Siz dışardan biz içeriden!
Yazımın başlığı Sultan Abdülaziz ile birlikte 1867 yılında Paris’e giden Keçecizade Fuad Paşa ile Fransa Başbakanı Kont dö Montoban arasında geçen ilginç anekdottan…
Batı hayranlığı ve Batılı yaşam tarzıyla bilinen meşhur hariciyeci Keçecizade Fuad Paşa ile Fransa Başbakanı Kont dö Montoban arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
Fransız Başbakanı, Fuad Paşa’ya soruyor:
-Şu anda dünyanın en güçlü devleti hangisidir?
Fuad Paşa tereddütsüz cevap veriyor:
- Osmanlı Devleti…
Cevabının “Fransa” olmasını bekleyen Montoban büyük bir şaşkınlık ve hayretle bir soru daha yöneltiyor:
- Bunu nasıl söylersin? Osmanlı ayakta zor duruyor?
Bunun üzerine Fuad Paşa, tarihi kayıtlara geçen şu ibretlik cevabı veriyor:
- Osmanlı’nın büyüklüğünü şuradan anlıyorum: 300 senedir siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalışıyoruz. Bir türlü yıkamadık!
Tabi Osmanlı Devleti 1. dünya savaşında müttefiklerinin yenilgisinden dolayı, işgal ediliyor.
Devleti Ali Osmanlı, koca imparatorluk param parça ediliyor.
7 düvele karşı verilen “Kurtuluş Savaşı”ndan sonra ise genç Türkiye kuruluyor.
Osmanlı’nın üç kıtaya yayılan topraklarının 1/40’ı kurtarılıp Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiği tarihte dahi bu genç ve yaralı ülke dünyanın en büyük 6 büyük ekonomisi arasında yerini alıyor.
Ancak tek partinin köklerinden koparttığı basiretsiz, ferasetsiz yöneticiler elindeki ülke hep yerinde sayıyor.
Taa ki muhafazakar demokrat parti lideri Adnan Menderes’in, “Yeter söz milletin” dediği tarihe kadar.
Aradaki kesintilerle birlikte, Rahmetli Özal ve Erbakan dönemi ülkenin kalkındığı dönemler olarak tarihe geçiyor.
Özal’ın nasıl devre dışı bırakıldığını hala tartışıyoruz.
Erbakan’ın ise Siyonist Odaklar tarafından devre dışı bırakıldığından hiç kuşkumuz yok.
Erbakan Hoca, vefatından önce belki son görev olarak belgeleriyle birlikte Siyonist ittifakı ifşa etmişti.
28 Şubat MGK’sında dayatılan 18 maddenin ABD’nin Dışişleri Bakanlığı’nda karara bağlandığını milletle paylaşmıştı.
Bu gün işbirlikçi komutanların İsrail ve ABD ile olan temasları, itiraflar eşliğinde net biçimde gün yüzüne çıkıyor. Yani bu planlar sonrasında 28 Şubat darbe planı İsrail’de şekillendiriliyor, Amerika’da karara bağlanıyor, Türkiye’de de faaliyete geçiriliyor.
Sonrasında hazan üstüne hazan…
Ekonomik olarak çökertilen, yağmalanan ülke demokratik açıdan da raydan çıkartılıyor.
Ülke insanları birbirine düşman ediliyor.
Erdoğan hükümetleri ise ülkeyi yeniden rayına sokma ve yeniden normalleştirme dönemi.
MGK’nın sivilleşmesi de, “Kırmızı Kitap” olarak bilinen “Milli Siyaset Belgesi”nin değiştirilmesi de, YAŞ’taki garabetlerin sona erdirilmesi de, çetelerin kökünün kazınması da bu dönemde gerçekleştirildi.
Ne bedeller ödendi, ne mücadeleler verildi…
Başörtüsü sorununun hem kamuda, hem Meclis’te çözülmesi, İmam Hatiplerin önündeki engellerin kaldırılması, katsayı zulmüne son verilmesi, İmam Hatiplerin orta kısmının tekrar açılması, Kur’an-ı Kerim öğrenimine konulan yaş sınırının sonlandırılması, özetle Milli iradenin önündeki bütün engellerin bir bir kaldırılması bu dönemde oldu.
Doğal olarak da normalleşen ülke ekonomik alanda da atağa kalktı.
2023 vizyonu ortada…
Hedeflerin önemli bir kısmı başarıldı.
Yurtdışı gezilerinde özellikle dikkatimi çekmiştir, Erdoğan’ın ekonomik kazanımlar elde etmek için verdiği büyük mücadele.
Fakat dış destekli Gezi’de bunların nasıl kaybettirilmek istendiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Hedef AK Parti hükümeti ve lideri Erdoğan’dı.
Türk Milletinin sağduyusu galip geldi, Siyonist tezgaha prim verilmedi ve başaramadılar.
Beş bin yıllık kadim bir medeniyetin mirasçılarını yıkmaya güçleri yetmedi.
AK Parti hükümeti şimdi yeni bir sınavla karşı karşıya…
Dün hükümet sözcüsü Bülent Arınç, tartışmaya mahal bırakmayacak biçimde net açıklamalar yaptı.
AK Parti kendisinden beklenen doğru yöntemi seçti.
Buna göre;
İddialar kiminle ilgili olursa olsun sonuna kadar araştırılacak, üzerine gidilecek.
Bağımsız yargı adil yargılamanın ardından olayı bütün yönleriyle ortaya çıkartacak.
Varsa suçlular cezalandırılacak, yoksa isnat edenlere karşı hukuki yaptırımlar uygulanacak.
Ayrıca kamu vicdanı gerekli cevabı, gerektiği zaman verecek.
Yani burada bir örtme değil, bilakis üzerine gitme söz konusu…
Türkiye’nin bir an evvel kaybet kaybet sarmalından kurtarılıp, hedeflerine yoğunlaşması gerekiyor.
Bu sınav da yüz akıyla atlatılır inşallah…
Yeter ki birlik ve beraberlikten ödün verilmesin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.