Sıcağı sıcağına yapılan değerlendirmeler yanlış anlaşıldığı için, BDP’li vekillerin Karadeniz Turu’nu şimdi ele almak daha mantıklı.
Öncelikle, Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve birkaç BDP’li vekilin daha katıldığı Karadeniz Turu’nun, BDP adına değil HDK (Halkların Demokratik Kongresi) adına yapıldığının altını çizelim.
Bu önemli. Çünkü HDK denilen yapı PKK ile diğer bütün sol, özellikle de marjinal sol terör örgütlerinin işbirliğinin sağlanması için kuruldu.
68 kuşağından beri marjinal sol, Karadeniz’e büyük önem verdi ve köy çalışmaları dahil yoğun çaba sarf etti.
Şuan Karadeniz’in belli bölgelerinde parçalı ama potansiyel bir marjinal sol taban var.
HDK’nın yaptığı ziyaret, bu tabanı toparlayıp PKK ile birlikte hareket etmeye itmekti. Bu tabanın ilgisini çekmenin devrimci yöntemlerle en klasik yolu da “provokasyonla ses getirme” yolu idi. Nitekim Çözüm Süreci’nin en hassas noktasında Karadeniz Turu büyük tantana oluşturularak başladı. Güvenlik güçleriyle mutabık kalınan saatlerin çok öncesinde Sinop’a giderek ve tahrik uyandırıcı gövde gösterisi sergileyerek yapılmak istenen yapıldı ve tepki geliştirildi.
BDP tepkiler sonrası anında ve ilk olarak CHP’yi suçladı çünkü Karadeniz’deki sol taban için MHP ile değil, elbette ki CHP ile mücadele edeceklerdi. Hem tepki oluşturularak Karadeniz’deki marjinal potansiyelli sol tabanın dikkati çekildi hem de Sırrı Süreyya gibi isimlerin popülaritesi artırıldı.
Öcalan uzun zamandır diğer sol örgütlerle PKK’nın işbirliği yapmasını istiyor.
Avukat görüşmelerinde KCK yapısından sonra üzerinde en çok durduğu konu bu idi. Bu işbirliğinin hem BDP’nin baraj problemini ortadan kaldırabileceğini, hem de silahlı mücadelede geniş coğrafyada mücadeleyle Türkiye’nin hızlı yıpratılabileceğini hesapladı.
Öcalan’ın, kendisine “Karadeniz’deki eylemleri rapor eden avukata” memnuniyet dolu sözlerini hatırlayın.
Başbakan Erdoğan’ın konvoyuna yönelik “prestij eylemi” de yine Karadeniz coğrafyasında yapılmıştı.
Belli ölçüde Kürt etnik yapı algısından da çıkmak istiyor örgüt ve HDK bu amacın ürünü.
Öcalan’ın İmralı’daki görüşme için Sırrı Süreyya Önder’i istemesinin sebebi de bu. Sanatçı ve sol camiada etkisi olan Önder; muhafazakar tabana etki yapabilecek Altan Tan ve örgüte mesaj götürmede güvenilir Pervin Buldan…
İmralı görüşmesinden çıkardığım sonuç ise şu: Öcalan-BDP-PKK şuan süreci “çözüm” için değil “propaganda” için kullanmaya başladı.
Bunun için İmralı’ya giden üç milletvekilinin tavırlarına bakmak bile yeterli. Ziyaretin içeriğinden ziyade bizatihi kendisini kullanıyorlar. Ellerinden gelse limandaki manzarayı Habur’a çevirecekler.
Onlarca kamera, onlarca foto muhabiri, onlarca muhabirle son derece rahatsız edici görüntüler oluşturdular. Meclis’e kazakla gelen Sırrı, düğününde bile giyinmediği kadar şık giyinmiş, Pervin Buldan’ın elinde hediyeler…
Silahlı güç olarak marjinalleştirilme aşamasına getirilmiş bir örgüt var. Ancak imaj açısından kendilerini toparladıklarını söylemek durumundayım.
Çok hassas olmak, çok hesaplamak, çok düşünmek lazım.