Mut’a bombası kime patlar?
Aylardır cemaatin oyları kime vereceği tartışılıyor.
En son bu satırları yazdığım sıralarda Habervaktim’e düşen habere göre Todays Zaman yazarlarından biri her ilin Ak Parti dışındaki en güçlü adayının partisine bakılmaksızın destekleneceğini yazmış.
Bu ve benzeri çağrıların gerek cemaatin çekirdek kadrosu dışında kalan kesimlerinde ve gerekse cemaat karşıtları arasında ne kadar karşılık bulacağını 31 Mart sabahı hep birlikte göreceğiz. Ama en büyük şoku da sanırım cemaatin kalemşörleri yaşayacak.
Gezi eylemcileri meselenin üç beş ağaç olmadığını anlamış ve açıkça ilan etmişlerdi ancak cemaat nedense hala 17 Aralık sürecinin yolsuzluklara karşı başladığında ısrarcı. Hala inatla 17 Aralık’ın bir yolsuzluk operasyonu olduğunu anlat(yuttur)maya çalışıyorlar. Onlar havuz medyası diyor ya hadi biz de cemaat medyası diyelim, haberciliği bir yana bırakmış tüm sayfalarında çarşaf çarşaf yolsuzluktan, kasetten, paradan, ses kayıtlarının gerçek ve doğru olduğundan bahsediyor. Sıkışınca da “Biz hiçbir şey yapmıyoruz. Eğer varsa böyle bir yapı ortaya çıkarıp yargılayın!” deyip masumu oynuyor.
Cemaat medyasının sürekli gevelediği bir başka argüman da dün cemaat hakkında şöyle şöyle güzel laflar eden Erdoğan’ın bugün birden değişerek cemaate ve hocaya düşman olduğu tezi üzerinde yoğunlaşıyor. Merak ediyorum, müflis tüccar gibi eski defterleri karıştıran ve evcilik oynayan çocuk misali her haberinde “Al misketlerini, ver misketlerimi” duygusallığına sığınan cemaat medyası acaba geçmiş 12 yıldaki sayılarına hiç mi bakmaz?
Yahu arkadaş, bunu anlamak bu kadar mı zor? Sizin gazete ve televizyonlarınızda da daha düne kadar hükümet aleyhinde tek bir haber yoktu. Şimdi tüm sayfa ve bültenleriniz “Battı, batıyor, gitti, gidiyor” haberleri ile dolu, en olumlu haberler amuda kalkarak yer bulabiliyor sayfalarınızda. Bilesiniz ki bu tavır, aynı zamanda izleyici ve okuyucularınızı nasıl gördüğünüzü de ortaya koyuyor.
Cemaat medyasının anlı şanlı yazarları hangi gezegende yaşıyor bilmiyorum ama millet savaşın ne savaşı olduğunu gayet iyi biliyor ve cemaat, işte tam da bu nedenle kaybedecek.
Cemaat AK Parti’den desteğini çekmedi
Haftasonu Zaman gazetesini uzun uzadıya okudum ve sanılanın aksine cemaatin AK Parti’yi hiçbir zaman desteklemediği kanaatine vardım. Elbette başından itibaren oylarını AK Parti’ye verdiler ve referandum sürecinde kapı kapı dolaşıp oy istediler ancak tüm bunları Müslümanlar iktidar olsun diye değil, kurmaya çalıştıkları yapının varlığını sürdürebilmesi adına yaptılar. Bu arada Ak Parti’ye ve daha geniş anlamıyla “İslamcı” lara da tahammül ettiler. Az önce oy verme bahsinde alıntıladığım cemaat yazarının attığı “Siyasal İslam’a oy yok!” twiti de bunun bir itirafı. 17 Aralık’ın ilk günlerinde herkesin en çok üzüldüğü kısım olan Müslümanlar arasındaki birliğin kaybolduğu fikri de tamamen yersizmiş meğer. Çünkü o birlik zaten hiç olmamış. Onun için “Cemaat Ak Parti’den desteğini çekti!” demek anlamsız.
31 Mart sabahı en büyük şoku cemaatin kalemşörleri yaşayacak, sözüme bıyıkaltından gülüp de “görürüz!” diyenlerin olduğunu biliyorum. Çünkü aylardır birçok kasetin sırada olduğu anlatılıyor kulaktan kulağa. Evet evet, yeni ve daha etkili olması beklenen kasetlerin yayınlanma ihtimalini bile bile söylüyorum bunu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek paralel yapının elinde üç koz kaldığını söylemiş. Gökçek bu üç kozu Yazıcıoğlu kaseti, Ukrayna’daki gibi halkı sokaklara dökme çabası ve son olarak da sandıkların kaçırılması olarak açıklamış.
Diğerlerini bilmiyorum ama alttan alta seslendirilen dedikodu, paralel yapının Yazıcıoğlu cinayetini de Erdoğan’ın üzerine yıkma teşebbüsünde bulunacağını gösteriyor.
Diğer bir söylenti de bazı bakanların da yer aldığı önemli isimlere ait seks kasetlerinin hazır olduğu ve seçime az bir süre kala yayınlanacağını fısıldıyor.
Cemaat, uzun zamandır bunu alttan alta dillendiriyor. Haftasonu cemaat tarafından düzenlenen bir sempozyum bu konuda bir hazırlık olduğunu da ortaya koyuyor. İstanbul’da Ailenin Korunması ve Mut’a Fitnesi başlıklı uluslar arası bir sempozyum düzenleyen cemaat, mut’anın ülkemizde gizlice yaygınlaştırıldığını öne sürüyor. Bir yandan kasetleri yayına hazırlayan yapı, diğer taraftan da etkisini artırmak için bombaya tüp bağlayan bombacılar gibi kasetlerin etkisini artırmak için kamuoyunu hazırlıyor anlaşılan.
Seks, şantaj ve montaj kasetlerle bir yerlere varabileceğine inanan yapı, bu tür eylemlerle ancak kendisini bitireceğini görecek. Berat Özipek güzel söylemiş:
“Hani seçimlerden hemen önceye saklandığı söylenen kaset, 'turpun büyüğü' var ya, işte onu da patlatsanız yine olmayacak. Değil başbakanın ses kasetini, altın dolu küpleri bahçeye gömerken çekilen görüntülerini servis etseniz faydası yok.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.