28 Şubat Post Modern Darbesi ve Darbe Nedir?
Darbelerin temel nedeni ve dayanaklarına bakıp anlamadan, belli bir darbe üzerinde düşünmek, özel görüntülere takılarak, asıl sebebi, ana caddeyi kaybetmek olur. İnsanın asıl değeri ahlakında, insanlığındadır. Şekline, sözüne takılırsan yanılırsın. 28 Şubat Post Modern Darbesinin, bin yıl yaşama hayalinden, Yüksek Yargı brifinginden çok daha önemlisi, neden millet iradesine rıza göstermiyorlar? Yönetimi, neden fikirle değil de silahla ele geçirmek istiyorlar?
Fikirle değil, silahla çıkıyorlar çünkü: Darbeci, işgal kuvveti gibi milletine terstir. İzin aldığı dış güce bağlıdır. Loca’ya giren kimse, temel konularda nasıl onun şartlarına mecbursa öyle. Temel değerlerde milletine ters kimse, işgalin fikirle değil zorla, silahla olacağını bildiği için darbeci olur. Milletine, milletin temel değerlerine ters parti düşünmek akla ziyandır. Ters bazı fikirleri varsa onun mücadelesini verir, darbeci olmaz.
Hiçbir darbe ve terör, milleti temsil etmez. Geçici dış destek ve silah gücünün temsilcisidir. “Parti, halktan ümidini kesti de darbeci veya terörist oldu” gibi sözler, yanlıştan öte tehlikeli bir aldatmacadır. Hele, milletine siyasi hizmet için yola çıkan kimse, nasıl darbeci ve terörist olur da milletine zulmeder? Mısır halkının %52 oyla iktidar yaptığı Mursi, Suriye’de dökülen Müslüman kanını durdurmak için çırpındı. Şimdi Sisi, Esat’la beraber şehit kanı emiyor? Esat’ın arkasında olan Mısır değil? Darbedir! Komünist ve kapitalist çıkarcı dünyadır.
Kanlı veya kansız; darbe, silahla, milleti teslim almaktır. Milletin birlik, bütünlük, kalkınma ve itibarını tahriptir. Darbeler, istisnasız zulüm ekip, zulüm biçmiştir. Geçicidir. Milletin ömründen zaman çalmak ve milletler yarışında geri bırakmaktır.
Darbe ve terörün, çirkin ve insanlık dışı vasıfları çoktur. Bu çirkin suratı tanımaya birkaç çizgi yeter. Maskesi, yüz ve vicdanını hayat boyu kaplamıştır. Ne sözü, kendi sözü; ne vicdanı kendi vicdanıdır. Darbe ve terör, dış desteksiz olmaz. Nobel ödüllü darbeci Baradey, Batılıları, Sisi darbesine ikna için çok çalıştığını itiraf etti. Darbelerin olmazsa olmazı, bu izindir. Ondan önemlisi de, iznin bedelini anlamaktır?
Tefeciden, rica minnet para alan esnaf, bu başarısının felaketine açılan kapı olduğunu anladığı zaman, iş işten geçmiştir. Baradey, darbenin Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak, vatanını kan deryası içinde bırakıp yadellere kaçmıştır. Çünkü darbeci, kendi hasta hayalinin sürüklediği uçurumda, iradesini kendi eliyle düşmanına teslim ettiğini anlamaktadır. Onun için, “En iyi darbe, idareden çok daha kötüdür” denir.
Darbelerin ortaya koyduğu bu realite, netice itibariyle geçici sömürgeci işgali gibidir. İkisi de dört temel ayak üzerine oturuyor: Bir: Sömürge de, darbede silahsız ve kansız olmuyor. İki: İkisi de, dışa dayalı ve onların emellerini gerçekleştiriyor. Üç, İkisi de, yandaş üretip, milleti bölüyor, ekonomiyi tahrip ediyor. Dört: İkisi de, çıkarından başka değer tanımayan yandaşlarla, millet makamlarını işgal edip zulüm ediyor. Fransız masonları, “Halkın %80’i istese de başörtüsüne izin vermeyin” deyince robotlaşanlar, hala ilk kurgularından kurtulup, özgür düşünceye geçemiyorlar.
Sömürgeciyle darbeci arasındaki farktan da dört örnek verelim: Sömürgeci, savaş masraflarını kendi yapıyor. Tahsilat, sonra. Kaybederse zarar. Darbeciye kredi açıp borç veriyor. Darbeci gitse de milletten alıyor. Sömürgeci, yalnız çıkarcı hainlerden yandaş buluyor. Darbecinin hainine, saf, kandırılmış ve rekabeti düşmanlığa dönüştüren insanlardan da katılıyor. Cinnet derecesinde nadir de olsa, parti adı kullanarak dahi darbecilik yapanlar olabiliyor.
Özellikle BAAS darbe partisinin, Irak, Suriye ve Mısır başta olmak üzere, Arap ülkelerinde yaptığı tahribatlar, darbe denilen şeyin, düşmanın maskeli bir şekilde ülkeye sızıp, can evine dinamit yerleştirmesinden başka bir şey olmadığı gerçeğini netleştiriyor.
CHP’nin, bir Suriye’de, babadan darbeci Esat’a; bir Mısır’da, henüz bir yıl önce, ilk defa demokratik bir seçimle, %52 oyla seçilmiş, son derece başarılı Başkan Mursi ve halka karşı, darbeci Sisi’ye koşup gitmesini, milli ve ciddi bir yanlış olarak değerlendirip, milletçe tavır almak zorundayız. Son pişmanlık fayda verse, Filistin’den Afganistan’a; Irak’tan Suriye’ye kadar nice güzel örnekler görürdük. Geçen fırsat yakalanmaz. Milletlerin ağır gövdesi, sürekli hıyanetlere, darbelere, düşüşlere dayanmaz. Parçalanıp, parçalarını sömürücülere kaptırmamak için darbelere karşı, önceden dikkat ve tedbir vatan borcudur.
İbretle yaşanan darbeler gösteriyor ki darbeler, milletler yarışında büyük kayıp ve bünyede kalıcı sakatlıklar bırakan bir derttir. Bu hastalığın tedavisinde adalet, en önemli tedbirlerden biridir. O halde, 28 Şubat Post Modern Darbesinin, bünyede kalan kök ve hücreleri, bütünüyle, adaletle temizlenmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.