Rahmetli Menderes’in başlattığı kalkınma hamleleri, 1960 Darbesiyle ters döndü. Darbeciler, devlete yardım diye evlilik yüzüklerini topladılar. Bugün anlaması zor ama, özellikle memur iyi bilir. “Parmağımda yüzük yoksa, CHP, “Düşük, kuyruk diye fişler. Başımıza iş açar” korkusu hakimdi atmosfere.

Terör ve operasyon gibi fitneler, ne kadar masum bir kılığa sokulmak istenirse istensin, eğer siyasi istikrarı zorla bozmayı hedefliyor; içte muhteris, milletten kopuk partiden ve dışarıdan, anında destek buluyorsa, bu gayretler, sömürülmesi gereken fakir ülkelerle, İslam ülkelerinde, darbeye giden yol inşaatıdır. Tedbir ve gayret gerekir. Milletçe sorumluyuz.

Bütün darbeler, ülke için yıkımdır. 28 Şubat Post Modern Darbe yaralarının hala kanı kurumadı. İçi boşaltılan bankalar, yeşil sermaye?..

Mısır’da Sisi darbesi, katliamla, zindanlarla kalmıyor. Halkı, boğazına kadar borç batağına sokuyor.

Suriye’de Esat belası; Irak’ı bu felakete getiren Saddam? Bu ikiliye, karesiyle ibretle bakmak gerek. Esat, darbeci babası Hafız Esat’ın koltuk varisi. Asıl dikkat gerektiren diğer yönü, darbenin, BAAS Parti organizesi ve desteğiyle oluşudur. Saddam da, Suriye ikizidir. Saddam’ın kayın pederi, BAAS ile darbe yaptı. Yardımcısı oldu. Sonra da, kayın pederine darbe yaptı.

Bütün darbelerde, milletiyle yıldızı barışmayan, milletinin ruh köküne yabancı partilerin önemli bir payı vardır. Bu kanlı elleri onları giderek milletinden uzaklaştırır. Bangladeş’i Pakistan’dan ayıran da, bugün hala idamlarla ülke yönetmeye kalkıştıran da başlangıçtaki bu vahim yanlıştır.

Şimdi Türkiye, ekonomik başarıdan başarıya koşar, kalkınma hızı dünya devletlerinin % 95’ini geçer ve istikrar içinde ilerlerken ne oluyor da, incir çekirdeğini doldurmaz bahanelerle, bir Gezi; bir 17 Aralık Operasyonu gibi oyunlarla, Borsa ve döviz kurları ile oynanıyor, ülke zarara sokuluyor?

Hedef Başbakanmış? Ahmak, milleti kendi aynasında görürmüş? Başka alternatif mi var iktidara? Bazen, partiler devlet gibi olur.

En büyük zulüm, adaletin adaletsizliğidir. Millet adına hüküm veren yargıç, kendi kanununa uymuyorsa, bundan açık zulüm olmaz. Başörtüsü, dünya ve Türkiye’de serbest. Ama maaşını vaktinde alan hakim, davayı keyfi uzatıyor. Geciken adalet zulümdür. Zulmediyor. Savcı, yetkiyi, başsavcı adına kullanır. Ama başsavcının haberi yok. Utanmazlığa bak ki, başsavcıyı, valiyi, hükümeti, kendi kötü zanlarıyla suçluyor. Savcı yargıya değil, gazeteye gidiyor, basın toplantısı yapıyor.

Behey şaşkın, dünya şeffaflaştı, haberin yok. Kararacak delil mi kaldı? Savcıların açtığı davaların % 17’si ceza alıyor. Zanlıların % 83’ü suçsuz. % 83’ü suçsuz olan insanlar, yargılanmadan gazete haberiyle cani ilan edilir mi?

Bu gizli takip ki yıl sürmüş, altı ay önce bitmiş. Niçin bekletilmiş?

Başsavcı Sayın Turan Çolakkadı, “Kayıtlara başka isimler girilmiş, ya da hiç kaydedilmemiş. Yani bir savcı isterse yırtar, yok eder. İsterse istediği zaman işleme koyar” diyor. Nitekim bekletiliyor. Kimsenin haberi olmuyor.

Savcı, soruşturma metninde cebir ve şiddet diyor. Ama yok.

22 üyeli HSYK’nın, 13 üyesi davetsiz toplanıp, usulsüz karar açıklıyor.

Böylece hukukun hukuksuzluğu, milyarlarca dolarlık zarar doğuruyor. Borsa düşüyor. Kurlar, faizler yükseliyor. Irak’tan, Halk Bankasına gelecek 13 milyar dolar petrol parası, ABD’nin JP Morgan bankasına gidiyor. Beylerin umurunda mı? Zararın faturası millete çıkıyor. Yazıklar olsun, yoktan, millete fatura kestirenlere!

Tarih, adalet mensuplarının darbe yaptığına şahit olmadı. Çünkü her şeyden önce yargıç, kuyuya taş atan değil, çıkaran akıllı kimselerdir.

Gezi ve bu operasyonun zararı ortada. Faydası?

Temel’i idam edecekler. Son dileği sorulur. “Bu bize ders olsun” der. Son dilekte değil, fitnenin ilk işaretinde, inşallah tedbirle ve birlikle defederiz fitneyi. Halkımıza, “Çarıklı erkan-ı harp” denir. Bunlar bize ders olsun. Allah, ayrılığa ve dalgınlığa düşürmesin.