Hasan Aksay

Hasan Aksay

Taksim, terör ve sorumluluklarımız

Taksim, terör ve sorumluluklarımız

Yüksek bina ve sitelerin olmadığı, bahçeli evler zamanında, şehirde canlılık ve ticari hareket sağlamak için ana yolları, bir noktada toplamış, küçük bir alan doğmuş. Ankara’da Ulus; İstanbul’da Taksim gibi. Gökdelen ve siteler çağında izdihamı önlemeyeçevre yollar da yetmedi. Metro zaruret oldu. Hâlâ eski yol kavşaklarını tıkayıp, kutlama yapma inadı, millete zulümdür. Toplantılar için devlet, meydanlar yapmış. Trafik çilesinden bunalmış halkın, merkezi yol kavşaklarında mitinge kalkışmak akla, mantığa, devlete, millete karşı bir yanlıştır. İnatla, dayatmayla bayram mı olur? Terör, bayram kılıfına sığmaz.

İnatla, dayatmayla Taksim demenin, avantajı yok mu? Var: 1) Taksim’in tabii kalabalığı, kendine fazla. Onun için yollar, tünelle alta alınıyor. 2) Toplantıyla, tıkanan yollarda mahsur kalanlar, turistler ayrı bir kalabalık. 3) Nizama inat yapılan işi, çıkarını düzen dışı imtiyazlarda arayan yandaş gruplar kaşıyor. 4) Terör grupları fırsat biliyor. 5) Bu şartlar, geniş güvenlik gücü kalabalığı doğuruyor.

Demek oluyor ki, büyük bir meydanda fiyasko görüntüsü verecek, meydana dahi çıkamayacak bir hareket, Taksim avantajlarıyla kalabalık görüntüsü kazanabilir. Ancak, CHP’yi de peşin tasdikçi almalarına rağmen, hâlâ normal bir meydana çıkma cesareti bulamıyorlarsa, kendilerini dahi aldatamaz olmuş, ümitlerini hepten kaybetmişlerdir.

Zihnen Taksim imkanları bağımlı kalmak, sadece kalabalığı esas almak, söyleyeceği şeye, kendinin de inanmadığını gösteren bir tükenmişliktir. Büyük devletler kurduran iman ve ahlakıyla, tarih tecrübe ve ferasetiyle hadiseleri takip eden milletimiz, her şeyi görmekteddir. Zaten 21. asrın hızlı akışının sunduğu ibretler, bütün milletleri uyarmaktadır.

 Evinde, ülkende kavgayla kahramanlık olmaz. Kötülükle elde edilen şöhret yolu kirli ve kısadır. Sahibi ölmeden, şöhreti ölür. Beşşar Esat da, Sisi de zalim şahsiyetlerini, Hitler, Musolini, Saddam, Mübarek gibi ölümü beklerken kaybedeceklerdir. Allah, seri-ül hesaptır. Ucuz kazanılan imkanın, en pisi ve tehlikelisi sahte şöhrettir. Hemen lanete dönüşür. Zalim, Firavun olsa, yani, gücünü heykelleri ve anıt mezarıyla ebedileştirdiğini zannedecek zamana erse, sonu hüsrandadır. Tarihin çöplüğüne atılır. Gönüller tahtında yeri yoktur. Dünyada da, ukbadada gönül, iman, ihlas ve iyilikle açılır ve imar edilir. Ailesine, devletine, milletine, insanlığa, Hakka sadakat, hıyanete karşı çıkmak gerekir.

Büyük devletler kurmak ve insanlığa asırlarca hizmet sunmak nasibine sahip milletimiz, bu evrensel hizmetlerine devam etmek azmindedir. Birlik ve devlet ne büyük nimettir. Devletsiz, ne adalet, ne kalkınma, ne hizmet, ne himmet olur. Şehitlik, yani, uğrunda hayat verilen değer, iman, ahlak ve insani değerlere yaşama iklimini doğuran devlet nizamıdır. Onun için, “Allah, devlete, millete zevalvermesin”deriz. Osmanlı devlet gücü nimetini kaybeden toplumların, hemen yanımızdaki Filistin, Suriye ve Mısır’ın bugün hali, devlet nimetinin izzet ve imkanını gösteren ibretlerdir.

Müslümanlar olarak, bütün insanlıkla, Hz. Adem’den soydaşız. Yani, 8 milyar insana, inançla kökten bağlıyız. Kimseyi aşağı görmemek, istihza etmemek ve iyilikle sorumluyuz. Dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden İslam ümmetindeniz ve dört asır Hilafet makamında nasip almışız. Fetret devri bitsin isteriz. Türk dili konuşan 200 milyonluk soy ağacımız var. Biliyor ve inanıyoruz ki, sorumluluğumuzu ne kadar yüklenirsek, o kadar insanızdır. İki cihanda da o kadar yerimiz olur. Onun için, Taksim gibi bahanelerle oyalanmaya milletçe, devletçe sabrımız kalmamıştır.

Allah’a hamd olsun bir süreden beri, bir taraftan, kendi kalkınmamızı başlatmış, diğer taraftan STK’larımızla, zekat ve yardımlarla, devletimiz, hükümetimiz, TİKA gibi kuruluşlarımız ve Allah’ın bahşettiği bereketlerle, dünya mazlumlarına, fiilen ve fikren yardımcı olmak için gayret ediyor ve her geçen gün bu yolda güçleniyoruz. Felaket bölgelerine ilk yetişen olma nimetiyle nimetlendiriliyoruz. Bu gayretleri artırabilmek için, Taksim ile oyalanmamak zorundayız. Türkiye’nin, hasbi nefesiyle ısınmayı bekleyen mazlumlar var. Lütfen kimse, devletimizi, milletimizi, terörle, Taksim kutsalı gibi batıl inanç ve fantazilerle oyalayıp, zaman ve imkan kaybettirmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hasan Aksay Arşivi