Hapishaneden CHP Grubu’na transfer edilen Mustafa Balbay, gazeteci kökenli olduğu için medyaya malzeme vermeyi iyi biliyor.

Yok cezaevi soğukmuş da ayakkabılarıyla yatıyormuş, evde ayakkabılarını çıkarmayı unutmuş da bilmem ne…

Laf etmesinler diye Ergenekon sanıklarının kaldıkları cezaevi standardının AB’nin üstüne çıkartıldığını bilmesek, bu hikayeler anlamlı olur.

Yakında Alkatraz Kuşçusu hikayeleri anlatmaya başlar.

“Hücremde benden önce ölen mahkumun kemiklerini kemirdim açlıktan. Duvardan sızan yağmur sularını biriktirip içerek hayatta kaldım.”

Bulmuşsun karşında yemlenmeye hazır medyayı, kahramanlık hikayeleri yaz babam yaz.

Hikayenin özetini ise Ahmet Davutoğlu yapmış: “Onun adı Mustafa ALBAY”…

Bu adama ister sarı basın kartı ver ister TBMM giriş kartı.

Gerçeği değiştirmez.

Bu adam, meslek hayatı boyunca özellikle de son döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni seçilmiş Hükümete karşı darbeye kışkırtmak fiilinin her türlüsünü işledi.

Bakın “darbeci zihniyette” demiyorum.

Kriminal olarak yaptı bunu.

Örneklerini verelim.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le görüşerek, Cumhurbaşkanının yapacağı atamalara yön vermek.

Tuğgeneral Levent Ersöz ve Albay Hasan Atilla Uğur ile Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhında 23 Aralık 2003 tarihli kamera kaydındaki görüşmesinde:

Cumhurbaşkanının mesajlarını söz konusu Ergenekon sanığı askerlere iletti. Kritik konumlarda kadrolaşılabileceğini görüştü. Söz konusu askerler istihbari bilgileri Balbay’a ilettiler. Balbay askerlere gaz vererek “en geçerli darbe bu dönemdeki” dedi.

Darbeye karşı olan Org. Hilmi Özkök’e karşı ordu içi hiyerarşiyi bozmak maksadıyla “genç subaylar rahatsız” başlıklı haberi Ergenekon sanığı askerlerin talimatıyla yazdı.

3 Kasım 2002 seçiminden hemen sonra Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ı seçim sonuçlarıyla ilgili bildiriye zorladı.

Yalman direnince, “En azından bir mesaj” diye ısrar ederek 10 Kasım için söz aldı.
Daha sonra bu bildirinin yayınlanmadan önce kendisine okunduğunu ve kendisinin de bazı eklemeler yaptığını günlüğüne yazdı. Vs… Vs…

Askerin bildirisine ekleme yapma, askeri hükümete karşı bildiri yayınlamaya teşvik, TSK’nın hiyerarşisini bozmak için psikolojik harp ürünü üretilmiş bilgileri yayma, darbenin haklılığını ispatlamak için psikolojik ortam hazırlama, Cumhurbaşkanı ile TSK istihbarat birimleri arasında koordinatörlük yapma gibi fiiller gazetecilikse ve bunu yapan çıkıp demokrasi kahramanı edasıyla Meclis kürsüsünden konuşuyorsa, memleketin hali hâla vahimdir.

Bu adamlar darbeyi yapsaydı, seçilmiş bir iktidar devrilecek, binlerce mağdur oluşturulacak, yüzlerce ocağa ateş düşecekti.

Şimdi çıkıp da kimse özgürlük, insan hakları, demokrasi çıkarmaya çalışmasın bu işten.

Aslolan adalettir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları için işleyen yasa Balbay için istisnai hale getirilmiştir.

Eşitlik ilkesi de adalet de tuzla buz olmuştur.

Darbe düşünebilecek askerlere cesaret aşılanmıştır.

Darbeciler için vekillik bir zırh haline çevrilmiştir.

Yarın biri çıkıp tankın namlusunu seçilmiş hükümete çevirebilir ve darbeyi başaramazsa CHP vekili olarak paçayı kurtarıp, Meclis kürsüsünden nutuk atabilir.

AYM kararının oluşturduğu durum budur.

Mustafa Albay’ın ayakkabıyla yattığına inanan romantiklik yarışındaki güruh ise buyursun inansın.