AK Parti Genel Merkezi’nde Cumhurbaşkanlığı adaylık istişareleri sürüyor.

Önceki gün AK Parti Grubu Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile 3 dönem kuralını masaya yatırmak üzere toplanmıştı.

Başbakan Erdoğan başkanlığında gerçekleşen toplantının anket ve istişare sonuçlarını bir önceki yazımızda yansıttık.

Dün bu sefer aynı toplantı AK Parti İl Başkanları ile yapıldı.

Yine anketler dağıtıldı, il başkanlarının Cumhurbaşkanı adayı olarak kimi görmek istedikleri ile 3 dönem kuralının değişip değişmemesi yönündeki tercihleri tespit edildi.

Ardından seçim sonuçları değerlendirildi. İl başkanları dinlendi, görüşleri alındı.

Ancak il başkanları ile milletvekillerinin tercihlerinin paralellik arz etmediği görüldü.

Belirtmek gerekir ki; milletvekilleri ile il başkanlarının tercihleri arasında açık ara fark yok ama aynı demek de doğru değil.

Bu da şundan kaynaklanıyor.

Bütün il başkanları Erdoğan’ın Köşk’ü ziyadesiyle hak ettiğini düşünüyor. Fakat aynı zamanda Erdoğan’la daha yakın çalışma arzusu daha ağır basıyor.

Genel Merkez’den aldığım ilk bilgilere göre, il başkanlarının çok önemli bir kısmı üç dönem kuralının kaldırılmasından yana tercih kullandı.

Cumhurbaşkanlığı adaylığında da “duygusal şerh”le birlikte Erdoğan ismi ön plana çıktı.

Bu öyle bir durum ki; il başkanları açısından karar vermek gerçekten oldukça güç.

Onun için AK Parti İl Başkanları Ankara’da hayatlarının en önemli duygu ve mantık kargaşasını dün yaşadılar desek abartı olmaz.

Çünkü hem Erdoğan’ı Çankaya’ya en layık isim olarak görüyorlar hem de en azından bir dönem daha Başbakan ve Genel Başkan olarak Erdoğan’la çalışmak istiyorlar.

Böyle bir durumda tercih yapmak kolay olmasa gerek.

Toplantı öncesi Anadolu’dan Ankara’ya gelen bazı il başkanlarına görüşlerini sordum.

Görüştüğüm il başkanlarından, “Erdoğan ne pahasına olursa olsun Köşk’e çıkmalı” diyen de var.

Erdoğan gibi çok güçlü, tecrübeli ve karizmatik bir siyasi figürün icranın başında bir dönem daha devam etmesinin önemine vurgu yapan da...

Bu yönde görüş belirtenler partilerinin geleceği, yarım kalan bazı projeler, belirlenen kritik hedefler, istikrar ile 2023 vizyonunun sekteye uğrayabileceği endişesini taşıyor.

Bu isimler partileri kadar kendilerini de düşünüyor elbette.

Eğer il başkanlarının aday olmaması gibi bir prensip kararı alınmaz ise Erdoğan liderliğindeki AK Parti’de yapılacak ilk genel seçimlerde kendilerini potansiyel milletvekili adayı olarak görüyorlar.

Tabii Erdoğan’ın istişaresi milletvekilleri ve il başkanlarıyla sınırlı kalmayacak.

Önümüzdeki hafta perşembe ve cuma günleri Genel Merkez’de delegeler de toplanacak.

Onların da görüşleri alınacak. 

Ardından STK’larla, kanaat önderleriyle görüşülecek ve görüşmeler ışığında nihai istişare Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapılacak.

Ancak dün Kütahya’da Medvedev-Putin formülünü demokrasiye yakışan uygulama olarak görmediğini açıklayan Gül’ün, “Bugünkü şartlar çerçevesinde gelecekle ilgili siyasi bir planım yok” şeklindeki ifadeleri adaylıkta yeni bir boyut olarak algılanmış ve sürecin çok da kolay olmayacağını göstermiştir.

Fakat bu sürecin krize dönüşeceğinin bir işareti değildir.

Belli bir olgunluk ve görüşme trafiğinin ardından AK Parti’nin Cumhurbaşkanı Adayı en geç 15 Mayıs’a kadar belirlenmiş olacaktır.

Daha sonra muhalefet partilerinin adaylarının kimler olacağı ve seçimlerde ikinci turlara kalınması halinde olası ittifaklar konuşulacaktır.

Ayrıca eğer AK Parti’nin adayı Erdoğan olursa Başbakanlık görevini, AK Parti Genel Başkanlığı’nı kimin ya da kimlerin yürüteceği tartışılacaktır.

Yani son derece önemli seçimlerin yapılacağı önümüzdeki bir yılda bol bol siyaset konuşulacaktır.

Diğer taraftan önceki gün CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “kurultay sinyali” olarak addedilen ifadeleri var ki; sormayın gitsin…

Anlaşılan bu saatten sonra CHP’de Cumhurbaşkanlığı değil genel başkanlık yarışı yaşanacak.

Baykal’ın beyanları CHP’de suların ısındığının ilk işaretidir…

Belki de en çok meşgul olacağımız konular arasında CHP’deki liderlik kavgaları olacaktır.

Çünkü bir başka oluyor CHP kurultayları…