Tunus’un başarısı, anayasasını aştı
Tunus, anayasasını, 12’ye karşı 200 oyla kabul etti. İttifaka varan bu başarı, İslam’a yönelik, Ortadoğu’dan Bangladeş’e kadar uzanan müslümanları ayrıştırma fitne taarruzuna, bu birlik cevap oldu. Meclis, Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Nahda başta olmak üzere bütün Tunus’lu kardeşlerimizi, küçük şeylere takılıp, muhalefet çıkarcılığına düşmeden, birlik ve kardeşlik içinde hareket etmelerinden dolayı, önce hakta birleşme şuurundan, ikinci olarak da, yeni anayasa başarılarından dolayı, tebrik ve teşekkürlerimi ifade etmekten bahtiyarlık duyuyorum. İleride gerekecek anayasa değişikliklerinde de, çıkarcılıktan uzak, aynı anlayış, birlik ve beraberlikle yola devam nasibini Allah’tan niyaz ediyorum.
İslam değerlerinin anayasada vurgulanması, toplumun, her moda ve güç peşinde, kuru bir yaprak gibi savrulmasına imkan bırakmayacak, en yüce ahlak, edep ve insanlık değerleriyle, toplumun devamlı korunacağı hayati bir imkandır.
Her insanın düşüncesinde fark vardır. Ama Müslüman istişareyle, Hakk’ta ittifak eder. Önemli olan budur. İslam ülkelerinde fitne kaynatmak için seferber olan dış ve iç merkezlere rağmen, 12’ye karşı 200 kişinin ittifakı, İslam’ın Hakk’ta birleştiren gücü, kardeşliği ve ahlaki sorumluluğunun ifadesidir. Fitnenin, İslam ülkelerine karşı dış desteği, ümitsizliğine rağmen devam edecektir. Çünkü sömürü dünyası, İslam ülkelerinin kalkınamaması, birleşememesi ve sahipsiz kalmasını, en önemli sömürü imkanı olarak görüyor. İçerdeki çıkarcılar da, onlara hizmetin, millete hizmetten karlı zannediyor. Allah’ın yardımıyla hesapları ters işliyor. Müslüman uyanıyor. Daha çok çalışmaya, daha güçlü birlik ve dayanışma meydana getirmeye çalışıyor. Hamd Allah’a.
Bu anayasada bir yanlış. Eski seçim sistemi, ekseriyet usulüydü. Bugün, nispi temsil. Üstelik, “düşük baraj” isteniyor. Şartlar değişince, siyasi yapının da değişmesi gerekir. Bu da anayasa değişikliğini zaruri kılabilir. Nispi temsil, düşük baraj, anayasaya girerse, değişiklik için, “2/3 nispeti”, ülkenin gelişip ilerlemesinde, aşılmaz engeller, kaoslar, istikrarsızlıklar doğurabilir.
Anayasada yer alan ve gelişimi imkansız kılan hükümler, hukuk mantığı ve yapısını sakatlar. Örnek: İnkilap kanunları anayasada değiştirilemiyor. İstisnasız herkes sokağa çıkarken şapka giyecek. Şimdi Türkiye’de 25 parti seçimlere giriyor. Ama baraj, “Yüzde on” olduğu için, bunların çoğu ilgiyi sıcak tutmak için giriyor. O zaman parti sayısı da yükselecek, oy gayreti de. Anayasa değişikliği, bu çıkarcılıkla imkansız. AK Parti fevkalade bir nasiple, büyük bir çoğunluk iktidarı olduğu halde çok zorlanıyor.
Anayasa değişimini imkansızlaştırmak, millet gelişimini dondurup, arada darbe iradesi yoksa, geçmiş iradeye teslim etmektir. Anayasa dondurulmaktan memnun parti, her zaman bulunur. Hizmet üretmek kaygısı olmayan parti, terleme yerine laf cambazlığı yapmayı tercih edecek, “Kanun böyle” deyip uyacaktır.
Hızla değişen dünyada, bir şirket dahi kurallarını dondurup putlaştıramaz. Her kafadan bir ses çıkarak çok başlı, teslis akidesiylede yönetilemezken, milletin kaderini donmuş kurallara ve çok başlılığa mahkum etmek ciddi felaket olur. Batı’da, teslis akidesi var gibi görünürse de, o seraptır. Ülkeyi hükümet yönetir. Yapılacak iş, milletçe bütünlüğümüzü korumak, küçük çıkar, öfke ve hasetle istikrarı tahrip etmemektir.
Dünün galip devletleri, yeni sömürge metotları keşfediyorlar. Göz diktikleri ülkelerde, bir ağacın yer değiştirmesini dahi, fitne sebebi yapıyorlar. Çıkar guruplarını, destekleriyle, nükleer enerjiden, köprü yapımına kadar, ülke kalkınmasını engellemek üzere seferber edebiliyorlar. Kötülüğü önlemekle hepimiz sorumluyuz!
Siyaset, bir hizmet yarışıdır. Ama yaşanan demokratik ülkelerde muhalefet, “iktidarın ak dediğine kara deme” marifetine dönüştü. Hatta bazı partiler, Esat vahşetine yandaşlıktan, iç politikada, iktidara karşı güç bulacağı umudunda. Ne ibret!
Osmanlı’nın dağılması ve Hilafetin kaybıyla, İslam dünyası çok şey kaybetti. İslam, “Vahdet!” diyor. Müslüman vahdetinin kaybı, ışığın kaybıdır. Galip devletler, zaferle yetinmedi, yetinmiyor. Sömürgeci, çıkarından başka değer görmüyor, tanımıyor. Çıkarını da, ülkelerin toparlanıp, kalkınmasına imkan bırakmamakta buluyor. Engel oluyor. Ahlaki bünyeyi tahrip ediyor. Göz diktiği ülkede, fitne, terör ve darbe üretiyor.
Bir oylama ile, iki önemli başarı kazanan Tunus’lu kardeşlerimi tekrar tebrik ediyorum. İslam dünyasının bütünüyle vahdete ermesini; üstün ahlaki değerleri, gayret ve fedakarlıklarıyla, dünyamıza yeni saadet dönemi yaşatmaları nasibi vermesini, Allah’tan niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.