Yener Dönmez

Yener Dönmez

Kantom tezgâhı

Kantom tezgâhı

Suriye sınırındaki Türkmenlerin EL-Kaide&IŞİD ve PYD’li teröristler tarafından kıskaca alınmasına ilişkin yazımın yayınlandığı gün (Perşembe) ilginç gelişmeler oldu. Aynı gün saat 16.30 sularında Türk Silahlı Kuvvetleri söz konusu terör unsurlarına karşı çok başarılı bir operasyon gerçekleştirdi.

Zaten Çobanbey mevkiinde bulunan Türkmenler EL-Kaide&IŞİD& El-Nusra&PYD kuşatması altındaydı.

Askeri kaynakların verdiği bilgiye göre kuşatmadan kurtulup Türkiye’ye geçmek isteyen binlerce Türkmen’in yolu El-Kaide ile bağlantılı IŞİD’li teröristlerce kesiliyor.

Silahsız insanlara saldıran IŞİD konvoyu bununla da yetinmeyip Çobanbey Hudut Karakolumuza da ateş açıyor.

Bu saldırıya Mehmetçik anında karşılık veriyor ve terör konvoyu kısa süre içerisinde tank ve ağır silahlarla imha ediliyor.

Bu şekilde son günlerde sürekli Türkiye’den yardım isteyen ve “Bizi saldırılardan koruyun” şeklinde haberler gönderen Türkmenler de kurtarılmış oluyor.

Tabi bu geçici bir çözüm. Tehlike atlatılmış değil.

Sınıra baktığınız zaman Türkmen nüfusu Kürt nüfusunun neredeyse iki misli.

Fakat bu nüfus tıpkı Bosna’da olduğu gibi sistematik biçimde yok edilmek isteniyor.

Hedefleri bu bölgedeki Türkmenleri korumak üzere kurulan Fatih Sultan Mehmet Tugayı’nı yok ettikten sonra katliamları daha rahat yapabilmek. 

Bölgenin egemen güçleri bunu çok iyi biliyor.

Nihai plan ise: Suriye’de PKK uzantısı PYD’ye bir Kürt devleti, El-Kaide&IŞİD bağlantılı bir terör devleti, bir de Esed yönetiminde Nusayri devleti kurdurtmak.

Sünni Müslümanları ise bu üç parçalı çirkef cendere içerisinde sindirmek. 

Batı kafası, bu planları yapmakta oldukça mahir.

Bosna Hersek’in durumunu düşünelim bir.

Şimdi aynı durumun Suriye’de oluşması için adım adım ilerliyorlar.

Bağımsız Sırbistan ve Hırvatistan’ın dışında, 3 milyon 800 binlik Bosna Hersek sınırları içerisinde Hırvat, Sırp ve Boşnaklardan oluşan bir dizine Kantom ile onun Başbakanları var.

Şimdi aynı durumu Suriye’ye klonlama çalışmaları yapılıyor.

21 Ocak’ta Cizire, 27 Ocak’ta Kobani’den sonra 29 Ocak’ta da dev Öcalan posterleri altında, yeminler eşliğinde sözde Afrin kantonunda da özerklik ilan edildi.

İngilizler’in Hindistan’ı işgal etmesinden sonra Hindistan’ın bölünüp Pakistan’ın kurulması, ardından Pakistan’ın da bölünüp Bangladeş’in kurulması kendiliğinden gelişen doğal süreçler değil.

Bangladeş’te Abdülkadir Molla’nın idamının ardından şimdi de Cemaat-i İslami lideri 70 yaşındaki Rahman Nizami’nin de bulunduğu 14 kişiye daha idam cezası verildi.

Batı Müslüman kardeşler arasına bir taraftan fitne virüsüyle kan davası sokarken diğer taraftan da Bengal körfezindeki enerjiyi Batı’ya taşımanın hesabını yapıyor.

Ortadoğu’da da, Afrika’da da yaptıkları/yapmak istedikleri bundan başka bir şey değil.

Dünyanın her tarafında Müslüman kanı akıtılıyor.

Önceki gün görüştüğümüz Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak da bu bağlamda şu çarpıcı değerlendirmeyi yapıyor: “Dünya enerjisinin yüzde 75’i, yer altı ve yer üstü zenginlikler İslam coğrafyasında. Aynı zamanda yoksulluk, sefalet, kan ve zulüm de bu topraklarda. Bunun müsebbibi kim? Batı… Bu Batı’nın ne işi var Ortadoğu’da. Bizim birlik ve bütünlük içerisinde olmamızdan, özümüze dönmemizden başka çaremiz yok. Bundan dolayı Erbakan hocamız D-8’i kurmuştu. Bu yüzden en büyük kumpas Milli Görüş’e kurulmuştur.”

Meselenin bam teli burası aslında.

Birlik olamamak, başsız kalmak ve özümüzden kopmak.

Batı yaşam biçimi, Batı kültürü, Batı edebiyatı, Batılı kitapları, Batı kıyafet tarzı, Batı filmleri, Batı müziği, sekülerleşme, yozlaşma, kompleks vs. vs.

Gençlik bombardıman altında. Batı taklitçiliği son yüzyılda tavan yaptı.

Celladına aşık olmak gibi bir şey bu. Batılılar gibi yaşayıp, batılılar gibi düşünmeye başladık.

Batılılar da bizim kültürümüze, sanatımıza, medeniyetimize tek satır yer verip, bir çift söz ediyorlar mı acaba? Onlar bizim kaç kitabımızı okudular, kaç filmimizi izlediler, biz onların sinemasına ne kadar kaynak ayırdık bilen, sorgulayan var mı?

Bu gidişe bir dur demek gerekiyordu.

İşte bugün Başbakan Erdoğan, “Dinine, diline, geleneğine bağlı bir gençlik” dediği için, öze dönüş çağrısı yaptığı için Anglosakson-Yahudi ittifakının ve malum mihrakların hedefinde.

Bunun dışında her şey aldatmaca…

Gerçek olan ise; Hak ile Batıl’ın mücadelesi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Yener Dönmez Arşivi