimlerin gazetemizi hedef alan yazıları PKK’nın internet sitesi Fıratnews ve PKK’ya yakın yayın organları tarafından aynı günlerde aynen yayınlandı.
Örgütün yayın organı Sterk TV, Nuçe TV, Özgür Gündem ve Fıratnews’te sürekli olarak Post Jakobenlerin yazıları referans alınarak Akit hedef gösterildi.
Tabi bu arada Altan kardeşler ve Taraf gazetesi de boş durmadı…
Akit’i sürekli olarak hedef alan ve yazıları örgütün yayın organlarında aynen yayınlanan bu liberal isimler, sistematik olarak Kandil ziyaretleri gerçekleştiren, Kandil’le temasta olan isimler aynı zamanda.
Örgütün lider kadrosuyla sürekli ve rahatça görüşen bu isimler, sistematik olarak kendilerine yönelik her eleştiride “Akit bizi hedef gösterdi” yaygarası çıkardılar.
Ama bugüne kadar Akit’in eleştirdiği isimlerden hiçbiri Akit’in okur kitlesinden bir fiske bile yemedi.
Akit’in okur kitlesi olan mütedeyyin insanların, şiddet olayları ile hiçbir ilgisi olamaz.. Ama yine de Akit, sistematik olarak hedef gösterme suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.
Danıştay saldırısına Ergenekon’un Akit’i aynı mantıkla bulaştırma çabası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından deşifre edilmişti.
Tersten bir ekip, aynı görevi farklı biçimde yürütmeye başladılar.
Bu isimler Akit’i elinde silah olan bir terör örgütüne sürekli hedef gösterdi.
Yapmak istedikleri şey şuydu: Akit’i yok etmek…
Ancak bu saldırıdan sonra bir kez daha gördük ki Anadolu insanı inadına bu gazeteye sahip çıkıyor..
Kaderin tecellisi olsa gerek; biri yaşatmak istiyor, diğeri öldürmek…
Üstad Karakoç ne güzel ifade etmiş: “Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır/Yoktan da vardan da öte bir Var vardır/Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır/O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır/Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır/Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır/Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır/Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır/Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır…”
Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, “Allah’ın dediği olur… Ancak şunu iyi bilsinler: Allah’tan başka hiçbir güçten korkmuyor ve çekinmiyoruz.
Haksızlıklar ve yanlışlıklar karşısında dimdik durmaya bundan sonra da devam edeceğiz.
Hak bildiğimiz doğruları tavizsiz biçimde haykırmayı sürdüreceğiz.
Velev ki; ucunda ölüm dahi olsa…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.