Büyükerşen iftirayı basıp dağıtmış
Medyasız darbe olur mu?
Bu soruya verilecek cevap çok net: Bizim ülkemizde hiçbir darbe medyasız olmamıştır.
27 Mayıs 1960’taki kanlı darbe de, 71’deki muhtıra da, 12 Eylül 80 darbesi de, Erbakan’ın iktidardan indirildiği 28 Şubat darbesi de, Erdoğan hükümetine karşı verilen e-muhtıra da medya desteğiyle gerçekleştirilmiştir.
İsterseniz geçmişe giderek bu meseleyi biraz açalım...
Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın şehit edildiği ilk kanlı darbeyi, 54 yıl öncesini tekrar hatırlayalım…
Önceki gün Başbakan Erdoğan, Kütahya ve Uşak mitinglerinde tarihi bir belge açıkladı. Belgeyle ilgili dün şok bilgilere ulaştık.
Uzatmadan paylaşalım:
Belge bir tebliğ şeklinde Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı tarafından hazırlanıyor.
Tek sayfa şeklinde hazırlanan tebliğde şu ifadelere yer veriliyor: “Ankara’da bütün hükümet erkânı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar. Sabık Başbakan Adnan Menderes ve sabık Reisicumhur Celal Bayar, askeri kumandanlık tarafından tevkif edilmiştir. Eskişehir’de matbaası olan herkes bu havadisi basıp yayınlamalıdır. Dikkat Dikkat Dikkat! Vatanseverliğinize hitap ediyoruz. DP İl, İlçe ve Bucak başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetler gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim.”
Sözde tebliğin altındaki imza ise Eskişehir Örfi İdare Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe’ye ait. Fakat söz konusu belgenin basım, dağıtım ve yaygınlaştırma işinde öyle ilginçlikler yaşanıyor ki; önce insanın inanası gelmiyor.
Ama bizatihi bu işi gerçekleştiren kişi kendisi ifşa ediyorsa bize de bunu paylaşmaktan başka yol kalmıyor.
Peki kim bu isim?
Dönemin Sakarya Gazetesi’nin yazı işleri müdürü Yılmaz Büyükerşen.
Başbakan’ın açıkladığı tarihi belgedeki “İftiralarla dolu kara propagandayı” Menderes ve dava arkadaşlarını itibarsızlaştırmak adına bizzat matbaada basan ve dağıtımını sağlayan kişi Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’den başkası değil.
Tarihe kara bir leke olarak geçen bu eylemini de, “Zamanı Durduran Saat” isimli kitabında ballandıra ballandıra anlatıyor.
Kitabının 148. sayfasında böyle bir eylemi nasıl gerçekleştirdiğini şu şekilde itiraf ediyor: “Hava iyice aydınlanmıştı. Saat dokuza doğru, pencerenin önünde otururken, bir askeri cipin bizim evin önünde durduğunu gördüm. Bir astsubay indi içinden, sağa sola bakınırken babama doğru, ‘Yılmaz Büyükerşen’in evi burası mı?’ diye sordu. ‘Evet burası’ dedim. Hemen giyinip aşağı inerken annem ve babam endişeli gözlerle bana bakıyorlardı... Cip, Merkez Komutanlığı’nın bahçesine girerken yakinen tanıdığımız ve Güzeliş Kitabevi’ndeki kulisin müdavimlerinden, Merkez Komutanı Havacı Albay Muammer Atayurt, beni sevinçle kucakladıktan sonra, ‘Cipe tekrar bin ve matbaa mürettipleri ile makinistleri, git evlerinden al getir ve matbaanızın mühürlerini kopararak içeri girin ben size acele basacağınız bir şey getireceğim, o şeyin dağıtımını da sizin Türk Devrim Ocağı üyeleri yapacak. Onu da hemen örgütle’ dedi. Ben ‘herhalde gazete basacağız’ diyordum. Bir saat sonra herkes matbaadaydı. Gazete patronu Abdurrahman Ünügür, Güngör Onal, gazeteci Canan Barlas’ın babası Hasan Pertev Paker üst kattaki kitabevinde toplanmışlardı...”
Evet CHP’nin milli iradeye müdahalesini ve darbelerdeki rolünü gözler önüne sermesi bakımından küçük bir kesit...
O gün Büyükerşen basıp dağıtıyordu.
Bugün Kılıçdaroğlu CHP grubunda dinletiyor. Anlayacağınız CHP tarafında değişen hiçbir şey yok.
İlke, doğruluk, dürüstlük, demokrasi dışında her şey var.
CHP bu... Böyle gelmiş böyle gider...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.