Tarih Başbakan Erdoğan’ı haklı çıkardı...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen beş yılın ardından Brüksel’e ilk ziyaretini gerçekleştiriyor. Bu ziyaretin; zamanlaması, ziyaret sırasında verilecek mesajlar ve Türkiye - Avrupa Birliği ilişkileri açısından çok önemli.
İran’ın, nükleer programı konusunda Kasım 2013’de varılan anlaşmaya uymaya başladı. P5+1 ülkeleriyle vardığı anlaşma gereği iki nükleer tesisindeki uranyum zenginleştirme faaliyetlerine sınırlama getirdi. İran, anlaşmalara uyduğu için Avrupa Birliği halen yürürlükte olan bazı yaptırımları geçici olarak da olsa askıya aldığını açıkladı.
Diğer yandan Suriye’deki krize çözüm bulmak amacıyla 22 Ocak’ta yapılması planlanan Cenevre-2 Konferansı ile ilgili Birleşmiş Milletler; İran’ın “Suriye’de geçiş hükümeti kurulması planına destek vermemesi” gerekçe göstererek davetini geri çekti.
Böylece Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) İran’ın katılmama şartı yerine getirilmiş oldu ve Cenevre-2 Konferansına muhalefetin katılımı sağlanmış oldu.
Her biri Türkiye ve dünya gündemini meşgul eden çok önemli konuları gölgede bırakan Suriye’deki insanlık faciasını belgeleyen fotoğraflar dünya gündemine bomba gibi düştü.
Ben de yazmış olduğum yazıyı bu paralelde revize etmek zorunda kaldım ve Suriye’de sürdürülen sistematik işkenceyle toplu katliamları ayrıntılarını araştırarak yazmaya karar verdim.
BU VAHŞETİN BAŞ SORUMLUSU BM-GK VE ULUSLARARASI TOPLUMDUR
Bosna’da yaşanan, soykırım vahşetinin canlı tanığı olan bir gazeteci olarak Suriye’de iç savaşın başladığı o ilk günden beri toplu katliamlar ve işkenceler konusunu köşeme taşıdım. Köşemden ilgili ve yetkilileri harekete geçmeleri konusunda uyararak çağrılarda bulundum.
Ancak kulaklar sağırlaştı, vicdanlar kör oldu… “Bu vahşeti durdurun” çağrımızı bilerek ciddiye almadılar. Tıpkı; Bosna’da Çeçenistan’da, Filipin ve Filistin’deki çağrılarımızı ve ikazlarımızı ciddiye almadıkları gibi…
Şimdi ise gerçekler ortaya çıkmaya başladıkça hem Suriye’de sürdürülen mezalimin boyutları görülmeye başladı hem de diktatör Beşşar Esad’ın bu insanlık faciasına engel olamayan Uluslararası Toplum ve BM-GK’nin ihanetleri bir kere daha gün yüzüne çıkmış oldu.
Suriye ordusundan bir askeri fotoğrafçının hükümet tesislerinde işkenceyle öldürülen binlerce muhalifin fotoğraflarını basına sızdırmasıyla, dünya kamuoyu kelimenin tam anlamıyla sarsıntı geçiriyor.
BU FOTOĞRAFLAR SURİYE’DE YAŞANAN VAHŞETİN BİNDE BİRİ BİLE DEĞİL...
Suriye’de; aç bırakılarak, boğazları yarıya kadar kesilip günlerce çırpınarak can verenlerin yanı sıra yakılarak ve gaz odalarında katledilen binlerce insan olduğu hâlâ gelen haberler arasında…
Bu acımasız vahşetin sorumlusu sadece o suçu işleyen caniler değildir. Bu vahşeti engellemeye gücü varken bunu yapmayan; BM-GK, AB ve bunlar adına hareket eden Uluslararası Toplum bu mezalimin suç ortaklarıdır.
“TÜRK HÜKÜMETİNİN SURİYE POLİTİKASI YANLIŞ” DİYENLER UTANIYOR MU?
Suriye diktatörüne; “Suriye’nin Miloşeviç’i olma, kendi halkını katletme ve kendi ülkeni yakıp yıkma” uyarısında bulunan Başbakan Erdoğan’ın Suriye halkını sahiplenen politikalarını Suriye halkı ve dünya insanlığı tarafından şan ve şerefle anılacak…
Çünkü Tayyip Erdoğan; zalim diktatörden değil, Suriye halkından yana tavır almış, Suriye halkının hak arayışına destek vermiş ve ülkemizin kapılarını Suriyeli kardeşlerimize açmıştır. Onlara aş vermiş; sahip çıkmış ve Uluslararası Toplum nezdinde siyasi desteğini en üst düzeyde vermiştir.
Dün onu eleştirenler bugün dünyayı sarsan o insanlık dışı işkence ve öldürme fotoğraflarını görünce hâlâ Başbakan Erdoğan’a “senin Suriye politikan yanlıştır” demeye devam mı edecek yoksa hatalarını anlayıp ar mı edecekler.
Ya da özür dileyip, “sen haklıymışsın USTA” diyecekler mi? Zerre kadar ahlaki bir değer taşıyorlarsa bu özrü dilerler çünkü tarih Başbakan Erdoğan’ı haklı göstermiştir.
Suriye’de kelimenin tam anlamıyla bir vahşet sürmektedir. Bu vahşete rağmen Suriye halkı yerine katil Esad ile resim çektirip, destek verenler, katliamlara seyirci olanlar hem Suriye halkı tarafından hem de vicdanı hür insanlar tarafından hem lanetlenecek hem de “Suriye halkının katilleri ve işbirlikçileri” olarak tarih sayfalarında yer alacaklardır.
SURİYE’NİN MİLOŞEVİÇ’İ ESAD DİKTATÖRÜNE LAHEY YOLU GÖRÜNDÜ
Birleşmiş Milletler, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın da içinde olduğu birçok Suriyeli üst düzey yetkilinin savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediğine dair delillere ulaştıklarını açıkladı.
BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu’nun raporlarında güçlü kanıtlar var.
Suriye’de savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlendiği açık bir şekilde yer almaktadır. Raporda; “Kanıtlar, sorumluluğun devlet başkanı da dahil hükümet yetkililerinde olduğunu gösteriyor” ibaresi yer almaktadır. Anayasal ve İnsani Haklar için Avrupa Merkezi (ECCHR) ve Public Interest Lawyers (PIL) adlı hukuk derneği raporlarında, “Beşşar Esad savaş suçu işlemiş bir sanıktır. Tutuklanıp Lahey’e teslim edilmeli” notu düşülmüş.
Çünkü Suriye’de tüm iç hukuk yolları tükenmiştir. Suriye’de bir savaş suçu işlenmektedir ve bu nedenle beynelmilel hukuka göre BM –GK ile Roma Statüsü uyarınca Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin alanına girmektedir. BM-GK Savaş Suçluları Mahkemesi bu bilgi ve belgelere göre derhâl harekete geçmelidir.
Aksi halde bundan sonra yaşanacak suçlardan aynı derecede harekete geçmedikleri için suçlu olacaklardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.