İmralı-Güneydoğu-Kandil hattında 48 saat?
“Öcalan’a Özgürlük Nöbeti 97’inci haftasında, BDP: Yasaklara karşı 1 Mayıs’ta Taksim’deyiz, Avrupa’da Demokratik Kürt Toplum Merkezi kongreleri sürüyor, Cizre’de yol kapatan gençler kimlik kontrolü yaptı, Dersim’de polis karakoluna molotof atıldı, Eşbaşkanlar Lice’de halkın taleplerini dinledi, Beytüşşebap’ta iki iş makinesi yakıldı, Paris’te bir bölgede daha Demokratik Toplum Merkezi ilanı, HPG: Şemdinli’de askerler ağır silahlarla saldırı düzenledi, Lice’de karakol gerginliği sürüyor, Lice’ye askeri birlikler sevk ediliyor, Amed-Bingöl karayolu ulaşıma kapatıldı, Öcalan: Özerklik ve Demokratik Sivil Toplum Yasası gerekiyor, Lice’de karakola karşı nöbette olan kitleye asker ateş açtı, Liceliler karakol inşaatı durana kadar uzman çavuşu bırakmayacak, Lice’de 2 uzman çavuş alıkonuldu...”
Bu sözde haber başlıkları PKK’ya yakın bir internet sitesinden...
Bunlar tek bir haber sitesinin 24 saat içinde kullandığı haberlerden sadece bir kısmı...
Peki neden sıraladım bu başlıkları?
Hemen söyleyeyim:
Terör örgütünün taktik ve stratejisini ortaya koymak için.
Son dönemde tabanlarını zinde ve diri tutmak adına onlarca haber sitesinden her gün buna benzer psikolojik manipülasyon kokan yüzlerce haber servisi yapılıyor.
Fakat burada son 48 saatin özel bir anlamı var.
Şöyle ki;
Cumartesi günü BDP&HDP heyetiyle görüşen terörist başı Öcalan’ın hükümetten iki konuda yasal düzenleme isteğini bizzat BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken şöyle açıklıyor: “Bunlardan bir tanesi Yerel Yönetimler Özerklik Yasası, diğeri de Demokratik Sivil Toplum Yasası”
Bu isteklerin yerine getirilmemesi halinde ise daha önce Kandil’deki terörist başlarının yaptığı tehditlerin benzerlerini bu sefer üstü kapalı olarak İmralı Canisi bizzat kendisi şöyle tekrarlıyor: “Dönem karakter değiştiriyor. Her an derinlikli çözüm imkanları da çatışma olasılıkları da devrededir. Özellikle hükümetin atacağı adımlar çatışma olasılığını ortadan kaldıracağı gibi çözümü de yeni formatta derinleştirerek geliştirebilir.”
Öcalan’ın tehdit ve taktiği bu kritik cümlede gizli.
Zaten BDP&HDP heyeti İmralı’dan ayrıldıktan birkaç saat sonra terör örgütü Öcalan’ın taktiklerini bir bir uygulamaya başlıyor.
Lice’de 25 çocuk kaçırılıyor, Tunceli’de karakola Molotoflu saldırı gerçekleştiriliyor, Beytüşşebap’ta iş makineleri yakılıyor, PKK yol kesip kimlik kontrolü yapıyor, Diyarbakır-Bingöl karayolu saatlerce ulaşıma kapatılıyor, iki uzman çavuş kaçırılıyor, yolu açmaya çalışan Jandarma birliklerine atılan çivilerle destekli bombalarla 9 askerimiz yaralanıyor.
Yine bu 48 saat içerisinde BDP’nin yerel yönetimlerinden sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Demir Çelik’in bölücü açıklamaları, “Özerkliğin yol haritası çıktı” şeklinde gönüllü PKK PR’cısı Taraf’ın manşetine taşınıyor.
Haberde, ilk defa “ayrı bayrak”tan ve “özerklik için referandum”dan da söz ediliyor.
Taraf, Demir Çelik’in bölücü açıklamalarını şöyle takdim ediyor: “BDP’li Demir Çelik, çözüm sürecinde Kürtlerin dile getirdiği özerkliği adım adım anlattı. Özerk ve özgür Kürdistan’da anadilde eğitim de var, ayrı polis, bayrak ve parlamento da...”
Bütün bunlar yan yana konulduğu vakit bölücü terör örgütü, medyası ve BDP&HDP’nin ne yapmak istediği ve Öcalan’ın rolü iyot gibi ortaya çıkıyor.
“Varsın çıksın, varsın olsun. İstediklerini verip vermemek bizim elimizde.” diyemeyiz...
Çünkü bölücü terör örgütü ince bir stratejiyle hedefine doğru adım adım ilerliyor, hain emellerinde mesafe kat ediyor.
Bu strateji içerisinde “barış, birlik ve bütünlüğün” “B”si bile yok.
Tehlike büyük, durum ciddi...
Sınırlarımız içerisindeki iki vilayetimiz arasındaki karayolu devlet birimleri dışında başka bir kuvvet yani terör örgütü tarafından saatlerce ulaşıma kapatılıyor ve iki askerimiz kaçırılıyorsa...
Orada başımızı iki elimiz arasına alıp, durup bir dakika düşünmemiz gerekiyor.
Yazımı tamamladığım esnada kaçırılan 25 çocuk ile iki askerimizden henüz hiçbir haber yoktu. Ama BDP ile HDP Öcalan’ın direktifleri doğrultusunda tek çatı altında birleşmişti.
Demirtaş PKK ağzıyla bütün devletlerin doğal hakkı olan karakol yapımını sorgulayıp, “Bu karakollar müze olsun diye mi yapılıyor?” cüretkarlığını sergilemişti.
Lice ve Beytüşşebap’ta ise şiddeti tırmandırmışlardı.
Yarın çok geç olmadan anladıkları dilden müdahale şart...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.