Fert ve aileleri perişan eden, toplumları çökerten içkinin ne ciddi zararlar doğurduğu, felaketler nedeni olduğu, yeni bir keşif değildir. Tarih boyu bilinen bir iptiladır. Uzun tedavi ve özel ihtisas hastaneleri gerektiren bir tutsaklıktır.

İnsan fıtratını yücelten, hayvanla kıyaslanamayacak üstünlüğe, kemale erdiren akıl, fevkalade açık hakikatler için ispat gereği duymayan bir temyiz gücüdür. Aklı, iradeyi, utanma duygusunu zaafa uğratan, insanı, olumsuz yönde normal hayatın dışına taşıyan, nesli bozan içkinin zararları ortadadır. Kaldı ki insanlık, tarih boyu bu felakete çare bulmayı düşünmüş, hatta zorla tatbike koymuştur.
İçkiyi İslam yasak etti diye içki savunuculuğu yapmak, içki reklamcısı olmak, akıl ve izanla bağdaşmaz. Kör inattır. İnadın dahi en kalitesizidir. Milletine, insanlığa, kendine zarardır. Hele-hele bunu, millete hizmetle yükümlü bir parti yaparsa? Üstelik seçim için, Müslüman mahallesinde, “Selamünaleyküm” gibi İslami kavramlar tamim edip, Metro İstasyonunda, “Öpüşme eylemi” gibi çift maskeli yüz kullanırsa, şahsiyet, dürüstlük, güven gerektiren insanlık nerede kalır, siyaset ne hale gelir?
 Zaten, Esat zulmü taraftarlığını, “Esat’ın, şeriata karşı olmasıyla” gerekçelendiren kimselerin, buna ilaveten, içkinin zararları karşısında dünya devletlerine karşı da tavır alamayınca İslamofobia düşmanlığına sığınıp, “Siz, içkiye karşı tedbiri, zararları için değil inancınız dolayısıyla getiriyorsunuz” demek, İslamofobianın maskesini de yırtıp açık bir İslam düşmanlığı olmuyor mu? Ne söyleyip, ne yaptığının farkında olmadan parti olunur mu?
Alkolün tahribatını önlemek için çok sınırlı tedbirlere karşı dahi CHP’nin feveran ve yazar kadrosuyla içki savunmacılığı, açık bir reklamdır. Parti, Belediye ve TESK gibi kamu kurumları, imkan ve vasıtalarıyla içki reklamı yapmaları, bundan ticari bir imkan sağlıyor olsalar da, ahlaka olduğu gibi, kanunların ruhuna da aykırıdır.
Yol yapılır itiraz, meydan yapılır itiraz? Darbeciye avukatlık, birlik, beraberlik gayretlerine takozluk, uluslararası toplantıda, toplantıyı rahatsız edecek derecede gerçeğe aykırı, kendi ülkesini karalama particiliği? Böyle bir parti dünyada yok. Milletin, büyük çoğunlukla kurduğu iktidarın her hizmetine, “Bu imarla Emek sineması yıkılacak. Orda nostaljimiz var. Ülke elden gidiyor; 25 ağaç sökülüp 25 bini dikilecek. Ülke elden gidiyor” terörü, milleti ahmak yerine koyarak milletle savaştır. Tek parti diktatörlüğü ve darbe özlemlerinin doğurduğu körlükten başka böyle bir renk körlüğü kalmamıştır.
Siyasi partiler, güven ve millete hizmet kurumlarıdır. Milletin sadece gününü kurtarmak değil, asıl istikbalini sağlam esaslara oturtmak, emin hale getirmektir. Siyasetin bu temel işlevinden habersiz ne siyasi olunur, ne gazeteci, ne yazar. İçki teşvikini kaldırmak, milletin yarınını kurtarma imkanlarından biridir.
İçki, sadece trafik felaketiyle suçsuzu da öldürmüyor. Hayatın temeli aile yıkımında, iş verimini düşürmekte, sağlık sorunlarında, nesli tahripte de kötülüklerin anasıdır. İçkiye en fazla dayanan köpekler, zil zurna sarhoş edilip çiftleştirilirse, enik ölü doğuyor. Az içirilirse, nesli bozuluyor. Güvercine içki içirilir çiftleştirilirse, haberci güvercin olarak kullanılamıyor. Ata içirilirse, midilli denilen bodur at doğuyor. Fransa’da yılbaşında hamile kalan, 1500 kadının çocukları üzerinde yapılan araştırma korkutucudur. Bu tür felaketler, alkoliğin gece halisyonlarına kadar tıp kitaplarında yer almaktadır. Alkoliği bir anda ve tekrar alkole dönme ihtimali bırakmadan kurtaran tek yol İslam’dır. Sarhoş bile içki için ne diyor:
“İstekle midir içtiğimiz bade azizim,
Dert ateşini zehrile (zehirle) söndürmek içindir.
Mey, neş’eye de, zevke de mahsus değildir,
Erbab-ı gamı, belki tez öldürmek içindir.”