Soma’yı baştan sona bütün hücrelerine kadar yaşayan Enerji Bakanı Taner Yıldız, faciayı tek cümlede özetledi önceki gün Meclis’te.

Soma’da bir doğal afet yaşanmadığını, kesinlikle bir kusurun olduğunu ve bu kusurda herkesin payının bulunduğunu söyledi Bakan Yıldız.

Kazaysa da, kasıtsa da, ihmalse de, sabotajsa da sonuç itibariyle meselenin bütününe baktığımızda gerçekten hepimizin kusuru var.

Millet olarak suçu başkasına yüklemede, hedef saptırmada ve felaket tellallığında çok başarılıyız. Lakin aynı beceriyi, aynı oranda sorumluluk, sorgulama ve önlem almada sergileyemiyoruz.

Yıllar yılı bu durum böyle. Ama “böyle gelmiş böyle gider” diyemeyiz.

Sorumluluk konumunda bulunanlara daha çok hesap sorduğumuzda, tüm faktörleri bütün yönleriyle daha ayrıntılı biçimde irdelediğimizde, daha doğru sonuçlara ulaşabiliriz.

Mesela eğer sabotajsa sorgulamalıyız bunu.

“Neden sabotaja bu kadar çok açık bir ülkeyiz?” diye.

“Neden bazı sabotajların üzeri kaza diye örtülebiliyor, neden bazı kazalar sabotaj gibi gösterilebiliyor ve neden biz bunu tespit edemiyoruz?” diye sorgulamalıyız…

Ama genel karakterimiz olayları sıcağı sıcağına büyük bir heyecanla abartıp, gereğinden fazla anlamlar yükleyip, olduğundan farklı gösterip daha sonra unutup gitmek.

Bu normal değil.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Kıbrıs’a gelip “birleşme” konusunu taraflarla görüşüyor.

Lyndon Johnson’ın 1962’deki Kıbrıs ziyaretinden beri ilk kez bir ABD Başkan Yardımcısı Kıbrıs’a gelmiş oluyor.

Masada İsrail ile Rum tarafının ortaklaşa çıkardığı enerji var.

ABD, bizim burnumuzun dibindeki enerjiyi okyanus ötesine taşımanın planını yapıyor.

Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani de İngiltere’de…

O da referandumla Irak’tan ayrılıp, bağımsız Kürdistan kurma yetkisinin nihai olarak Londra-Washington hattından geçtiğini düşünüyor.

Yani Irak’ın haritası yeniden İngilizlerin masasının üzerinde…

Ortadoğu’da cetvelle yüz yıl önce sınır çizen İngilizler kendilerini hâlâ bölgenin 1 numaralı egemen gücü olarak görüyor.

Maalesef bölgede küçük devletlerin kukla diktatörleri de böyle bir algıya zemin hazırlamaya devam ediyor.

Bütün bu olup bitenler nedense ana akım medyanın gündeminde hiç yok.

Dün, Ortadoğu’daki oluşumları yakından takip eden ve geçtiğimiz hafta Irak’taki seçimlere gözlemci seçilen SDE Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin ile görüştük.

Stratejik açıdan bölgede en fazla ülkemizi ilgilendiren bu kadar kritik meselelere yeteri kadar ilgi gösterilmediğinden, tartışılmadığından, konuşulmadığından, yazılmadığından, görülmediğinden müşteki...

Haklı da.

Gezici marjinal grupların provokasyonlarına dikkat çektikten sonra içe kapanmaya, bütün meselelerin sadece iktidara gelme, iktidarda kalma ve iktidardan düşmeye indirgenmesine tepki gösteriyor Mehmet hoca...

Bölgenin genel durumunu değerlendirdikten sonra Irak’ın geldiği son durumu şöyle özetliyor:

“Bunu ABD’lilere de söyledim. ‘Ortada Irak diye bir devlet bırakmadılar.’ Bölgesel yönetimin bağımsızlığı ne zaman gerçekleşir bilmiyorum. Fakat zaten şuan Erbil, Bağdat’a bağlı değil. Ayrıca bölgesel yönetim bağımsızlığını ilan ettiğinde bölgedeki Türkmenlerin durumu ne olacak belli değil. Çünkü burada yaşayan Türkmenler, Barzani yönetimini tanımıyorlar. Pek çok şey muamma. Irak’ta ciddi bir kaos ve belirsizlik var ama devlet yok.”

Evet, ABD liderliğindeki emperyalist egemen ittifak tüm Ortadoğu’yu bu hale getirdi.

Bu yüzden Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin daha fazla güçlenmesini istemiyorlar.

Hatta zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Kaos sürsün; biz de Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını sömürmeye devam edelim istiyorlar.

Özetin özeti: Haçlılarla Türkler arasındaki kadim mücadele kaldığı yerden devam ediyor.