Yeter ki milli silah yapmayın!..
Baharın sonuna geldik. 1 hafta sonra yaz aylarına girmiş olacağız.
Daha önce yetkililerin verdiği bilgilere dayanarak taarruz helikopteri Atak ve insansız hava aracı Anka’nın 2012’nin bahar aylarında kullanılmak üzere TSK’ya teslim edileceğine dair onlarca haber çıktı.
Fakat öngörülen bu takvim tutmadı.
Ardından yeni takvim olarak 2013’ün Mart ayı belirlendi. Ancak milli savunma sanayimiz için hayati önem arz eden her iki hava aracı bu tarihte de TSK’ya teslim edilemedi. Hala test uçuşları devam ediyor.
Seçim beyannamelerine baktığımız zaman; Milli Savunma Sanayi ile yerli üretime en geniş yer ayıran partinin AK Parti olduğunu görüyoruz.
Hükümet’in 2023 vizyonu içerisinde de en geniş yeri bu kritik alan oluşturuyor.
Başbakan’ın azim ve kararlılığı ortada…
Önceki gün savunma sanayimizin üst düzey bir yetkilisiyle uzun süreli sohbetimiz oldu.
Milli savunma sanayi ile ilgili pek çok teknik konuyu bizimle paylaştı.
Stratejik bir kurumun en tepe noktasında bulunan bu bürokratımızın milli savunma sanayi ile ilgili ilginç değerlendirmeleri var.
Görüşmemizde üç konunun üzerinde özellikle durdu ve sorunları şu şekilde sıraladı söz konusu bürokrat:
1-Sertifikasyon sorunu
2-Savurganlık
3-Rehavet ve gevşeme
Yerli üretimin olmazsa olmazlarından kabul edilen sertifikasyonla ilgili şu bilgileri verdi:
“Türkiye’nin savunma sanayi ürünlerinin tümünü üretecek alt yapısı mevcut. Ancak en önemli problemimiz sertifikasyon sorunu. Örneğin savunma sanayinde kullanılan yedek parçaların daha kalitelisi Türkiye’de de üretilebiliyor ancak sertifikası olmadığı için kullanılamıyor. Bir an önce Türkiye’nin kendi sertifikasyon kuruluşunu oluşturması gerekiyor. Sertifika meselesi çözülürse yerli uçak, helikopter, insansız hava aracı yapımı ve yedek parça üretimi ivme kazanır. Yetişmiş insan sorunumuz yok. Üreteceğimiz ürünler için geniş bir pazar var. Bu haliyle milyar dolarlarımız dışarıya akıyor.”
Bürokratımız savunma sanayindeki savurganlığı da tek bir örnek üzerinden şok eden şu rakamlarla açıkladı:
“Bu sene savunma alanında iki kurumumuz bir alım gerçekleştiriyor. Markası, kapasitesi aynı olan ürünü kurumumuzun birisi 14 trilyona satın alıyor. Diğer kurumumuz ise modeli daha eski olan aynı ürünü 2 yıllığına 14 trilyona kiralıyor. Görüyor musunuz savurganlığın boyutunu? Aynı ürünü aynı fiyata kurumun birisi satın alıyor, diğeri ise iki yıllığına kiralıyor. Bu örnek savurganlığı ve denetimsizliği açıklamaya yeter herhalde.”
Atak ve Anka’daki gecikmeyi sormam üzerine rehavet ve gevşemeyi ise şöyle anlattı:
“Gecikmenin pek çok nedeni var. Bunlardan en önemlisi rehavet ve gevşeme… Bir de yabancı uluslararası firmaların yaptıkları lobi faaliyetleri var. Mesela bu ürünlerde görüntüleme cihazları mevcut. Kat edeceği irtifa bakımından monte edilen cihazların ağırlığı çok önemli. Şu an yaklaşık 170 kilo ağırlığında bir görüntüleme cihazı monte edildi. Fakat piyasada aynı işi gören 100 kilo ağırlığında da görüntüleme cihazı mevcut. Daha ağır olan takıldığı için irtifa sorunu yaşanıyor, denge sorunu yaşanıyor. Doğru hesap yapmak, bu faktörlerin hepsini çok iyi analiz etmek gerekiyor.”
Haklı…
Bu sorunlar bir an önce giderilip taarruz helikopteri Atak T-29 ile insansız hava arası Anka TSK’ya teslim edilmeli.
Seri üretime geçilmeli. Alım için Suudi Arabistan benzeri pek çok ülke sırada bekliyor.
Ama başta Siyonist bağlantılı Masonik yapılanmalar olmak üzere karanlık mihraklar milli savunma sanayimizin gelişmesini istemiyor.
İşte muhatabım bu konuda da işi özetleyen şu çarpıcı değerlendirmeyi yaparak son noktayı koydu:
“Biliyorsunuz Türkiye’nin bir terör sorunu var. Terör örgütleri dışarıdan destek alıyor. Milli savunma sanayine ağırlık verilmesinin en önemli nedenlerinden birisi de bu. Ancak silah sanayindeki uluslararası güç odakları milli savunma sanayimizin gelişmemesi için öyle çalışıyorlar ki; bunlar Türkiye’nin milli silahını yapmaması için göstermelik biçimde terörü bile bitirirler.”
Siyonist yapılanmalardan her şey beklenir.
Aman dikkat!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.