Hasan Aksay

Hasan Aksay

Mısır, ümmete açılan yeni bir dünya savaşı mı?

Mısır, ümmete açılan yeni bir dünya savaşı mı?

Geçen asır başlarında, Osmanlı’nın şahsında ümmeti hedefleyen savasın adı, “1. Dünya Savaşı” olmuştu. Suriye ve Mısır’da, kiralık katillerin arkasındaki güçlerin gayretleri gösteriyor ki, bu, ümmete yönelik, Post Modern bir Dünya Savaşıdır. Baş özelliği, Suriye’de Esat, zalim bir darbeci varisidir. Mısır’da başa, darbeyle zalim bir Hıristiyan getirdiler. Anlaşılıyor ki, bu savaş, o kadar kirli ki, tetikçisi dahi, milletine nankörlükle, dış efendisine kul olması gerekiyor.

Küresel medya desteği ve siyasi tavırla desteklenen, Türkiye Gezici tencere tavası da netleştirdi ki, “Çevre” ayaklanması da İslamofobia savaşının bir parçasıydı. Zaten, illegal Taksim platformu temsilcileri, Nükleer enerji, Hava alanı ve 3. Boğaz köprüsü yatırımlarının derhal durdurulmasını ilan ederken, tam bir darbe tebliği edası vardı. Sisi’nin Mursi’ye tanıdığı 48 saatlik süre gibi kesindi. Tv. deki ifadenin tek farkı, Sisi’den sert ve heyecanlıydı.

Bu savaş, öteden beri, “Medeniyetler Savaşı; Tarihin Sonu” gibi eser ve filmlerle, uzun çalışmalarıyla hazırlanan derin bir yapıydı. Kökleri de, daha derinde. Batıda Armegedon, Doğu’da Mehdi konusuna dayanıyordu.
Bir post modernlikte bu savaşın yapısında. Savaş devletler arasında olur. Şimdi düşman, uzaktan kumandayla darbe yaptırıyor. Milleti millete kırdırıyor. Öyle bir münafıklık ki, darbeye, ne, “Darbe” diyor; ne de, “Değil”. Sadece fitne ekip, güçlü medyasıyla yorum desteği veriyor. Tetikçisi kazanırsa, tepesinden ayrılmaz. Beraber sömürürler. Millet kanırsa, utanacak değil ya?

Bush veya tam Siyonist bir takım olsaydı, Siyaset, bu savaşa, baştan girer miydi? Bu soruyu düşünmeye gerek var. Konuşmaya gerek yok, zaman kaybıdır. Düşünmek, Siyonizm’in, etkin guruplarının tencere-tava gürültüsüne direnen Obama’yı anlamaya imkan sağlar. Obama’nın elini güçlendirmek veya zayıflatmak, post modern savaş vahşetini ciddi olarak etkiler.

Suriye ve Mısır’da, darbeci kiralık katillerle başlatılan, ümmeti hedefleyen bu Post Modern Savaşta, Mısır halkının, ruh ve ahlaki zirvede destanlaşan kahramanlıkları, 1. Cihan harbi, Çanakkale kahramanlıklarını yeniden yaşatıyor. Ey ümmet! Var ol! Var ol ki, insani değerler, seninle yaşasın! Dünya, hayattan da üstün değerlerin varlığını hissetsin, görsün!.. Akif’imiz Çanakkale şehitleri için, “Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhidi” diyordu. Sabah namazı kılarken şehit edilen ihvan, sen de Çanakkale’sin! Geçen asrın İhvanına selam götür.

Ümmet olarak, ölümsüz değerlerimizi muhafaza ediyor ve çoğu noktada önemli kazanımlar sağlıyoruz. Çok daha fazla da rahmet altındayız. Nimeti görüp, şükredelim. Ama bir de mutlaka kayıplarımıza bakıp, geri kaldığımız görevlerimizi telafi edelim:
Temel sorumluluklarımızdan biri vahdet iken, maddeten ve ruhen ne kadar parçalandık, adeta dağılıp toz oluyorduk. Dağınıklık, aile içi zıtlaşmaya kadar vardı. Şeyh Muhammed Raşid’in kahraman kızı Mehra, Kral Abdullah’a uyarak, Müslüman katili, darbeci Hıristiyan Adli’ye yardımcı olan babasını ikaz etti.

Gelecek yazıda, şartlar ne olursa olsun, günün hadiselerine bakmadan, medeniyetler çatışması denen şeyin temeline inelim. Bu çatışmada biz neredeyiz? Batı düşüncesi nerede? Batı, neden İslam’a karşı Haçlı seferleri zinciri doğuruyor? Osmanlı zayıflayınca, bu fırsatı Cihan harbiyle değerlendiriyor? Şimdi İslamofobia ile taarruzda.

İslam’ın gücünde bir milim zaaf yok. Ezan bütün dünyada kesintisiz kurtuluşa çağırıyor. Kabe’de her ırk, dil ve renkten insanlar, candan bir kardeşliğin, sevginin, dayanışmanın doyumsuz hazzını yaşıyor. Her yıl yüz milyonlarca kurbanla kurulan ziyafetlerde, kral, fakir, zengin hep aynı sofraya oturuyor.

Şimdi Filistin’de, Suriye’de, Mısır’da, Afganistan’da, Arakan’da ve daha birçok yerde Müslümanlar, dayanılmaz acılar içinde dahi, iman, ahlak ve insani davranış ve dirençleriyle destanlar yazıyorlar. 65 devlet olduk; nüfusumuz dünyanın ilk sırasında.
Ama kan ve göz yaşları da yürek parçalayarak noksanlarımızı ilan ediyor. Medeniyet olarak İslam, Hakkı, hukuku, ahlakı; Batı çıkarı temsil ediyor. Hakkı, barışı temsil eden insanlar, bu değerlerin tanıtım ve savunmasını daha güçlü vasıtalarla yapması gerekmez mi? İslam dünyasının medya ve basını nerede? En iyisi Türkiye? Bütün gazete tirajı, Japonya’nın bir tek gazetesinin üçte biri değil. Bu üçte birin de önemli kısmı, yabancı, Siyonist ve İslam karşıtı sermaye. Şimdi İslam dünyasından Suriye’de Mısır’da yüzlerce muhabiri olması, bu direnç destanlarını ve vahşetleri yansıtıp, yorumlaması gerekmez miydi? Şehitler, kanla insanlık destanı yazıyorlar ama Tv. Ekranında dansöz var. Mazeret üretmeyelim. Hepimiz sorumluyuz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hasan Aksay Arşivi