Hasan Aksay

Hasan Aksay

Yeni Anayasa, Millet ve AK Parti sorumluluğu-1

Yeni Anayasa, Millet ve AK Parti sorumluluğu-1

Tefrika gibi yazmak istemem. 64 yıllık yazı hayatımda, “Demokrasiye Hizmet Gazetesi-Maraş, 1949”, devam verdiğim yazı zannederim, 5-10’u geçmez. Konunun önemi ve teklifimin farklılığı nedeniyle olacak.   

Ahmet Necdet Sezer’in Başbakan’a anayasa fırlatarak, bir anda Türk Parasını pula çevirme şartlarını; ülkeyi 70 Sente muhtaç bırakmayı; bankaların içinin boşaltıp, faturayı millete kesmeyi; darbe dönemleriyle beraber, tek parti ve darbe dönemleri anayasasını da tarihe gömme zamanı çoktan gelmiştir. Yeni anayasada ittifak var. İktidarla ittifak etmemek için köprüye, yola dahi itiraz eden muhalefet, “Yeni anayasa” için ittifakla komisyon kurdu. Ama? 1,5 sene gitti.  
Değişen dünya şartlarının gerisinde kalmış anayasa, ilerlemeye de, huzura da engeldir. Bugün, “Şapka mecburi” deyip, şapkasızı idam etmek? Olacak şey değil. Ama anayasanın değişmez hükümleri duruyor. Niçin? Zulüm mantığı yaşasın için. Derin karanlık, istediği yerde Müslüman’a uyguluyor. Başörtülü diye öğrenciyi okula; hastayı hastaneye sokmadı. Anadolu’nun filizlenen alın terine, “Yeşil Sermaye” deyip, kezzap döktü.  
Bu mantıktır ki, Fransız masonları toplanıp, Türk masonlarına, “Halkın %80’i istese de başörtüsüne izin vermeyin” dedirtti. Kanadoğlu, bu mantıkla 2/3 ekseriyeti keşfini yaptı. Bu mantıkla kalkınmak, ilerlemek, huzur bulmak imkanı yoktur. Tarihte kalan bir anayasa değiştirilemezse, milletini de tarihe gömer, bırakır.  
Anayasaların mantık tutarlılığı, en önemli gereklerinden biridir. Bu bakımdan, yamalarla mantığını kaybetmiş, herkesin kendine göre farklı yorum yapabileceği; Mahkemeleri dahi farklı karar zorunda bırakan anayasaların varlığı, yokluğundan zararlıdır. Bütün olarak ele alınıp yenilenmelidir.
Anayasalardaki birçok tedbir, iç tüzük ve kanunda da yer alabilir. Kanunu da, anayasayı da yapan, aynı milli iradedir. Kısa ve öz olmalıdır.  Teferruat, katılaşmak ve tutucu hale gelmektir. “Geçmiş bir iradenin, gelecek nesilleri ipotek altına alması doğru olmadığı” düşüncesi, anayasalar hakkındaki önemli tezlerden biridir. Anayasa yapmakta kararlı olunsa dahi, onu teferruata boğmamak ve diktatörlüğe alet etmemek için bu tezi dikkate almakta yarar vardır.
Tedbirlerle, hem uzlaşma kolaylaştırılmalı; hem de gelecek nesillerin ufku kapatılmamalıdır. Bunun için, anayasa çok katı olmamalıdır. Değişen dünyada, anayasa da değişebilmelidir.  
Günümüz demokrasisi, mükemmeli ararken realiteyi kaybetmektedir. Milli bakiyeye kadar giden seçim sistemleri; “Temsilde adalet” gibi, siyasi gereklere ters ütopyalar, millet iradesini buharlaştırarak istikrarı imkansız kılmaktadır. Çoğunluk iradesi, azınlıkla engellenip, millet iradesi yok ediliyor. Doğan boşluğu, derin güçler dolduruyor. Demokrasi, koalisyon ve milletvekili transferi gibi çeşitli zaaflarla yozlaşıyor. Bu batağın çıkışı yoktur. Hiçbir koalisyon hükümeti, 2/3 ekseriyetle yeni bir anayasa yapamaz. Bu tür sistem yanlışları ve hükümet buhranlarını, muhalefet partilerine, kendi iktidarına kapı aralayan bir imkan zannettiren hırsları, demokratik sistem için ciddi bir tehlike teşkil ediyor. Bu durum da, anayasa değişikliği için, 2/3 gibi yüksek bir nispet değil, salt çoğunluk iyidir. En fazla 3/5 olmalı ki, zaruri ihtiyaçlar olsun karşılanabilsin.  
Yeni anayasa için çıkış yolu, inşallah, gelecek yazıya.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi