Yener Dönmez

Yener Dönmez

Frank Ricciardone’ye çağrı

Frank Ricciardone’ye çağrı

Ülkemiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Aslında saldırı demek daha doğru olur. Sağlı-sollu, içerden-dışardan hamleler art arda geliyor.  HSYK’nın muhtırası, Danıştay’ın verdiği karar, istifalar, ihanetler, ekonomide gelinen son durum krizin derinliğini gösterir netlik ve nitelikte.

Gezi’de Türkiye’nin ekonomik kaybı 150 milyar doları bulmuştu. Gezi uzantısı son kalkışmada ise tüm boyutları dikkate alındığında, kayıp 150 milyar doları aştı.

ABD destekli 28 Şubat sürecinde de benzer ekonomik kayıplar olmuştu. 

Bu kayıplar garip gurebaya, fakir fukaraya gidecekti.

Ama tamamen rantiye çetesine, faiz lobisine akıtıldı milli servet.

Ekonomimiz çökertilmek, istikrarımız linç edilmek isteniyor.

Uluslararası büyük komplonun bir numaralı hedefi Başbakan Erdoğan…

Dolayısıyla hükümet ve Türkiye.

Öyle hamleler yapılıyor ki, yıkmak için sanki azmü cezmü kast etmişler.

İşbirlikçi komplocular kıtalar dolaşıyor, fırsatçılar fink atıyor… 

Haluk Özdalga, Erdal Kalkan ile CHP’de barınamadığı için AK Parti’ye sıçrayan Ertuğrul Günay’ın istifasını anlıyoruz.

Zaten istifa etmeseler de birkaç güne kadar ihraç edileceklerdi.

Ama Erdoğan Bayraktar’ın takındığı tavır ve 20 yıllık dava arkadaşı Başbakan Erdoğan’a karşı sarf ettiği sözlere bir anlam vermek mümkün değil.

Keza İdris Naim Şahin için de aynı durum söz konusu…

Zor zamanda “arkadan hançerleyen” siyasi figürler olarak tarihe geçecekler. Yazık ettiler bunca yıllık emeklerine.

Bu işin bir de kamu vicdanı var. Şüphesiz bu davranış vicdanları yaralamış, düşmanları sevindirmiştir. Ancak Türkiye eski Türkiye değil. Bağışıklık sistemi gelişti, saldırılara karşı daha korunaklı hale geldi.

İletişim çağında yaşıyoruz. Medyada çeşitlilik arttı, STK’lar gelişti.

Mitinglere olan ilgiyi görüyorsunuz. Milli bilinç arttı. Millet verdiği oya sahip çıkıyor. Liderinin arkasında duruyor.

Hafta içindeki yazımda bu proje “milli devletleri gömme projesi” demiştim.

Başbakan Erdoğan, dün Sakarya’daki konuşmasında bu saldırıyı “son taarruz” olarak nitelendirdi.

Topyekun millete, istikrara, milli iradeye, Türkiye’ye karşı saldırı.

Yeter ki birlik ve bütünlüğümüzü koruyalım. Bu topraklar, bu coğrafyanın insanı ne saldırılarla karşılaştı, ne oyunlar gördü, ne tezgahlar, ne tehlikeler atlatıldı.

Bu günler de geçecektir.

Türkiye sıradan bir ülke değil. Beş bin yıllık kadim bir medeniyetin temsilcisi… 

Dün ölüm yıl dönümü vesilesiyle hayırla yad ettiğimiz, dualarla andığımız İstiklal Şairimiz Mehmet Akif, “Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.” ifadeleriyle sanki bu günlerdeki saldırıları da anlatmış.

Bu günleri yorumlamada hayli ihtiyacımız olan şu mısralar o destansı mücadeleyi ne güzel anlatıyor:

“Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, 

çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, 

dağlar, taşlar...

O, rukü olmasa, dünyaya 

eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, 

uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna, ya Rab, 

ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için 

toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse 

o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, 

kanın kurtarıyor Tevhid’i...

Bedr’in aslanları ancak, 

bu kadar şanlı idi. 

Sana dar gelmeyecek makber’i 

kimler kazsın?

“Gömelim gel seni tarihe” desem, 

sığmazsın.”

Merak ediyorum bu satırları ABD Büyükelçisi Frank Ricciardone hiç okumuş mudur acaba?

Büyükelçi olarak bulunduğu ülkedeki milletin var oluş destanını okumuş mudur?

Ricciardone’ye bir çağrı: Eğer okumadıysan tamamını hemen oku ve ağa babalarına da okut. Oku ve okut ki, coğrafyamız daha fazla kirlenmesin.

Daha fazla pis kokular yayılmasın…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Yener Dönmez Arşivi